BALIKESİR-TÜRKİYE



                                                          

      
   

  



 ido erdek babdırma

 erdek narlı ocaklar ulaşım


 






erdek camping

 BOT KULLANIMI HAKKINDA PRATİK BİLGİLER

 erdek dalış kulübü

 

 DENİZ AMBULANS ERDEK 0212 444 83 53

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam65
Toplam Ziyaret1057244
Site Haritası
Bu sayfada üyelere özel yazılar bulunuyor. üye girişi yaparak bu yazıları görüntüleyebilirsiniz.

Burayı tıklayarak üye girişi yapabilirsiniz.
Burayı tıklayarak üye olabilirsiniz.

                          

 Ant Camping 

 Yalı Mah Mangırcı Mevkii-Düzler / 0 266 855 70 44 /ERDEK

http://www.campingant.com/

Göktur Camping

 Bandırma-Erdek Sahilyolu Erdek'e 3 Km / 0 266 855 70 50

http://www.camping.gokturmotelerdek.com

Karataş camping

Yaşar KARATAŞ   Erdek / Ocaklar beldesi

0266 847 51 29 - 0535 526 82 34

Abant camping

Mehmet YÜCEL
Adres:Erdek Bandırma Askeri kamplar yolu TSK Ö.E.M.Kampı yanı(80mt)ERDEK
Rezervasyon Telefonlari
Pansiyon tel: 0266 855 70 88
Gsm : 0535 355 11 96 - 0506 516 53 93.”

http://abantcamp.com

Bugun dunyanin en onemli kanser ilaci kopek baligi kikirdagidir. Kopekbaligindan cikan sgualene adli madde sizma zeytinyaginda bol miktarda bulunur Gunde 100 cl . zeytinyagi tuketimiyle kopekbaligi kikirdagindan alinacak kadar sgualene alinir. Zeytinyagi kanser riskini % 50'ye yakin azaltmaktadir.

Zeytinyagi hucreleri korur. Zeytinyaginin icinde bulunan Oleiprine adli madde sayesinde hucreler yenilerek kansere karsi hucreleri korur.

Zeytinyagi uretim asamasinda isiyla temas etmemesi gerekiyor. Bu nedenle sagliklisi Riveriya degil, Sizma olanidir. Aslinda en dogrusu, kokusuna alisip mumkun oldugunca az veya hic rafine edilmemisi kullanmaktir.

Zeytin agacinin dallari, yapraklari ve recinesi oldugu kadar, yagida yillardir ilaclarin bilesimlerinde yer alan dogal maddelerden birisidir, dogal bir ilactir.



DERI TAHRISLERINE KARSI ZEYTINYAGI

Yiyecegin yanisira merhem olarak da kullanilan zeytinyagi; tahrisin neden oldugu aci ile yanmayi giderici ve yumusatici ozellikleri olan losyondur da.

Zeytinyagi, derinin folikullerine penetre olabildigi icin, gerek internal gerekse eksternal dokularin yara veya iritasyonunda ve enfeksiyonlara karsi faydalidir.



SINDIRIM ICIN ZEYTINYAGI

Sindirim sistemini etkiler; ister soguk olsun, ister sicak olsun zeytinyagi mideyi cepecevre koruyucu bir tabakayla sararak mide asitini azaltir. Yemek oncesi veya sonrasi alinan bir kasik zeytinyagi, mide zarini ortup alkolun islemesini onleyecegi gibi, karisik ickilerin yol actigi sarhoslugu da azaltir.

Gastrit ve ulsere karsi korumada etkin yardim saglar. Hazmi en kolay olan zeytinyagi besinlerin bagirsaklar tarafindan cok daha iyi emilmesini saglayarak bagirsaklarin calismasini duzenler.
Isitilmis olsun yada olmasin zeytinyagi gastrik asiditeyi azaltabilmektedir. Tahris giderici etkileri ulsere karsi koruma saglar. Bagirsaklardan yiyecek gecisini kolaylastirmak suretiyle konstipasyona engel olur.



SAFRA KESESI SAGLIGI ICIN ZEYTINYAGI

Zeytinyagi safra kesesinin kontraksiyonlarini (kasilma) ve safra salgilanmasini uyararak safra tasi olusum riskini azaltir, hazmi kolaylastirir. Dalakta tas olusumunu onler. Sariliga ve karaciger sancilarina iyi gelir.

Oruc tutanlar, sahurda bir corba kasigi zeytinyagi icerse safra kesesi ve barsaklari rahatlatacaktir.



BAGSURA KARSI ZEYTINYAGI

Sabah kahvaltidan once alinan 1 veya 2 corba kasigi zeytinyagi -basit kronik kabizliga - iyi gelir (daha iyi netice icin suyla karistirilabilir). Basur sikayetlerini giderir; sicak olarak icilir.

Anne sutunde de bulunan E vitamini ve oleik asit icerigi ile zeytinyagi, normal kemik gelisimine katkida bulunur. Anne karninda ve dogumdan sonra bebegin beyninin oldugu kadar, genel olarak sinir sisteminin gelisimini de desteklediginden, gebe ve emziren annelere ozellikle yararlidir.
Zeytinyagi yaslanmanin, hem genel olarak doku ve organlar, hemde beyin fonksiyonlari uzerinde ki etkilerini geciktirmektedir.



YUKSEK TANSIYONA KARSI ZEYTINYAGI

Yuksek tansiyonu dusurur; yapraklari ve dallarindan cay yapilir. Taze yada kuru zeytin yapragini 300 gr. suda 15 dakika kaynatip, suzdukten sonra seker ilave edrek 15 gun boyunca her sabah aksam sicak icmek faydalidir.



KAN SEKERI ICIN ZEYTINYAGI

Kan sekeri seviyesinin dusmesine yardim eder.

Agri, romatizma, burkulma ve adale incelmelerinde; zeytinyagi surulur veya 200 gr taze cicek ve yaprak, 100 gr sari papatya ile 1 kg zeytinyagini arada sirada karistirarak iki saat 'benmari' icinde kaynattiktan sonra icindekileri suzup agri veren yerler ovulur.   Kapali yaniklarda zeytinyagi surulerek kullanilir.



KOLESTROL ICIN ZEYTINYAGI

Kotu kolesterol LDL'yi azaltirken, iyi kolesterol HDL'yi artirir.(Yuksek LDL kolesterolu seviyesine bagli olarak yukselen kolesterol seviyesinin aterosklerotik kalp hastaliginda nedensel rol oynadigi kuskusuzdur.Epidemiyolojik veriler koroner kalp hastaligi vakalarindaki dususun total veya LDL kolesteroldeki dusus ile beraber oldugunu gostermektedir.)

Diyetle alinan doymus yag asitlerinin (DYA) total kolesterol seviyesini yukseltettigi iyi bilinmektedir. DYA ile tetiklenen kolesterol yuksekligi cogunlukla LDL kolesterolundeki yukseklige baglidir. DYA ve hayvansal yagdan zengin diyetler HDL kolesterolu ve apo A-1 de de yukselmeye yol acar.



LIPID DUSURMEK ICIN ZEYTINYAGI

Zeytinyagi saglikli lipid dusurucu diyete yararli katkida bulunur.

Kalp dostu;zeytinyagi hayvansal yaglarin tersine kandaki kolesterol miktarini ve dolayisiyla kalp krizi riskini azaltir. Kan plateletlerinin toplanmasina engel olarak kan pihtilasmasi riskini de yok eder.



BEBEKLER VE COCUKLAR ICIN ZEYTINYAGI

Icerdigi linoleik asit yuzdesi nedeniyle anne sutune benzeyen zeytinyagi, inek sutune katildiginda anne sutune yakin deger elde edilir. Sutu kesilen anneler yagsiz inek sutune biraz zeytinyagi katip bebege verilebilir.

Gunde birkac damla zeytinyagi bebegin gelisimine buyuk katki saglar.

Icerdigi E, A, K vitaminleri ile her yastaki cocugun gerekli ihtiyacina yanit verir. Bu vitaminler kemiklerin dogal gelisimine ve minerallesmeye yardimci olup, guclenmesini hizlandirir. Her yastaki insan icin yararlidir.

Bobreklerin islahinda, taslari dusurmede, bagirsak kurtlarini dusurmede, karin agrisinda sicak su ile icilmesi iyi gelir.

Cocuklari rasitizmden korur. Siyatik, mafsal agrilarina iyi gelir; zeytinyagi tortusu surulur.



AGIZ SAGLIGI ICIN ZEYTINYAGI


Agizda calkalandiginda ,dislerin beyaz olmasini saglar,dis etlerini korur, dis curumelerini onler.

Zeytinyagi saglik ve guzellik kaynagidir. Cilde ve saclara cok faydalidir. Cildi besler, korur ve yumusatir.



SACLARI DOKULENLERE ZEYTINYAGI

Saclari dokulenlere; 1 yumurta sarisi ve zeytinyagi karisimini sac diplerine surerek 1 saat bekletilip daha sonra yikanmasi, arada bir tekrarlanmasi gerekir.


KALP HASTALIKLARI VE ZEYTINYAGI

Akdeniz mutfaginda yemeklerin hemen hepsinin zeytinyagi ile pistigi anlarda, batililar zeytinyagiyla genellikle restoranlarda tanisiyordu. 1970' lerde yapilan bir arastirma sayesinde zeytinyagi onem kazandi. Arastirma, batililar arasinda kalp hastaligina en az yakalananlarin Akdenizliler oldugunu ortaya cikarmisti. Akdenizliler' in bol miktarda tukettigi zeytinyaginin bunda bir payi oldugu dusunuldu. Genclik ve ergenligin vucudun daha cok kaliteli gidaya ihtiyac duydugu donem olmasi ve zeytinyagi kullaniminin burada iyi bir tercih gorulmesi, yaslilikta ise kalsiyum kaybini onleyerek kemik erimesine engel olmasi, Akdeniz mutfaginda yemeklerin hemen hepsinin zeytinyagi ile pistigi anlarda, batililar zeytinyagiyla genellikle restoranlarda tanisiyordu. 1970' lerde yapilan bir arastirma sayesinde zeytinyagi onem kazandi. Arastirma, batililar arasinda kalp hastaligina en az yakalananlarin Akdenizliler oldugunu ortaya cikarmisti. Akdenizliler' in bol miktarda tukettigi zeytinyaginin bunda bir payi oldugu dusunuldu. Genclik ve ergenligin vucudun daha cok kaliteli gidaya ihtiyac duydugu donem olmasi ve zeytinyagi kullaniminin burada iyi bir tercih gorulmesi, yaslilikta ise kalsiyum kaybini onleyerek kemik erimesine engel olmasi, hamilelikte, icinde bulunan yag asitleri hucre ve sinir sisteminin olusturulmasinda onemli bir etken teskil etmesi, damar sertliginin onlenmesine yardimci olan "iyi yag" orani ve antioksidanlar acisindan zengin bulunmasi zeytinyagi kullanimini arttirdi.

Boylelikle; 1980' lerden sonra, bati ulkelerinin zeytinyagi tuketiminde cok buyuk bir talep patlamasi oldu. Tuketiciler artik bilincli beslenmeyle onem vermekte, katki maddesi katki maddesi icermeyen dogal urunleri tercih etmekteydiler. Insanlar "daha dogal" besin kullanimini kesfettikce, zeytinyagi da bundan payina duseni aldi.





  

                                                                                                  23.04.2012

SESSİZ SAKİN VE HUZURLU…

Bir sabah uyandığınız zaman hiç bir şey umurunuzda olmayabilir. Kendinizi mutsuz ya da huzursuz hissedebilirsiniz. İşte o zaman tek ihtiyacınız olan sadece sessizliktir. Sakin bir ortam sizin bütün enerjinizi geri getirecektir.  Sürekli Narlı’ dan bahsediyor olabilirim ama geçerli bir sebebim var. düşündüm ki bu 3 günlük  23 Nisan tatilin de sene içerisindeki yorgunluğumuzu atabileceğiniz tek yer gerçekten burası.ve bende öyle yapıp tuttum Narlının yolunu.ve Narlı yolculuğu şöyle başladı...

 

Yine aynı manzara yine aynı mekan; lakin farklı bir huzur farklı bir heyecan farklı bir ortam sanki bu kez. Bana eşlik eden sessizliği seviyorum. Gerçi bu aralar bayağı iyi anlaşıyoruz. Sağolsun hiç yalnız bırakmıyor beni. Arka fonda çalan hafif bir müzik, karanlık deniz, kış mevsiminin sona ermesi ve bahar a girişin serinliği ve ortamın sessizliğiyle oturuyoruz başa başa.  Her ne kadar arada köpek havlamaları kedi miyavlamarı sessizliği bozup o ahengi mahvetse de huzurum tavan yapmış durumda.

Birçok insanın sorunları mutlaka vardır. Hatta hepimizin vardır. çoğu zaman çözüm bulmak istersek günden güne kendimizi üzer bunaltırız .Çözüleceği varsa bile çözemezsiniz çünkü zamanı gelmemiştir.Siz sadece kendinizi bitap ettiğinizle kalırsınız. Ya dinç kafayla uğraşamıyorsunuzdur ya da yardıma ihtiyacınız vardır.  Bunun için birkaç tüyo verebilirim size.

Önce kendinize sessizliğinden emin olduğunuz bir yer bulun,Karanlık bir oda bile olabilir korkmuyorsanız tabi. Kimimiz için bir ağaç altı kimimiz için deniz kenarı kimimiz içinse sıcak yatağın köşesi. O an kimseye ihtiyacınızın olmadığına kanaat getireceksiniz zaten. Belli bir zaman sonra kendinize olan özgüveniniz yükselir ve güçlenmeye başlarsınız.

Bir süre sonra kendinizi sorgularken bulacaksınız .Niye şurada böyle oldu niye ben ona böyle söyledim diye. Sonra kısa süreli bile olsa pişmanlık yaşayacaksınız.  Yaptıklarınız yaşadıklarınız yaşattıklarınız sebep olacak bütün bunlara.  Bir süre sonrada iyi ki yapmışım iyi ki söylemişim diyeceksiniz.

Sessizlik size eşlik ederken düşünceleriniz birden yön değiştirecek bir bakmışsınız sorunlarınıza çözüm bulduğunuz için huzura kavuştuğunuz için mutlusunuz artık. Bir süre sonra hiçbir sıkıntınız kalmamış.

Bu tür sıkıntılar yaşıyorsanız eğer, gerçek bir tatili hak etmişsiniz demektir.çözüm yolları bulmak ve rahatlmakibçin Narlı’ yı denemelisiniz bence.tecrübe etmiş biri olarak söyleyebilirim benim bir gecede sıkıntımı almış; doğru kararlar alarak huzura kavuşmam için tek güvendiğim  bir yer olmuştur.

Narlı sadece yaz mevsiminde gezip görülecek bir yer değil. Bunu unutmayın gerçek anlamda bahar mevsiminin sıcaklığı ve sessizliğiyle sizi alıp başka diyarlara götürebilecek tek yer. 

Bahar tatilinizde görüşmek dileğiyle mutlu kalın

 
 
 
                                                                                             
 
 
 
                                                                                                  30.03.2012
 SİTEM...
Yıl 12 ay. Biz öğrenciler olarak 12 ayın yaklaşık 9 ayını okulda geçiriyoruz. Her ne kadar yok kar tatili yok sömestr yok bayram tatili olsa da. Tatili yapma fırsatı sadece küçük yaşlarda bulabiliyoruz. Kiminiz şimdi içinden ‘Niye canım her yaşta tatil yapılabilir.’ Diyordur sanırım duyar gibi oldum çünkü. Ama öyle değil öyle olmuyor bence.

 7 yaşında okula bir başlıyoruz 24-25 yaşımıza kadar hiç bitmek bilmiyor okumak. İşte bu yüzden bunalıyoruz biz öğrenciler. 7 yaşında okula başlarsınız. Hiçbir sorun yoktur her şey ,tozpembe tarafını gösterir size hatta öyle anlar gelir ki okula koşa koşa gidersiniz. Haftasonu bile okul olsun istersiniz kimi zaman. 

 Sonra büyüdükçe ergenliğe doğru ilerledikçe bütün öğrencilerin ağzında ‘ya iki gün okul olsun beş gün tatil’ cümlesi dolaşır durur. Derken bir bakmışsınız ilkokul bitmiş. Ergen olmaya çalışırken büyümeyi öğrenmeye çalışırken lise sınavlarına hazırlanır bulursanız kendinizi. Hep derler ki ‘ liseye başla rahatlarsın’.. Sonra liseye başlarsınız ilk iki sene herhangi bir sorun yoktur. Liseli olduğunuz için kendinizi büyümüş zannedersiniz. Oysa ki gerçekten zannedersiniz.

 Lise üçüncü sınıfa geldiğiniz zaman yavaş yavaş sınav sistemiyle tanışırsınız. Testler çözülmeye başlanır, dershaneye gitmeler başlar. Artık hayata hazırlanıyorsunuzdur. Bir bakmışsınız 4 yıllık lise hayatınızın sonuna gelmişsinizdir. Sınavlara yoğunlaşmalar başlar. Artık kendinize ayıracak vaktiniz kalmamıştır. Hayatınız testlerden ibaret olmuştur. Sabah kalk dersaneye git test çöz ders dinle eve gel verilen ödevleri yap uyu ve sabah kalktığında yine aynı tas aynı hamam..

 Bir bakmışsınız ki üniversiteye başlamak üzeresiniz. İşte o zaman gerçek hayatla tanışırsınız. Hiç tanımadığınız huyunu suyunu bilmediğiniz insanlarla aynı odayı paylaşmak zorundasınızdır. Artık ne sizin nazını çeken anneniz ne de sizin her işinize koşturan bir babanız vardır yanınızda. Tabi akşamları birlikte eğlenebildiğiniz kardeşinizde artık sizden uzaktadır. Sonra bir de hayatla yüzleşmek vardır ki işte insanı en çok yaralayan şey budur.

 Üniversiteyi bitirmek üzere olduğunuzda bir bakarsınız hayatla burun buruna gelmişsiniz. İşte o zaman her şey o kadar değişir ki. Hayatınız için kendi yaşantınız için bir şeyler yapmak zorundasınız. Aileniz ve çevrenizdekiler sizden bir şeyler bekliyordur. Hadi çevrenizdekiler geçtim kendiniz ve aileniz için bir şeyler yapmak zorundasınızdır.

 Bir çok alışkanlığınızdan tatilinizden ödün verip hayatla tanışmanız ve mücadele etmeniz gerekir ki insanlar asıl o zaman büyür bence. İşte  böyle zordur hayat.

 Anneler babalar size sesleniyorum bir evlat olarak. Küçük yaşta ne kadar güzel zaman geçirirsek ve tatil yaparsak o yanımıza kar kalıyor. Yoksa büyüdüğümüz zaman hayat mücadelesinden dolayı kolay kolay tatil olanağımız olmuyor.ve ileride kendi çocuklarımıza anlatacak anılarımız da olmayacak.

Siz siz olun çocuklarınız küçükken onları tatilden mahrum bırakmayın..

 Sevgiyle kalın..

 

Yazar:Elif BULCA

 


                                                                                         18.03.2021

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ...       

 
Bugün 18 Mart 2012 Çanakkale şehitlerimizi anma günü. 97 sene önce Bugün,kazanılmış o şanli zafer.
 
15 lik o genç delikanlılar kimsenin sözüne,bakmadan gönüllü gitmişler Savaşa. 'biz yaparız demişler; biz ülkemiz,için kendimizi feda Edebiliriz.
 
Şimdiye baktığınız zaman o dônemledeki milli mücadele ruhu yok gençlerin hicbirinde.
 
Ya bu vatanın nasıl kurtarıldıgı gerektiği gibi anlatılmıyor yada gençlerimizin içinde o vatan aşkı yok.
 
Hani hep soylerler 'gecmisini bilmeyen geleceğini yaşayamaz'diye.
Gercekten öyle aslında bu vatanın nasıl kurtarıldığını bu ülkenin nasıl buralara kadar gelebildigini çok iyi bilmeliyiz ki yaşadığımız toprakların değerini bilelim.
97yıl önce biz bugünlere  gelebilelim diye genci yaşlısı çoluk çocuk atmıs
kendisini o ağır mermilerin önüne. Bu yaşıma kadar iki kere
Çanakkaleyi ziyaret etme fırsatım oldu. Birinde 11 yaşımdaydım.
Diğerinde ise 19 yasımdaydım. 8 sene geçmiş aradan.           

İlk gittiğimde sadece dinlemekle yetinmiş olacağım ki geçen sene
gittiğimde o güzel tarihimizi anlatan rehberi şaşkınlıkla dinlemiştim.

O içimde yatan vatan aşkı bir kere daha kabardı. Hele o Seyit Onbaşı
yokmu tam onun hikayesine gelindiğinde tüylerim diken diken olmuştu.

20 yaşında bir genç adamın o mermiyi o güçsüzlükle kaldırıp o topun ağzın
koymasıyla düşman gemilerin paramparça olduğu anı göz önüne
getirebilmek..

İste böyle içten inanılarak kazanılan bu 18 Mart şanlı tarihimiz yazıldığı aynı zamanda Çanakkalemizin kurtuluşunun kutlandığı tarihtir.

Kaç yaşında olursanız olun Çanakkale'deyatan tarihimizi birkez bile olsa çok iyi bilen birinden dinleyin..

Bizim bugünlere gelmemizi sağlayan,gencecik şehitlerimizin ruhu şad
olsun. Ve nice 18 Mart larda şehitlerimizi anmak dileğiyle..

Yazar:Elif BULCA


ELİF'İN GÖZÜNDEN NARLI ...           

Çoğu insan kendisini anlatmayı sevmez. Ama biz insanlar o kişinin yazılarını okumaya kalktığımızda kimmiş kimlerdenmiş hep merak ederiz.

Daha fazla meraklandırmayayım o zaman sizleri. İsmim Elif, 1992 Bandırma doğumluyum. Bundan sonra burada sizlerle yazılarımı paylaşacağım.

Doğduğumdan beri Bandırma’da yaşasam da tam bir Narlı aşığıyım. Narlı’ da yaz tatili demek her şeydi benim için. Ne kadar büyümüş olsam da okulum engel olmaya çalışsa da hala öyle. ‘Narlı ne ifade ediyor senin için?’ diye sorsalar tek kelime ile HUZUR diyebilirim. O derece hayranım oraya. Maviyle yeşilin, huzurla mutluluğun ve sağlığın buluştuğu tek yer bence. ‘ Sen hiç güneye gitmedin mi, oraları görmedin mi?’ diyen kişilerin sesini duyar gibi oluyorum. Evet gördüm oraları da gezdim. Ama ne Kaş ne Antalya ne Bodrum ne de başka bir yer Narlı kadar huzur vermiyor insana. Kimisi de sen gençsin sessiz sakin yerde ne işin var diye sorguluyor beni ama şunu bilmiyorlar ki gençlik her zaman disko bar demek değildir. Bence gençlik kendini nerede mutlu huzurlu hissediyorsan orada olmaktır.

 Hep Narlı’dan bahsettim ya size; bence ne olursa olsun hayatınızda bir kere bile olsa orayı gezip görmeniz gerekir. Kısmen de olsa orada büyüdüğüm için değil ya da kısmen oralı olduğum için değil gerçekten orayı görmenizi istediğim için ısrarlı davranıyorum sizlere karşı.

 Eğer birgün canınız çok sıkıldığında yapacak bir şey bulamazsanız; Narlı’ya gitmeyi deneyin. Cennet gibi olan bu köyü gördüğünüz zaman vazgeçemeyeceksiniz eminim. Ve bir gün emekli olduğunuzda oraya yerleşmek aklınızda olacak. Bu kadar sessiz sakin olmasına rağmen birçok kişinin hayatını değiştiren bir yerdir Narlı.Bunu zamanla anlarsınız J 

 Mutlu bir yaz tatilin de Narlı’da buluşmak dileğiyle mutlu kalın...

YAZAR:Elif BULCA

 

                                                                             10.03.2012
                                                                       




0 Yorum - Yorum Yaz

                                                                                             19.04.2012

BÖLGESEL ZAYIFLAMAK İÇİN YOĞURT YİYİN!

Göbekteki yağların %81'i yoğurtla eriyor....

   ABD'de yapılan son araştırmalara göre;düşük kalorili rejimlerine;günde üç kase yağı alınmış yoğurt ekleyen;fazla kiloluların;diyetlerinde yoğurt olmayanlara göre;%22 daha fazla kilo verdikleri,ayrıca %61 daha fazla yağ yaktıkları gözlemlenmiştir.

   Yoğurt yiyenlerin,göbek çevresindeki yağlardan;%81 daha fazla yağ yaktıkları tespit edilmiştir.

    Aynı zamanda Japonya'da yapılan diğer bir çalışmaya göre;yoğurdun nefes kokusunu giderdiği ve ağızdaki diş taşı oluşumunu engellediği ve diş eti iltihaplarını doğal yollardan önlediği belirtilmiştir.

Buna bağlı olarak yapılan bir deneyde;altı hafta boyunca günde 1 kase yoğurt yiyenlerin %80'inde,nefes kokmasına sebep olan,hidrojen sülfit düzeyi azalmıştır...

  Birde yoğurdu kendiniz mayalarsanız;bundan öte şifa kaynağı yoktur...Bu kadar faydasından bahsettik,mayalamasını bilmeyenler için tarifini de vereyim.

  EVDE YOĞURT YAPIMI:

  1 KG GÜNLÜK SÜT,1 TATLI KAŞIĞI (SİLME) TOZ ŞEKER,2 ÇORBA KAŞIĞI YOĞURT..

   YAPILIŞI:Sütü parmağınızla kontrol edin,sıcağa yakın ılık olacak,bir kasede yoğurt ve şekeri iyice eritin,ılınmış sütten kaseye alıp;terbiye yapar gibi süte yavaşça karıştırarak ekleyin...

   Üstünü kapatıp soğumaması için güzelce sarın,hamur mayalar gibi...Yaz aylarında 4-5 saatte mayalanır..İlk defa yapanlar 4.saatin sonunda kontrol etsinler mayalandıysa;buzdolabında dinlenmeye alsınlar.Fazla kalırsa,ekşiyebilir..

  AFİYET OLSUN...

 

 

                                                                                              19.04.2012

MADEN SUYUNUN FAYDALARI SAYMAKLA BİTMİYOR....

İşte birçok mineral içeren maden suyunun faydaları;

  •     İçeriğindeki Kalsiyum ile kemiklerin güçlenmesine,Florür ise;ağız ve diş sağlığı için faydalıdır.
  •    Özellikle üriner sisteme faydası büyük;böbrek ve idrar yollarındaki taş oluşumunu engeller,hazmı kolaylaştırdığından kabızlığıda önler...
  •     Bebeklerde ek gıdalara geçildiğinde;mamalara eklendiğinde,mineral desteği sağlamaktadır.
  •     İçindeki Magnezyum sayesinde;kalbe bağlı ani ölümleri önlemekle beraber,Prostat ve Meme kanserinin görülme riskini azaltıyor.Ayrıca son yıllarda yapılan,tıbbi araştırmalar sonucunda;Kalsiyum ve Magnezyum kullanımının;damar ve kasların düzenli çalışması için gerekli olduğu saptanmıştır..
  •    Yüksek Magnezyum içerdiğinden;bedenimizin,aşırı stres yüzünden bozulmuş,Magnezyum dengesini korur.
  •    Hanımlar buna çok sevinecekler...Magnezyum,selülit oluşmasını engellerken,zaman içinde oluşanlarında giderilmesine yardımcı olmaktadır..
  •    Yüksek oranda Bikarbonat içerdiğinden;fazla mide asidini bastırmakta ve aynı zamanda,kan basıncını düzenlemekte yardımcıdır.
  •    İçeriğindeki Sülfat ise;safra kesesi,karaciğer ve kalın bağırsağın düzenli çalışmasını sağlar..

 

                                                                                          

 

                                                                                                18.04.2012

Evli olsan da olmasanda bunu okumalısın....

Bu akşam eve geldiğimde Eşim Akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyliyeceğim şeyler olduğunu söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine Gözlerinde o korkuyu gördüm.

Bir an da kasıldım ağzımı acamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Ben boşanmak istiyorum. Sinirlenmedi Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu.

Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi elinde ki Çatal Bıcakları fırlattı. Bana bağırdı ve Adam olmadığımı söyledi. Bu akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün Gece ağladı. Farkındaydım Evliliğimiz ne olacağını merak ediyordu, ama onu tatmin edecek birşey söyliyemiyecektim. Ben jane'e aşık oldum, eşimi sevmiyorum artık.

Bu vicdan azabıyla bir Evlilik sözleşmesi hazırladım, Evi, Arabayı ve Şirkettin 30% ona vercektim. Sözleşmeye kısa bir süre baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu Kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyordum, ama geri dönemezdim, Jane'e çok aşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende saplantı haline gelmişti ve şimdi bu duyguyu daha da güclü hissediyordum ve doğru karardı.

Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve Eşimi Masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Jane ile geçirdiğim o kadar saat beni yormuştu. Bir ara uyandım ve onu hala yazı yazarken gördüm Masa da. Ama bu benim Umrumda değildi ve başımı cevirip uyumaya devam ettim. .

Ertesi sabah bana Şartlarını yazı halinde sundu. Benden hiç birşey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsade istedi ve bu zamanda normal bir Aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi Oğlumuzun 1 ay sonra Sınavların olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Bu kabul edilebilinir. Birşey daha vardı, benden onu Evlilik Gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı, ve 1 ay boyunca her sabah onu Yatak odasında Kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi gecmesi acısından, kabul ettim.

Sonra bu şartlardan Jane bahsettim, yüksek ses ile gülüp bunun çok sacma olduğunu ve eninde sonunda Boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi.

Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri Fiziksel temasda bulunmadık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yapmaya başladı 'Babam Annemi kucağında taşıyor' bu onu çok sevindirmişti, Sözleri canımı acıtmıştı... Yatak odasından Evin Kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapatı ve kulağıma'Oğlumuza boşanmamızdan bahsettme' diye fisildadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim, ve içime bir üzüntü çöktü. kapı önünde onu bıraktım Eşim Otobüs durağına gitti ve onu İşe götürecek olan Otobüsü bekledi. Bende tek başıma Ofise gittim.

2. gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. eşim başını Göğüsüme yasladı, ve onun kokusunu duydum. Birden Eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun Evlendiğim zama ki kadar Genc olmad?ığını farkettim. Yüzünde hafif cizgiler oluşmuş saclarına ak düşmüştü. Gecen yıllar öylesine yanından geçmemişt, O an kendime ona bununla neler yaptığımı sordum.

4. Gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana Hayatının 10 yılını Hediye eden Kadın.

5. gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. bundan Jane bahsettmedim. Günler geçtikce onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antreman dan dolayı dı bu.

Bir Sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederk her gün kıyafetlerin biraz daha bol geliğini söyledi. Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini farkettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Birden yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar Acıyı ve Üzüntüyü Kalbinde taşıyordu. farkında olmadan başını okşadım. O an Oğlumuz da geldi ve ' Baba Annemi taşıman lazım ' dedi. Bu hayatımzın bir parcası olmuştu, Babasının Annesini odadan Kapıya taşıması. Eşim Oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı cevirdim, son anda kararımdan vazgecmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve Yatak odasından Kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi.

Artık Huzursuzlanmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son Gün onu kuçağım da taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve Eşime Hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. Ofise gittim arabadan fırladım kapıyı kilitlemeden bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesinden korkuyordum ve Merdiven den yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı actı. Ona Karımdan boşanmayacağimi söyledim.

Şaşkın bir ifadeyle elini anlıma koydu ve ' Senin ateşin mi var' diye sordu. Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak istemiyorum dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan dı. Şimdi aklıma geldi ki, ona Evlendiğimiz Gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar Sadakat yemini verdiğimi........ Jane olayı anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağa koşup ilk Çicekciye gidip Eşime bir Buket çicek aldım, üzerinde ki Karta da'''Seni her Sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağim'''' .

Eve vardığımda yüzümü bir gülümseme kapladı, elimde Çiceklerle yatak odasına gittim ve Eşimi yatağın üstünde Ölü buldum. Eşim aylardır Kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu farketmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, beni Oğlumun bana negativ tutumundan korumaya çalışmıştı . En azından Oğlumun gözünde iyi bir Eş olarak kalmamı istemişti.

İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil . bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla Mutluluğun temeli olamazlar.

İlişkine zaman ayır ve ilişkinin güven ve huzur anlamına gelecek şeylere meşgul ol.

Mutlu bir beraberlik yaşa.


                                                                                                     29.03.2012 

 PRATİK BİLGİLER...

Bu yazımda sizlerle bazı pratik bilgiler paylaşmak istedim.Umarım faydasını görürsünüz.

Karnabahar'ın haşlama suyuna,bir miktar süt katarsanız;kar gibi beyaz olduğunu, hem de kötü kokmadığı fark ederisiniz.

Kullandığınız salçaların bozulmamasını istiyorsanız,üzerini düzleyerek biraz zeytin yağı ilave ederek uzun süre saklayabilirsiniz.

Yumurta lekesini çıkarmak;için önce soğuk suda bekletmeli,sonra ılık sabunlu suda yıkamalısınız.

Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları tercih edin.

Balık kokusunu çıkarmak için,yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın.Sonra bolca durulayın.

Rafadan pişireceğiniz yumurtaların,çatlamaması için;kabın içine fincan tabağı koyarsanız,çatlamasını önlersiniz.

Domatesi kolay soymak için, bıçağın sırtıyla kabuklar, soyulacak yönün tersine sürtülür, veya kaynar suda bir dakika bekletilir.

Patlıcanların acısını almak için, soyunca tuzlu suda bekletilir.

Buzdolabından çıkardığınız yumurtanın akı ve sarısının birbirine karışmaması için hemen kırın.

Sebzeleri tuzlu suda yıkamayı alışkanlık haline getirin. Tuzlu su sebzeleri daha etkili ve çabuk temizler.

Sosislerin patlamasını önlemek için; fırın yada ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli olacaktır.

Çaydanlığınızın içinde biriken kireç tortusunu temizlemek için;15 dakika kadar içinde sirke kaynatın.

Taze ceviz lekesini elden çıkarmak içi, eller önce bir - iki dakika sirkeye batırılmış bir pamukla ovulur, sonra soğuk suyla ovulur ve yıkanır.

Çamaşırdaki pas lekesi için;lekenin üzerine limon damlatılıp ütülenir.

Çikolata sosu hazırlanırken,içine biraz kahve konursa;tadı çok daha değişik olur.

Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız. Unla beraber çöplerde düşer.

Zeytin yağı lekesini çıkarırken;bir lokma ekmek içi yuvarlanıp lekenin üzerine gezdirilmelidir.

Soğanların üzerine biraz un serpilirse; kavururken kararmaz.

Soğan soyarken;gözleriniz mi yaşarıyor?Yaşarmaması için,soyduğunuz soğanı difrizde 5 dakika bekletin;soğanın suyu göz yaşartır.Suyu donduğu için, soyarken;hem dağılmaz hem de gözünüz akmaz..

Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca;tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir.

Soğan soymaya başlamadan önce;parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize sinmediğini göreceksiniz.

Yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutulup biraz bekletilir.

Tavuk etinizin daha yumuşak, daha güzel kokulu ve daha lezzetli olması için pişirmeden önce tavuğu yarım limon ile iyice ovalayın ve sonra tavuğun üzerine ve içine rendelenmiş limon kabuğu koyun.

Portakalları sıkmadan önce,yarım saat soğuk suda bekletirseniz sıktığınızda daha çok portakal suyu elde edersiniz.

Sarımsakların daha çabuk ezilmesi için,cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamanız yeterli olacaktır.Ayrıca sarımsakların içlerinin;boşalmasını istemiyorsanız;buzdolabında poşette muhafaza edin.

Patlıcan kabuklarını soyduktan sonra içine sirke ve çok az zeytinyağı konmuş suda bir süre haşlayın. Daha sonra istediğiniz küçüklükte dilimleyin ve pilav yaparken içine karıştırın.Göreceksiniz pilavınız çok leziz olacak.

                                                                                                    

 

                                                                                                     

 

                                                                                                   15.03.2012

Ekonomik Tatil ve Önerileri...

Merhaba değerli okurlar...

 

Sizlere bu yazımda;Balıkesir iline bağlı,Erdek ilçesi ve köyleri hakkında;ekonomik şartlarda tatil yapabileceğiniz önerilerde bulunacağım.

Ülkemiz de;pek çok turistik bölgenin yanı sıra;birçok turistik tesis bulunmaktadır.Ülkemizde turizm sektörü,hızla büyümektedir.Eşsiz doğasının yanı sıra kültürel ve tarihi yerleriyle de,ön plana çıkmasına ve ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır.İlk olarak,Kapıdağ Peninsula yani; Kapıdağ yarımadasından bahsedeceğim.Kapıdağ yarımadası;şirin balıkçı köyleriyle,temiz denizi,tarihi yerleri,yemyeşil doğasıyla;yerli turistler için bulunmaz bir tatil yeridir.

İstanbul'a mesafesi,sadece İDO ile 2 saat olan,bu şirin yarımada'da konaklamak için;birçok nitelikli Otel,Motel,Apart pansiyon bulunmaktadır.Kapıdağ da  bulunan tesisler;diğer tatil bölgelerine kıyasla çok daha ekonomiktir.

Erdek,Ocaklar,Narlı köyü;tatilinizi geçirmeniz için iyi bir tercih olacaktır.Erdek;Ocaklar ve Narlı köyüne nazaran daha hareketli ve eğlencesi ,aktiviteleri bol  Balıkesir'in şirin bir  ilçesidir.

Uzun ve altın sarısı kumsalıyla;tertemiz deniziyle sizlere tavsiye edeceğimiz yerlerdendir.

Gündüzleri tarihi yerleri ziyaret edip,mavi turlara katılabileceğiniz,geceleri ise;sahil şeridinde, çay bahçelerin de doğal limonata ve koruk suyu içip sohbet edebilirsiniz.Alış-veriş mağazalarını izleyerek yürüyüş yapabilir,çocuklarınızı lünaparka götürebilirsiniz.

 

En önemlisi tam teşekküllü hastanesi bulunan ve sizleri en uygun fiyatlara konaklama imkanı sağlayabilecek ekonomik tatilin adreslerinden birisidir.

 

 Öneriler...

 

 Uzun bir iş temposunun ardından;planladığınız tatile çıkmadan önce; düşünmeniz gerekenlerden bir kaçı!

 

Eğer bebeğiniz ve çocuklarınızla tatile çıkacaksanız;tatilinizin iyi geçmesi açısından;daha düzenli bir tatil planı yapmak zorundasınız.

İyi bir tatil planında;çocuğunuzun mutlu olması,tatilinizinde iyi geçeceği anlamına gelmektedir.Tatilde,çocuğunuzun mutlu olmaması demek;sizinde tatilinizin kötü geçeceği anlamına gelmektedir.

O yüzden;bu hususlara dikkat etmelisiniz.Çocuklarınızın apartman hayatından kurtulup;doğayla iç içe ve bazı evcil hayvanları doğada yakından görerek, bu doğal ortamda bulunmaları,onları mutlu edecektir.Ayrıca gelişimlerini,olumlu yönde etkileyecektir.emin olabilirsiniz.

 

Özlem KİREMİTCİ

 


 

 

                                                                                                18.03.2012   

Kendi Cenaze Namazını Kılan Şehitlerimiz !   (Anektod)

 
Babamın dostlarındandı. Dimdik yürüdü. Hani Allah'tan başka kimsenin önünde eğilmemiş tipler vardır ya, öyle biriydi. Ben çok küçüktüm, evimize misafir gelirdi. "Oğul" diye seslenirdi hep. Bağdaş kurmaz, diz çöker öyle otururdu.

Gaz lambası ışığında daha bir heybetli görünürdü gözüme. Hep bitip tükenmek bilmeyen harp hatıraları anlatırdı. Çanakkale,Gazze, Kafkas cephelerini dolaşmış; Sakarya, Dumlupınar'da savaşmış. Ancak İzmir'in kurtuluşundan sonra köyüne dönebilmişti. Anlattıklarında hep acı, kan, cefa vardı.

Kolay mı kazanılmıştı bu vatan? Ölüm neydi ki?

Şerbet içmek kadar kolaydı. "Biz kendi cenaze namazımızı kendimiz kıldık Çanakkale'de !" derdi sık sık.

Olur muydu??

Kirte muharebeleri sırasında bölükler arka siperlerde hücum sıralarını beklemektedirler. Ön siperlerdekiler ileri fırlamış boğuşuyorlar. Yüzbaşı hucum için emir bekliyor. Bütün asker süngü takmış siperden fırlamak için hazır. Sinirler gergin !

Bütün dudaklar kıpır kıpır dualar okuyor, kelime-i şehadet getiriyor. Süre uzuyor. Yüzbaşı erlere sesleniyor... "Yavrularım... Aslanlarım... Biraz sonra Cenab-ı Rabb'ül Alem'in huzuruna varacağız. Abdestsiz gitmeyelim... Haydi ! Tüfeklerimizin kabzalarına ellerimizi sürüp, hep beraber teyemmüm edelim..."

Teyemmüm edilir... Bekleme devam etmektedir. Biraz sonra Yüzbaşı; " Çocuklarım... Sanıyorum biraz daha bekleyeceğiz... Önümüzde biraz daha zaman var. İleride arkadaşlarımız şehit oluyor. Hem onlar için, hem de vakit varken, kendi cenaze namazımızı kendimiz kılalım..."

" Kabe Karşımızda... "

Arkadan Of'lu Ali çavuş bağırır. " ER KİŞİ NİYETİNE... "

O gün yapılan hücumda, kendi cenaze namazını kılan pek az kişi sağ kalabilmişti.

''Onlar Allah'a verdiği sözü tuttular..''

 

 


 

 

                                                                                                18.03.2012

 

  

ÇANAKKALE SAVAŞLARI...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

18 Mart 1915'te yapılan Çanakkale savaşında;iki saatte ele geçirilmesi tahmin edilen;bu vatanın imkansızlıklara rağmen güçlü ve teknolojik açıdan en donanımlı ordulara karşı kahramanca;kanlarının son damlasına kadar nasıl direndiğinin ve tarihe ''Çanakkale geçilmez'' damgasının,kanla yazıldığı destandır.

Bu savaş süresince,Anadolunun her köşesinden vatanı müdafaa etmek için; on binlerce vatan evladı.Bu savaşa;geride bıraktıklarını bir daha görmemek üzere hiç düşünmeden katılmıştır. Büyük komutan Mustafa Kemal ile omuz omuza çarpışıp şehit düşmüşlerdir.

Bu yüzden her yıl 18 Mart Çanakkale şehitlerini anma ve minnet günü olarak törenler ile hüzünle kutlanırız.

Bu gün hiç olmazsa;kısa süreliğine kendimizi onların yerine koyup;orada olanları,yaşanan zorlukları,hiç gözünü kırpmadan bizler için canını verenlerin yerine koymalıyız ke. Belki bu günün önemini daha iyi anlar ve onları hak ettikleri saygıyla anarız.

Özlem KİREMİTCİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 





0 Yorum - Yorum Yaz

 

narlı köyü

 1 Porsiyonu Kaç Kalori?

ÇORBALARMİKTARKALORİ 
Anadolu Çorbası1 Porsiyon163
Domates Çorbası1 Porsiyon189
Düğün Çorbası1 Porsiyon179
Et Suyu Çorba1 Porsiyon150
Ezo Gelin Çorbası1 Porsiyon217
Hünkar Çorbası1 Porsiyon179
Kremalı Hazır Çorbalar1 Porsiyon220
Mercimek Çorbası1 Porsiyon386
Minestrone Çorbası1 Porsiyon294
Sebze Çorbası1 Porsiyon85
Sebzeli (Ezme) Çorba1 Porsiyon183
Soğan Çorbası1 Porsiyon103
Tel Şehriye Çorbası1 Porsiyon245
Yayla Çorbası1 Porsiyon270
   
ANA YEMEKLERMİKTARKALORİ 
Adana Kebap1 Porsiyon897
Ali Nazik1 Porsiyon400
Ankara Tava1 Porsiyon804
Arnavut Ciğeri1 Porsiyon797
Arpa Şehriyeli Piliç Fırın1 Porsiyon755
Beet Stragonof1 Porsiyon723
Bolu Abant Kebap1 Porsiyon849
Ciğer Tava1 Porsiyon763
Çiftlik Kebap1 Porsiyon518
Çoban Kavurma1 Porsiyon518
Dalyan Köfte1 Porsiyon498
Dana Haşlama1 Porsiyon631
Dana Rosto1 Porsiyon504
Döner1 Porsiyon556
Etli Karışık Dolma1 Porsiyon331
Etli Taze Fasülye1 Porsiyon475
Etli Türlü1 Porsiyon537
Etli Yaprak Dolma1 Porsiyon572
Fırın Tavuk1 Porsiyon402
Garnitürlü Piliç Izgara1 Porsiyon988
Garnitürlü Piliç Şiş1 Porsiyon983
Haşlanmış tavuk 1 Porsiyon259
Hünkar Kebap1 Porsiyon424
İstim Kebap1 Porsiyon865
İzmir köfte 1 Porsiyon348
Kabak dolma 1 Porsiyon247
Kadın Budu Köfte1 Porsiyon1237
Kağıt Kebap1 Porsiyon641
Karnıyarık1 Porsiyon270
Kış türlüsü 1 Porsiyon238
Kıymalı Bezelye 1 Porsiyon298
Kıymalı Biber Dolma 1 Porsiyon226
Kıymalı Ispanak 1 Porsiyon276
Kıymalı Kapuska 1 Porsiyon190
Kıymalı Karnıbahar 1 Porsiyon187
Kıymalı Patates 1 Porsiyon250
Kıymalı Taze Fasulye 1 Porsiyon222
Kuru Fasulye 1 Porsiyon336
Kuru Köfte1 Porsiyon974
Kuzu Elbasan Tava1 Porsiyon798
Kuzu Kapama1 Porsiyon543
Kuzu Kebap1 Porsiyon455
Kuzu Kızartma1 Porsiyon717
Lahana Dolma1 Porsiyon535
Macar Gulaş1 Porsiyon618
Mantarlı Et Sote1 Porsiyon578
Mantarlı Tavuk Sote 1 Porsiyon631
Mezgit Pane1 Porsiyon921
Nohut 1 Porsiyon350
Orman Kebap1 Porsiyon969
Patatesli Mezgit Tava1 Porsiyon824
Patatesli Terbiyeli Köfte1 Porsiyon492
Patlıcan kebabı1 Porsiyon406
Patlıcan Kebap1 Porsiyon825
Patlıcan musakka 1 Porsiyon201
Piliç Avcı Kebap1 Porsiyon509
Piliç Izgara1 Porsiyon498
Piliç Pavodi1 Porsiyon765
Piliç Roti1 Porsiyon470
Piliç Şinitzel1 Porsiyon1048
Piliç Şiş1 Porsiyon493
Püreli Dana Rosto1 Porsiyon674
Rosto Et Yanında Haşlanmış Patates 1 Porsiyon311
Salçalı Biftek1 Porsiyon646
Sebzeli Tavuk İncik1 Porsiyon522
Sulu Köfte1 Porsiyon482
Şehriyeli Kebap1 Porsiyon1005
Tas kebabı1 Porsiyon343
Tas Kebap1 Porsiyon753
Tavuk Köfte1 Porsiyon568
Terbiyeli köfte 1 Porsiyon231
   
   
SALATALARMİKTARKALORİ 
Akdeniz Salata1 Porsiyon130
Amerikan Salata1 Porsiyon276
Cacık1 Porsiyon131
Göbek Salata (Mısırlı)1 Porsiyon182
Havuç salata 1 Porsiyon144
Karışık Salata (Yaz Salatası)1 Porsiyon123
Karışık Turşu1 Porsiyon70
Kısır1 Porsiyon374
Mantar Salata1 Porsiyon93
Mevsim Salata1 Porsiyon179
Piyaz1 Porsiyon443
Semizotu Salata1 Porsiyon218
Söğüş Salata1 Porsiyon218
Tavuklu Salata1 Porsiyon140

 
PİLAV - MAKARNA - BÖREKMİKTARKALORİ
Arpa Şehriyeli Pilav1 Porsiyon342
Beyaz Peynirli Makarna1 Porsiyon413
Bezelyeli Pilav1 Porsiyon480
Bohça Böreği1 Porsiyon473
Bolonez Soslu Makarna1 Porsiyon560
Bulgur pilavı  1 Porsiyon291
Domates Soslu Makarna1 Porsiyon360
Domatesli Pilav1 Porsiyon408
Fırın Makarna1 Porsiyon400
Fırınlanmış Erişte Pilavı1 Porsiyon345
İstanbul Pilavı1 Porsiyon406
Kaşar Peynirli Makarna1 Porsiyon425
Kol Böreği (Kıymalı)1 Porsiyon520
Kol Böreği (Peynirli)1 Porsiyon420
Mercimekli Bulgur Pilavı1 Porsiyon416
Patlıcanlı Pilav1 Porsiyon450
Peynirli makarna 1 Porsiyon354
Pirinç Pilavı1 Porsiyon326
Pirinç pilavı 1 Porsiyon326
Puf Böreği (Kıymalı)1 Porsiyon518
Puf Böreği (Peynirli)1 Porsiyon717
Sigara Böreği1 Porsiyon430
Su Böreği1 Porsiyon653
Tepsi börek 1 Porsiyon421

 
ZEYTİNYAĞLILARMİKTARKALORİ
Barbunya Pilaki1 Porsiyon460
Biber Dolma1 Porsiyon608
Enginar1 Porsiyon321
Fasülye Pilaki1 Porsiyon469
Havuç Kızartma1 Porsiyon691
İmambayıldı1 Porsiyon194
Kabak Kalye1 Porsiyon405
Kabak Kızartma1 Porsiyon671
Patlıcan Dolma1 Porsiyon618
Pırasa1 Porsiyon390
Taze Fasulye1 Porsiyon324
Yaprak Sarma1 Porsiyon723
Yaz türlüsü 1 Porsiyon221
Zeytinyağlı  Barbunya 1 Porsiyon328
Zeytinyağlı Bakla 1 Porsiyon266
Zeytinyağlı Biber Dolma 1 Porsiyon265
Zeytinyağlı Pırasa 1 Porsiyon225
ZeytinyağlıTaze Fasulye 1 Porsiyon177
   
TATLILARMİKTARKALORİ
Akdeniz Gülü1 Porsiyon402
Aşure1 Porsiyon554
Ayva Tatlısı1 Porsiyon406
Çikolatalı Puding1 Porsiyon163
Dilber Dudağı1 Porsiyon815
Ekler Pasta1 Porsiyon237
Elma Komposto  1 Porsiyon193
Erik Komposto 1 Porsiyon178
Hanım Göbeği1 Porsiyon421
İrmik Helvası1 Porsiyon528
Kabak Tatlısı1 Porsiyon409
Kadayıf1 Porsiyon547
Kayısı Komposto1 Porsiyon115
Kemalpaşa1 Porsiyon666
Krem Karamel 1 Porsiyon265
Krem Şanti1 Porsiyon140
Krem Şokela1 Porsiyon346
Kuru Erik Kompostosu 1 Porsiyon178
Muhallebi1 Porsiyon313
Muzlu Puding1 Porsiyon371
Peşmelba 1 Porsiyon340
Peynir Tatlısı1 Porsiyon110
Profiterol1 Porsiyon291
Revani1 Porsiyon501
Spangle1 Porsiyon245
Sütlaç1 Porsiyon267
Şambaba1 Porsiyon450
Şekerpare1 Porsiyon366
Tel Kadayıf1 Porsiyon430
Tulumba1 Porsiyon692
Vanilyalı Puding1 Porsiyon150
   

kaynak:kadin.ihtiyacodasi.com

 

Burger King Menü ve Ürünleri Kaç Kalori?

ANA ÜRÜNLERKALORİ
WHOPPER® Sandviç754
WHOPPER® Peynirli Sandviç766
WHOPPER JR® Sandviç439
WHOPPER JR® Peynirli Sandviç445
DOUBLE WHOPPER® Sandviç1077
DOUBLE WHOPPER® Peynirli Sandviç1088
Chicken WHOPPER® Sandviç557
Chicken WHOPPER JR® Sandviç362
Hamburger358
Cheeseburger364
Beanburger559
Big King587
Big King XXL1023
Mega Cheese545
Tendercrisp Sandviç717
Steakhouse Burger950
  
TAVUK VE BALIKLAR 
Chicken Royale Sandviç647
Fish Royale Sandviç445
Crispy Chicken Sandviç534
Tavuk Burger Sandviç486
Chicken Tenders® (6'li)245
Chicken Tenders® (9'lu)368
  
KIDS 
Kids Hamburger353
Kids Cheese359
Tavuklu Kids250
Chicken Tenders® (4'lü)164
  
YAN ÜRÜNLER 
BK Chicken Fries 6'lı187
BK Chicken Fries 9'lu280
BK Chicken Fries 12'lı374
Patates Kızartması, Küçük206
Patates Kızartması, Orta322
Patates Kızartması, Büyük395
Patates Kızartması, Mega600
Onion Rings (8'li)410
Chicken Wings (6'lı)438
  
SALATALAR 
King Delight Akdeniz (French soslu)239
King Delight Akdeniz (Yoğurt soslu)222
King Delight Akdeniz (K.wurzig soslu)175
King Delight Ton (French soslu)158
King Delight Ton (Yoğurt soslu)140
King Delight Ton (K.wurzig soslu)94
King Delight Chicken (French soslu)283
King Delight Chicken (Yoğurt soslu)266
King Delight Chicken (K.wurzig soslu)219
  
SOSLAR 
Barbekü Sos44
Acı Sos12
Ketçap26
Mayonez103
Sarımsaklı Mayonez131
  
İÇECEKLER 
Pepsi Classic, Küçük84
Pepsi Classic, Orta168
Pepsi Classic, Büyük252
Pepsi Classic, Mega378
Pepsi Light, Küçük0
Pepsi Light, Orta1
Pepsi Light, Büyük1
Pepsi Light, Mega2
Yedigün, Küçük96
Yedigün, Orta192
Yedigün, Büyük288
Yedigün, Mega432
Seven Up, Küçük86
Seven Up, Orta172
Seven Up, Büyük258
Seven Up, Mega387
Vanilyalı Milk Shake, Küçük233
Vanilyalı Milk Shake, Orta310
Vanilyalı Milk Shake, Büyuk428
Çikolatalı Milk Shake, Küçük301
Çikolatalı Milk Shake, Orta378
Çikolatalı Milk Shake, Büyük562
Çilekli Milk Shake, Küçük311
Çilekli Milk Shake, Orta387
Çilekli Milk Shake, Büyük581
Portakal Suyu, Küçük18
Portakal Suyu, Orta28
Portakal Suyu, Büyük35
Limonlu Ice Tea, Küçük56
Limonlu Ice Tea, Orta112
Limonlu Ice Tea, Büyük168
Limonlu Ice Tea, Mega252
Şeftali Ice Tea, Küçük58
Şeftali Ice Tea, Orta116
Şeftali Ice Tea, Büyük174
Şeftali Ice Tea, Mega261
Ayran92
Kahve4
Sıcak Çikolata184
  
TATLILAR 
Dondurmalı Çikolatalı Sufle608
Sundae (Sade)180
Sundae (Karamel)238
Sundae (Çikolata)251
Sundae (Çilek)244
Külah Dondurma131
     Kaynak: http://www.burgerking.com.tr/

 

Mc Donald's Menü ve Ürünleri Kaç Kalori?

Menüde Servis EdilenlerEnerji  (Kcal) 
Yağ  (Gram) 
Protein (Gram) 
 Karbonhidrat (Gram) Kolesterol (Miligram)
Big Mac, orta boy patates, Coca-Cola940353212565
Big Mac, orta boy patates, Coca-Cola light76135328065
Big Mac, orta boy patates, ayran867403889134
Mega Mac, süper boy patates, Coca-Cola

ÇELTİKÇİ KÖYÜ:

Kapıdağ yarımadasında bulunun ve tarihi 1450 yıllarına dayandığı sanılan çeltikçi köyü Erdek merkeze 6 km mesafede ve kapıdağ yarımadasındaki deniz kıyısında olmayan köylerdendir. köy adını geçmişte çeltik üretiminin yoğun olmasından  dolayı almıştır.günümüz de geçim kaynağı zeytincilik ve hayvancılık olan köyün nufusu 225 olarak tahmin edilmekte.

Muhtar:Sinan SÜZEN

0266 855 70 81



 KESTANELİK KÖYÜ

KESTANELİK KÖYÜ:

Kapıdağ yarımadasının doğusunda bulunan ve adını yamaçlarındaki kestane ağaçlarından alan kestanelik köyünün nufusu 386 geçim kaynakları balıkçılık,hayvancılık ve tarımdır. Erdek merkezine 19 km uzaklıkta bulunan Kestanelik köyü yöre halkı arasında kestel olarakta anılmaktadır.kapıdağ yarımadasında gezintiye çıktıysanız kestanelik köyünü görülmeye değer köyler arasına eklelebilirsiniz.

Köyde her hangi bir tesis bulumamamktadır.

 

 

Muhtar: Mustafa TONAY

  0266 841 86 56

 



 

narlı köyü

 1 Porsiyonu Kaç Kalori?

ÇORBALARMİKTARKALORİ 
Anadolu Çorbası1 Porsiyon163
Domates Çorbası1 Porsiyon189
Düğün Çorbası1 Porsiyon179
Et Suyu Çorba1 Porsiyon150
Ezo Gelin Çorbası1 Porsiyon217
Hünkar Çorbası1 Porsiyon179
Kremalı Hazır Çorbalar1 Porsiyon220
Mercimek Çorbası1 Porsiyon386
Minestrone Çorbası1 Porsiyon294
Sebze Çorbası1 Porsiyon85
Sebzeli (Ezme) Çorba1 Porsiyon183
Soğan Çorbası1 Porsiyon103
Tel Şehriye Çorbası1 Porsiyon245
Yayla Çorbası1 Porsiyon270
   
ANA YEMEKLERMİKTARKALORİ 
Adana Kebap1 Porsiyon897
Ali Nazik1 Porsiyon400
Ankara Tava1 Porsiyon804
Arnavut Ciğeri1 Porsiyon797
Arpa Şehriyeli Piliç Fırın1 Porsiyon755
Beet Stragonof1 Porsiyon723
Bolu Abant Kebap1 Porsiyon849
Ciğer Tava1 Porsiyon763
Çiftlik Kebap1 Porsiyon518
Çoban Kavurma1 Porsiyon518
Dalyan Köfte1 Porsiyon498
Dana Haşlama1 Porsiyon631
Dana Rosto1 Porsiyon504
Döner1 Porsiyon556
Etli Karışık Dolma1 Porsiyon331
Etli Taze Fasülye1 Porsiyon475
Etli Türlü1 Porsiyon537
Etli Yaprak Dolma1 Porsiyon572
Fırın Tavuk1 Porsiyon402
Garnitürlü Piliç Izgara1 Porsiyon988
Garnitürlü Piliç Şiş1 Porsiyon983
Haşlanmış tavuk 1 Porsiyon259
Hünkar Kebap1 Porsiyon424
İstim Kebap1 Porsiyon865
İzmir köfte 1 Porsiyon348
Kabak dolma 1 Porsiyon247
Kadın Budu Köfte1 Porsiyon1237
Kağıt Kebap1 Porsiyon641
Karnıyarık1 Porsiyon270
Kış türlüsü 1 Porsiyon238
Kıymalı Bezelye 1 Porsiyon298
Kıymalı Biber Dolma 1 Porsiyon226
Kıymalı Ispanak 1 Porsiyon276
Kıymalı Kapuska 1 Porsiyon190
Kıymalı Karnıbahar 1 Porsiyon187
Kıymalı Patates 1 Porsiyon250
Kıymalı Taze Fasulye 1 Porsiyon222
Kuru Fasulye 1 Porsiyon336
Kuru Köfte1 Porsiyon974
Kuzu Elbasan Tava1 Porsiyon798
Kuzu Kapama1 Porsiyon543
Kuzu Kebap1 Porsiyon455
Kuzu Kızartma1 Porsiyon717
Lahana Dolma1 Porsiyon535
Macar Gulaş1 Porsiyon618
Mantarlı Et Sote1 Porsiyon578
Mantarlı Tavuk Sote 1 Porsiyon631
Mezgit Pane1 Porsiyon921
Nohut 1 Porsiyon350
Orman Kebap1 Porsiyon969
Patatesli Mezgit Tava1 Porsiyon824
Patatesli Terbiyeli Köfte1 Porsiyon492
Patlıcan kebabı1 Porsiyon406
Patlıcan Kebap1 Porsiyon825
Patlıcan musakka 1 Porsiyon201
Piliç Avcı Kebap1 Porsiyon509
Piliç Izgara1 Porsiyon498
Piliç Pavodi1 Porsiyon765
Piliç Roti1 Porsiyon470
Piliç Şinitzel1 Porsiyon1048
Piliç Şiş1 Porsiyon493
Püreli Dana Rosto1 Porsiyon674
Rosto Et Yanında Haşlanmış Patates 1 Porsiyon311
Salçalı Biftek1 Porsiyon646
Sebzeli Tavuk İncik1 Porsiyon522
Sulu Köfte1 Porsiyon482
Şehriyeli Kebap1 Porsiyon1005
Tas kebabı1 Porsiyon343
Tas Kebap1 Porsiyon753
Tavuk Köfte1 Porsiyon568
Terbiyeli köfte 1 Porsiyon231
   
   
SALATALARMİKTARKALORİ 
Akdeniz Salata1 Porsiyon130
Amerikan Salata1 Porsiyon276
Cacık1 Porsiyon131
Göbek Salata (Mısırlı)1 Porsiyon182
Havuç salata 1 Porsiyon144
Karışık Salata (Yaz Salatası)1 Porsiyon123
Karışık Turşu1 Porsiyon70
Kısır1 Porsiyon374
Mantar Salata1 Porsiyon93
Mevsim Salata1 Porsiyon179
Piyaz1 Porsiyon443
Semizotu Salata1 Porsiyon218
Söğüş Salata1 Porsiyon218
Tavuklu Salata1 Porsiyon140

 
PİLAV - MAKARNA - BÖREKMİKTARKALORİ
Arpa Şehriyeli Pilav1 Porsiyon342
Beyaz Peynirli Makarna1 Porsiyon413
Bezelyeli Pilav1 Porsiyon480
Bohça Böreği1 Porsiyon473
Bolonez Soslu Makarna1 Porsiyon560
Bulgur pilavı  1 Porsiyon291
Domates Soslu Makarna1 Porsiyon360
Domatesli Pilav1 Porsiyon408
Fırın Makarna1 Porsiyon400
Fırınlanmış Erişte Pilavı1 Porsiyon345
İstanbul Pilavı1 Porsiyon406
Kaşar Peynirli Makarna1 Porsiyon425
Kol Böreği (Kıymalı)1 Porsiyon520
Kol Böreği (Peynirli)1 Porsiyon420
Mercimekli Bulgur Pilavı1 Porsiyon416
Patlıcanlı Pilav1 Porsiyon450
Peynirli makarna 1 Porsiyon354
Pirinç Pilavı1 Porsiyon326
Pirinç pilavı 1 Porsiyon326
Puf Böreği (Kıymalı)1 Porsiyon518
Puf Böreği (Peynirli)1 Porsiyon717
Sigara Böreği1 Porsiyon430
Su Böreği1 Porsiyon653
Tepsi börek 1 Porsiyon421

 
ZEYTİNYAĞLILARMİKTARKALORİ
Barbunya Pilaki1 Porsiyon460
Biber Dolma1 Porsiyon608
Enginar1 Porsiyon321
Fasülye Pilaki1 Porsiyon469
Havuç Kızartma1 Porsiyon691
İmambayıldı1 Porsiyon194
Kabak Kalye1 Porsiyon405
Kabak Kızartma1 Porsiyon671
Patlıcan Dolma1 Porsiyon618
Pırasa1 Porsiyon390
Taze Fasulye1 Porsiyon324
Yaprak Sarma1 Porsiyon723
Yaz türlüsü 1 Porsiyon221
Zeytinyağlı  Barbunya 1 Porsiyon328
Zeytinyağlı Bakla 1 Porsiyon266
Zeytinyağlı Biber Dolma 1 Porsiyon265
Zeytinyağlı Pırasa 1 Porsiyon225
ZeytinyağlıTaze Fasulye 1 Porsiyon177
   
TATLILARMİKTARKALORİ
Akdeniz Gülü1 Porsiyon402
Aşure1 Porsiyon554
Ayva Tatlısı1 Porsiyon406
Çikolatalı Puding1 Porsiyon163
Dilber Dudağı1 Porsiyon815
Ekler Pasta1 Porsiyon237
Elma Komposto  1 Porsiyon193
Erik Komposto 1 Porsiyon178
Hanım Göbeği1 Porsiyon421
İrmik Helvası1 Porsiyon528
Kabak Tatlısı1 Porsiyon409
Kadayıf1 Porsiyon547
Kayısı Komposto1 Porsiyon115
Kemalpaşa1 Porsiyon666
Krem Karamel 1 Porsiyon265
Krem Şanti1 Porsiyon140
Krem Şokela1 Porsiyon346
Kuru Erik Kompostosu 1 Porsiyon178
Muhallebi1 Porsiyon313
Muzlu Puding1 Porsiyon371
Peşmelba 1 Porsiyon340
Peynir Tatlısı1 Porsiyon110
Profiterol1 Porsiyon291
Revani1 Porsiyon501
Spangle1 Porsiyon245
Sütlaç1 Porsiyon267
Şambaba1 Porsiyon450
Şekerpare1 Porsiyon366
Tel Kadayıf1 Porsiyon430
Tulumba1 Porsiyon692
Vanilyalı Puding1 Porsiyon150
   

kaynak:kadin.ihtiyacodasi.com

 

Burger King Menü ve Ürünleri Kaç Kalori?

ANA ÜRÜNLERKALORİ
WHOPPER® Sandviç754
WHOPPER® Peynirli Sandviç766
WHOPPER JR® Sandviç439
WHOPPER JR® Peynirli Sandviç445
DOUBLE WHOPPER® Sandviç1077
DOUBLE WHOPPER® Peynirli Sandviç1088
Chicken WHOPPER® Sandviç557
Chicken WHOPPER JR® Sandviç362
Hamburger358
Cheeseburger364
Beanburger559
Big King587
Big King XXL1023
Mega Cheese545
Tendercrisp Sandviç717
Steakhouse Burger950
  
TAVUK VE BALIKLAR 
Chicken Royale Sandviç647
Fish Royale Sandviç445
Crispy Chicken Sandviç534
Tavuk Burger Sandviç486
Chicken Tenders® (6'li)245
Chicken Tenders® (9'lu)368
  
KIDS 
Kids Hamburger353
Kids Cheese359
Tavuklu Kids250
Chicken Tenders® (4'lü)164
  
YAN ÜRÜNLER 
BK Chicken Fries 6'lı187
BK Chicken Fries 9'lu280
BK Chicken Fries 12'lı374
Patates Kızartması, Küçük206
Patates Kızartması, Orta322
Patates Kızartması, Büyük395
Patates Kızartması, Mega600
Onion Rings (8'li)410
Chicken Wings (6'lı)438
  
SALATALAR 
King Delight Akdeniz (French soslu)239
King Delight Akdeniz (Yoğurt soslu)222
King Delight Akdeniz (K.wurzig soslu)175
King Delight Ton (French soslu)158
King Delight Ton (Yoğurt soslu)140
King Delight Ton (K.wurzig soslu)94
King Delight Chicken (French soslu)283
King Delight Chicken (Yoğurt soslu)266
King Delight Chicken (K.wurzig soslu)219
  
SOSLAR 
Barbekü Sos44
Acı Sos12
Ketçap26
Mayonez103
Sarımsaklı Mayonez131
  
İÇECEKLER 
Pepsi Classic, Küçük84
Pepsi Classic, Orta168
Pepsi Classic, Büyük252
Pepsi Classic, Mega378
Pepsi Light, Küçük0
Pepsi Light, Orta1
Pepsi Light, Büyük1
Pepsi Light, Mega2
Yedigün, Küçük96
Yedigün, Orta192
Yedigün, Büyük288
Yedigün, Mega432
Seven Up, Küçük86
Seven Up, Orta172
Seven Up, Büyük258
Seven Up, Mega387
Vanilyalı Milk Shake, Küçük233
Vanilyalı Milk Shake, Orta310
Vanilyalı Milk Shake, Büyuk428
Çikolatalı Milk Shake, Küçük301
Çikolatalı Milk Shake, Orta378
Çikolatalı Milk Shake, Büyük562
Çilekli Milk Shake, Küçük311
Çilekli Milk Shake, Orta387
Çilekli Milk Shake, Büyük581
Portakal Suyu, Küçük18
Portakal Suyu, Orta28
Portakal Suyu, Büyük35
Limonlu Ice Tea, Küçük56
Limonlu Ice Tea, Orta112
Limonlu Ice Tea, Büyük168
Limonlu Ice Tea, Mega252
Şeftali Ice Tea, Küçük58
Şeftali Ice Tea, Orta116
Şeftali Ice Tea, Büyük174
Şeftali Ice Tea, Mega261
Ayran92
Kahve4
Sıcak Çikolata184
  
TATLILAR 
Dondurmalı Çikolatalı Sufle608
Sundae (Sade)180
Sundae (Karamel)238
Sundae (Çikolata)251
Sundae (Çilek)244
Külah Dondurma131
     Kaynak: http://www.burgerking.com.tr/

 

Mc Donald's Menü ve Ürünleri Kaç Kalori?

Menüde Servis EdilenlerEnerji  (Kcal) 
Yağ  (Gram) 
Protein (Gram) 
 Karbonhidrat (Gram) Kolesterol (Miligram)
Big Mac, orta boy patates, Coca-Cola940353212565
Big Mac, orta boy patates, Coca-Cola light76135328065
Big Mac, orta boy patates, ayran867403889134
Mega Mac, süper boy patates, Coca-Cola11204748125119
Mega Mac, süper boy patates, Coca-Cola light941474880119
Mega Mac, süper boy patates, ayran1047535489187
McChicken, orta boy patates, Coca-Cola900302512969
McChicken, orta boy patates, Coca-Cola light72130258469
McChicken, orta boy patates, ayran827353193138
Izgara Tavuklu Sandviç, orta boy patates, Coca-cola861263312175
Izgara Tavuklu Sandviç, orta boy patates, Coca-cola light68226337675
Izgara Tavuklu Sandviç, orta boy patates, ayran788313985144
McRoyal, orta boy patates, Coca-Cola990393412684
McRoyal, orta boy patates, Coca-Cola light81139348184
McRoyal, orta boy patates, ayran917444090152
Quarter Pounder, orta boy patates, Coca-Cola980373712596
Quarter Pounder, orta boy patates, Coca-Cola light80137378096
Quarter Pounder, orta boy patates, ayran907424389164
Quarter Pounder, orta boy patates, Coca-Cola724375343167
Cheeseburger, orta boy patates, Coca-Cola890343211377
Cheeseburger, orta boy patates, Coca-Cola light71134326877
Cheeseburger, orta boy patates, ayran817393877146
Double KöfteBurger, orta boy patates, Coca-Cola910352812050
Double KöfteBurger, orta boy patates, Coca-Cola light73135287550
Double KöfteBurger, orta boy patates, ayran837403484119
McTurco (Etli), orta boy patates, Coca-Cola890282613239
McTurco (Etli), orta boy patates, Coca-Cola light71128268839
McTurco (Etli), orta boy patates, ayran817323296108
McTurco (Tavuklu), orta boy patates, Coca-Cola1000382613964
McTurco (Tavuklu), orta boy patates, Coca-Cola light82138269464
McTurco (Tavuklu), orta boy patates, ayran9274332103133
Hamburger, küçük boy patates, Coca-Cola57318178827
Hamburger, küçük boy patates, Coca-Cola light46118176027
Hamburger, küçük boy patates, ayran56723236995
Cheeseburger, küçük boy patates, Coca-Cola61322208839
Cheeseburger, küçük boy patates, Coca-Cola light50122206039
Cheeseburger, küçük boy patates, ayran607272669107
Tavuklu Burger, küçük boy patates, Coca-Cola59320169031
Tavuklu Burger, küçük boy patates, Coca-Cola light48120166231
Tavuklu Burger, küçük boy patates, ayran587252271100
KöfteBurger, küçük boy patates, Coca-Cola65323179519
KöfteBurger, küçük boy patates, Coca-Cola light54123176719
KöfteBurger, küçük boy patates, ayran64728237688
Chicken McNuggets 9'lu, orta boy patates, Coca-cola930413310796
Chicken McNuggets 9'lu, orta boy patates, Coca-cola light75141336296
Chicken McNuggets 9'lu, orta boy patates, ayran857463971165
Chicken McNuggets 6'lı, orta boy patates, Coca-cola77032249964
Chicken McNuggets 6'lı, orta boy patates, Coca-cola light59132245464
Chicken McNuggets 6'lı, orta boy patates, ayran697373063133
Double McChicken, orta boy patates, orta boy Coca-Cola10603839140138
Double McChicken, orta boy patates, orta boy Coca-Cola10603839140138
Double McChicken, orta boy patates, orta boy Coca-Cola light881383995138
Double McChicken, orta boy patates, ayran9874345104207

 

Mc Donald's Tek ÜrünlerEnerji  (Kcal) 
Protein  (Gr) 

Karbon-hidrat  (Gr) 

Yağ  (Gr) 
Lif  (Gr) 

Kolesterol  (Mg) 

Sodyum  (Mg) 
Kalsiyum  (Mg) 
Demir (Mg)
Big Mac4802843223658401172
Mega Mac659444335311991844
McChicken4402147172691150311
McRoyal53030442628410101193
Quarter Pounder52033432419611401922
Double Quarter Pounder724534337116712181974
Double Cheeseburger43028312117710301812
Double KöfteBurger45024382225017301203
McTurco Etli4302251152391470283
McTurco Tavuklu5402257251641350231
Hamburger25014318127520221
Cheeseburger2901731121397501001
Tavuklu Burger270133310131740211
KöfteBurger3301438132191140362
Izgara Tavuklu Sandviç401293913275817301
Double McChicken60035582521381822361
Patates Kızartması Küçük Boy210329102038071
Patates Kızartması Orta Boy280437132049091
Patates Kızartması Büyük Boy3905521830680122
Patates Kızartması Süper Boy4606612130800152
Çıtır Soğan 10'lu2573341130786570
Çıtır Soğan 7'li180224820550400
Akdeniz Salata1296135410396563
Izgara Tavuk Salata20625135475543444
Chicken McNuggets 6'lı310201719164860420
Chicken McNuggets 9'lu4702925281961290631
Chicken McNuggets 20'li1050655560021529001400
Coca-Cola (250 ml)1130280002800
Coca-Cola light (250 ml)1000002800
Coca-Cola Zero (250 ml)0,50000028,500
Fanta (250 ml)1240310002200
Ice Tea Şeftali (250 ml)73017000000
Ice Tea Limon (250 ml)70017000000
Cappy Portakal Suyu (200 ml)93022000000
Sprite (250 ml)1030250002400
Ayran (250 ml)1076950691401220
Kahveli Milk Shake (250 ml)2809457120000
Kakao (200 ml)1123,422,790,45,8147,434,41
Egg McMuffin295182912

6902003
Sausage McMuffin with Egg328252813

9612124
Sausage McMuffin24718277

8791873
Big Breakfast557306222

10991636
Hotcakes (Tereyağlı ve Şuruplu)739168537

7112324
Hotcakes (Tereyağsız ve Şurupsuz)440163924

7021873
Hash Brown1401168

29050
Tatlı Muffin1401168

29050
Külah Dondurma1424211651295861
Çilek Soslu Sundae27664581211351451
Çikolata Soslu Sundae340950121302281792
Karamel Soslu Sundae35066191261921741
Elmalı Tarçınlı Sundae35066191261921741
Böğürtlen Soslu Sundae35066191261921741
McFlurry Bonibon322745121331531651
McFlurry Böğürtlen Sos28074491221401561
McFlurry Kornet Parçacıklı278839101221541541
Çikolatalı Donut309436171545000
Tarçınlı Donut286332161435000
Elmalı Tatlı240218140016000
Böğürtlenli Tatlı20022691019000
Dordurmalı Tatlı1424211651295860
Brownie Karamel49677718

362

Brownie Çikolata486106621

398

Brownie Böğürtlen40975818

300

 
 Kaynak: http://www.mcdonalds.com.tr/

 

1 Adet, 1 Bardak, 1 Dilim, 1 Kase, 1 Kaşık, 1 Paket, 1 Kibrit Kutusu Kaç Kalori?

MalzemeMiktar Kalori
1 Acı Sos 12
1 Açma 250
1 Armut  65
1 Badem 9
1 Bardak Erik  48
1 Bardak Patlamış Mısır 64
1 Bisküvi  22
1 Ceviz  95
1 Cips 10
1 Çekirdekli Üzüm 3
1 Çikolatalı Donat 336
1 Çikolatalı Pasta 400
1 Çilekli Pasta 312
1 Domates   14
1 Dondurma (70 gr) 150
1 Dönerli Sandviç   308
1 Elma (Orta Boy) 60
1 Elmalı Tart 300
1 Enginar (Orta Boy) 10
1 Erik  8
1 Greyfurt 76
1 Hurma (Kuru) 35
1 Hurma (Taze) 15
1 İncir (Taze) 33
1 İstiridye (Orta Boy)  6
1 Karides (Orta Boy) 144
1 Karpuz (İnce Dilim)300 Gram40
1 Kavanoz Nutella350 Gram1855
1 Kayısı (Orta Boy) 20
1 Kestane 21
1 Kılıç Balığı 121
1 Kiraz 5
1 Kivi  40
1 Kruasan200 Gram200
1 Kuru İncir  51
1 Kutu Elma Suyu  60
1 Lahmacun 250
1 Limon (Orta Boy) 27
1 Mandalina  48
1 Marul 15
1 Mısır (Orta Boy) 128
1 Midye 9
1 Muz (Orta Boy) 100
1 Sandviç Ekmeği (Orta Boy)100 Gram88
1 Yeşil Erik 6
1 Patates ( Küçük Boy) 64
1 Patates Kroket 130
1 Patlıcan (Orta Boy) 28
1 Peksimet  65
1 Portakal (Orta Boy) 60
1 Poşet Ketçap  23
1 Sade Donat 275
1 Salatalık (Orta Boy) 11
1 Simit40 Gram270
1 Şeftali 60
1 Tarçınlı Donat 287
1 Vanilyalı Vafeln  250
1 Vişneli Pasta 424
1 Yeşil Zeytin 7
1 Yumurta 80
1 Yumurta Beyazı 15
1 Yumurta Sarısı 65
10 Patlamış Mısır 14
1 Bardak Ananas Suyu200ml78
1 Bardak Çikolatalı Milkshake 200ml390
1 Bardak Çilekli Milkshake 200ml380
1 Bardak Domates Suyu200ml38
1 Bardak Elma Suyu200ml80
1 Bardak Havuç Suyu200ml60
1 Bardak Kayısı Suyu200ml70
1 Bardak Kola200ml80
1 Bardak Limonata 200ml55
1 Bardak Portakal Suyu200ml87
1 Bardak Sebze Suyu 200ml25
1 Bardak Sütlü Kakao200ml267
1 Bardak Şeftali Suyu200ml59
1 Bardak Üzüm Suyu200ml141
1 Bardak Vanilyalı Milkshake200ml350
1 Bardak Vişne Suyu200ml67
1 Bira  330ml (33cc)149
1 Bira  500ml (50cc)225
1 Fincan Çay (Şekersiz)200ml0
1 Fincan Kahve (Sade)200ml0
1 Bardak Süt (Az Yağlı 2%)240 Gram121
1 Bardak Süt (Tam Yağlı)240 Gram146
1 Bardak Süt (Yağsız 1%)240 Gram102
1 Bardak Süt (Yağsız)240 Gram86
1 Bardak Yoğurt (Tam Yağlı)245 Gram232
1 Bardak Yoğurt (Tam Yağlı, Meyveli)245 Gram306
1 Bardak Yoğurt (Yağsız)245 Gram159
1 Fincan Çay (1 Şekerle)  20
1 Fincan Kahve (1 Kaşık Kremayla)  15
1 Fincan Kahve (1 Şekerle)  20
1 Dilim Beyaz Ekmek28 Gram90
1 Dilim Kepekli Ekmek28 Gram60
1 Dilim Kızarmış Ekmek15 Gram35
1 Kibrit Kutusu Beyaz Peynir30 Gram75
1 Kibrit Kutusu Brie Peyniri30 Gram96
1 Kibrit Kutusu Camembert Peyniri30 Gram89
1 Kibrit Kutusu Çedar Peyniri30 Gram112
1 Kibrit Kutusu Dil Peyniri30 Gram87
1 Kibrit Kutusu Gravyer Peyniri30 Gram115
1 Kibrit Kutusu İsviçre Peyniri30 Gram106
1 Kibrit Kutusu Kaşar Peyniri30 Gram124
1 Kibrit Kutusu Keçi Peyniri30 Gram59
1 Kibrit Kutusu Mozarella Peyniri30 Gram90
1 Kibrit Kutusu Parmesan Peyniri30 Gram136
1 Kibrit Kutusu Ricotta Peyniri30 Gram56
1 Kibrit Kutusu Rokfor Peyniri30 Gram111
1 Kibrit Kutusu Süzme Peynir30 Gram29
1 Kibrit Kutusu Tam Yağlı Beyaz Peynir30 Gram90
1 Kibrit Kutusu Tulum Peyniri30 Gram77
1 Kase Ananas  62
1 Kase Cips  175
1 Kase Galeta unu  152
1 Kase Makarna  130
1 Kase Patates Salatası 436
1 Kase Pişmiş Barbunya 128
1 Kase Pişmiş Kuru fasulye 192
1 Kase Pişmiş Soya Fasulyesi 64
1 Kase Un  485
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Badem  55
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Bal 70
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Barbekü Sos  35
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Bulgur Pilavı 32
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Hardal Sos  36
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Haşlanmış Pirinç 43
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Ketçap 23
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Krema 65
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Kuru Üzüm 19
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Makarna  32
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Mayonez 102
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Patates Püresi 32
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Pekmez 64
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Reçel 70
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Siyah Havyar 72
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Tane Mısır 32
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Tarhana 50
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Taze Bezelye 48
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Un 32
1 Kaşık (Yemek Kaşığı) Yer Fıstığı 55
1 Dilim Konserve Ananas  110
1 Dilim Pizza Hut İnce Hamurlu Peynirli Pizza 150
1 Dilim Pizza Hut Kalın Hamurlu Peynirli Pizza 187
1 Paket Doritos Taco177 Gram850
1 Paket Chetos Peynirli Baharatlı Mısır Cipsi 504
1 Paket Chetos Peynirli Mısır Cipsi 490
1 Paket Lay's Patates Cipsi (Küçük Boy)73 Gram380
1 Paket Nestle Choclait Chips 300
1 Paket Nestle Damak (Küçük Boy)40 Gram226
1 Paket Pringles (Küçük Boy)43 Gram215

   kadin.ihtiyacodasi.com

 

 

 

                                                      Hangi İş Kaç Kalori Yaktırır?

Yapılan İşSüreHarcanan Kalori Miktarı
Aerobik30 Dakika210 kalori
Ağırlık çalışmak 30 Dakika135 kalori
Araba kullanmak 30 Dakika38 kalori
Ayakta yapılan işler30 Dakika105 kalori
Bahçe işleri 30 Dakika150 kalori 
Basketbol oynamak 30 Dakika261 kalori 
Bilgisayar kullanmak 30 Dakika45 kalori
Bisiklete binmek 30 Dakika315 kalori
Bowling oynamak 30 Dakika175 kalori 
Bulaşık yıkamak 30 Dakika12 kalori
Dans etmek 30 Dakika75 kalori
Duş almak30 Dakika75 kalori 
Eşya taşımak 30 Dakika240 kalori
Golf oynamak30 Dakika159 kalori 
İp atlamak 30 Dakika52 kalori
Kürek çekmek 30 Dakika210 kalori 
Merdiven çıkmak 30 Dakika36 kalori
Mutfak işleri 30 Dakika75 kalori
Paten yapmak 30 Dakika36 kalori
Piyano çalmak 30 Dakika14 kalori
Step yapmak 30 Dakika168 kalori 
Televizyon seyretmek 30 Dakika42 kalori
Temizlik yapmak 30 Dakika105 kalori
Tenis oynamak 30 Dakika117 kalori 
Uyumak30 Dakika42 kalori 
Voleybol oynamak 30 Dakika93 kalori 
Yürüyüş yapmak 30 Dakika108 kalori 
Yüzmek30 Dakika324 kalori 

   kadin.ihtiyacodasi.com



 

 

TRAKONYA (Trachinus Draco)ZEHİRLİ İĞNELERİ OLAN BALIK

 TRAKONYA SOKMASI

TRAKONYA NASIL ZEHİRLER?
 
Trakonya da bulunan zehirli dikenler yanaklarındakilerin tamamı ve sırt yüzgecinde bulunan 5 dikenden öndeki 3 tanesidir.
 
Bu dikenlerde zehir aktarım kanalı bulunmaz, zehiri enjekte edemez.
 
İğneler kendi çeperlerinde zehirli olan maddeyi barındıran minik kapsülcüklerle donanmıştır.
 
İğnenin saplanması ile birlikte farklı bir kimyassal yapıya ve farklı bir basınç ortamına giren bu kapsülcükler patlar.
 
İğnenin saplandığı noktaya zehir zaten ulaşmıştır ancak, noktanın etrafında da bu kapsülcükler sağlam halde bir süre barınır. Ovuşturma, örseleme, soku noktasını sıkamaya çalışma,  tatlı su ile yıkama, herhangi bir antiseptik ile temizleme esnasında patlar ve yaraya temas ederler ise kan dolaşımına girer, yaraya temas etmeseler dahi infizyon (deri emilimi) şeklinde yine bünyeye giriş yaparlar. 
 
Soku bölgesinde bir göz kırpması kadar zamanda patlayan kapsülcükler (miko pellet) kan dolaşımınıza adrenalin, noradrenalin, histaminik kimyassallar ve balığın kendine özgü henüz tanımlanmamış olan bir aminoasitin salınmasına neden olur. Zehir diye bahsetmemin tek sebebi bu tanımlanamamış aminoasit yapısıdır.
 
Adrenalin kalp ve dolayısı ile kan dolaşım sisteminizin kısa bir süre için aniden hızlanmasına, noradrenalin bu sürenin uzamasına ve asıl toksin olan aminoasidin tüm dolaşıma yayılmasına zemin hazırlar. Histaminik etkisi ile soku bölgesinde kaşıntı, acı ve yanma hissi ile kızarıklığa neden olur.
 
Allerjen bünyeye sahip kimselerde histaminik kimyassalların etkisi, sokulu uzuvun uyuşması, kas iskeletet sisteminde kramp ve tutulmaların yaşanması, bulanık görme, ani halsizlik ve terleme gibi hemen oluşacak reaksiyonlar ile bazı kimselerde ise soku bölgesinin 1 cm çevresi dahil  olmal üzere morarır ve kabuk yapmayan bir yara biçimini alır. Bu yaranın müdahale edilmemiş biçimde 2-3 ay kadar iyileşmediği ve ciltte kalıcı iz bıraktığıda görülmüştür.
 
Allerjen bünyeler için diğer bir tehdit ise anafilaktik şok unsurudur. Diğer histaminik ve allerjen semptomlar geçicidir ancak  anafilaktik şok hayati tehlike nedenidir. Bu durumda dolaşım ve solunum sistemi dakikalar içerisinde durabilir.
anafilaktik şok en sık olarak arı sokmasına karşı allerjisi olan kişilerde görülmektedir.
 
Lütfen bu konuyu aklınızdan çıkarmayınız; Trakonya zehiri içerisindeki aminoasidin ihtiva ettiği bir kimyassala karşı allerjiniz olabilir ve anafilaktik şok a girebilirsiniz. Beni daha önce soktu bişey olmadı düşüncesi muteber değildir. Her balığın beslenme alışkanlığı dışında tükettiği bir besin yaşadığı meraya göre mutlaka vardır ve balığın genel protein yapısında değişime neden olmuşta olabilir.
 
Bu yazdıklarımın dahilinde amatör balıkçı arkadaşlarıma ki, bilhassa İstanbul ile Çanakkale boğazlarında sürekli avlanlar ve bilmedikleri bir merada avlananlara önerim; türünün ne olduğunu bilmedikleri balıklar temkinli yaklaşsınlar. Amatör balıkçılık tecrübesi düşük olan birçok avcı,  kayabalığı türleri  ile bu türü karıştırılmakta olduğundan özellikle gece avlarında dahada dikkatli olmalarıdır. 
  
TRAKONYA SOKMASINDA İLK MÜDEHALE
 
Avlandığınız bir süre içerisinde bu balığı tanıyor olmanıza rağmen kaza ile trakonya sokulmasına mazur kaldınız, trakonyadaki bir iğne el parmağınıza saplandı o an hissettiğiniz batma hissi ile aniden elinizi geri çektiniz ve elinize baktığınızda bir damla kan çıktığını gördünüz.
 
*** Elinize batma anından itibaren ne olduğunu 3-5 saniye içerisinde ancak farkedersiniz bu esnada bir "eyvah, ne yapacağım" hissi uyanır ve heyecanlanırsınız. Bu sürenin sonunda elinizde ciddi bir acı ve yanma hissi olmayabilir, bu durum zehirli olmayan bir iğnenin saplanmış olduğunu göstermez. Yapılacak müdahalenin sağlığınıza bir zararı yoktur ama yapılmayacak olanın kesinlikle vardır.  Muhtemelen  o sürenin sonunda, o iğne batması acısının sonunda soku bölgesinde giderek yayılan bir acı ve yanma hissi oluşmaya başlar. Sakın ama sakın hemen parmağınızdaki o delikten kan sağmaya, hele hele ağzınız ile emmeye kalkışmayın. Elinizi derhal deniz suyuna sokup şiddetli biçimde sallayın, çırpın. Bu sayede soku bölgesinde henüz patlamamış olan kapsülcükleri (micro pellet) cildinizden temizlemiş ve bulaşmayı engellemiş olursunuz. Bu işi içinde balık olan bir kovada yaptıysanız o balıkları tüketmeyiniz.
 
*** 2.adımda ise hiç vakit kaybetmeden el yordamı ile mümkün olduğunca soku deliğinden kan sağınız, soku noktasını yarım cm kadar kesmek ve kan akışını hızlandırmak her ne kadar faydalı ise de, muhtemelen elinizin altında steril bir kesici alet olmayacaktır. Şayet var ise hafifçe kesmeniz yeterlidir.
 
*** Yeterince kan sağdıktan sonra yara üzerine azar azar, bir çorba kaşığı kadar amonyak dökünüz. Amonyak kullanıma hazır halde eczanelerde 2,5 TL ye satılmaktadır. Bunu takım çantanızdan eksik etmeyiniz. Kimyassal ürünler satan firmalardan alacağınız amonyak saf halede olabilir, bunları kesinlikle kullanmayın, saf amonyak aşırı tahriş edicidir. Alacağınız amonyak %10 ihtivalı solüsyon şekline olmalıdır.
 
*** Şu ana kadar adrenalin, noradrenalin ve histaminik kimyassalların büyük kısmını bünyenizden uzaklaştırmış bulunmaktasınız ancak büyük miktarda uzaklaşmış dahi olsa aminoasiten bir miktar halen bünyenizdedir. Bundan kurtulmanın en etkili yolu ise dayanabileceğiniz en yüksek sıcaklığa soku bölgesini maruz bırakmaktır. Bunu yapabileceğiniz yöntemler tamamen içerisinde bulunduğunuz şartlar ile ilgilidir. Yaz vakti bir büyüteçlede yapılabilceği gibi bir teknenin egzosu yada termosunuzdaki çay dahi kullanılabilir. Bu uygulamada aminoasidin yapısı bozulacak, parçalanacak ve kanınızdaki organizmalara bağlanamayacaklardır.
 
*** Yapılacak son işlem ise en yakın sağlık kuruluşuna zaman kaybetmeden başvurmak olmalıdır. Yanınızda sizi neyin soktuğunu ve yapılan ilk müdahalelerin neler olduğunu  bilen bir kimseninde bulunması oldukça önemlidir. O anda aşırı allerjik bir tepkime neticesinde bilincinizi yitirmiş yada konuşamaz durumda olma ihtimaliniz vardır. 

İlgili kaynak ve video:http://www.yabantv.com/video/914-oltamisinatragonya.aspx
 

PUSULA DENİZ ANASI VE DİĞER ZEHİRLİ DENİZ ANASI TEMASI VE TEDAVİSİ:

 erdek narli

Renkleri mavi(rhizostoma pulma)kahve rengi(chrysaora mediterranea)kırmızı gibi bildiklerimizden çok farklı ve şirin gibi gözüken bu büyük zehirli deniz anası türlerinin özellikle kahve rengi olan chrysaora mediterranea'nın boyu  2.5 metreyi ‘bulmaktadır ve özelikle hipertansiyon hastalarını tehdit etmektedir.bu deniz anası türlerinin canlısını veya ölüsünü kesinlikle elimiz,yüzümüz,üreme organlarımızın olduğu bölgelerden ve özellikle de gözlerden uzak tutulmalıyız,aksi taktirde körlüğe sebep olabilecek kadar yoğun zehire sahiptirler.şayet bir şekilde kaza ile veya farkına varmadan vücüdumuza temas gerçekliştiyse hemen sudan çıkmalı ,oluşabilecek kramp ve kasılmaların önüne geçerek boğulma riski önlenmeli.hiç zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna baş vurmalı.acil tedavilerde öncelikle yaraların olduğu bölge amonyak ile temizlenmeli ve temas gerçekleşen bölge kesinlikle ovalanmamalı ılık su ile oraya press uygulanarak protein yapıdaki zehir nötr hale getirilebilir ve tatlı su ile yıkanmamalı çünkü her iki yanlış hareket ,deriye temaz eden knidoblast dediğimiz zehirli hücrelerin kapsüllerini patlamasına. Daha fazla zehrin vücuda yayılmasına sebep olur.yıkamak gerekirse sadece deniz suyu ile ovalamadan yıkanmalı.cilde yapışmış bir dokungaç varsa o an tıbbı müdahele yapacak kuruluşa ulaşamayacağınız mesafede ve durumdaysanız  deniz kumu ve deniz suyu karşımı üzerine sürüp deniz kabuğu gibi veya varsa bıçak gibi sert bir cisimle deriye zarar vermeden sıyırtarak dokungaçlar temizlenmelidir. tabiki çıplak elle dokunmamak en doğrusu olur ve zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna ulaşmak gerekir.bu durumlarda doktorunuz muayne sonucuna göre size en uygun tedavi şeklini uygulayacak şişlik,kızarıklık,kaşıntı için bazı krem ve ilaçlar önerebilir.

Tedavi:vido izle

http://www.uzmantv.com/denizanasi-degen-kisiye-ilk-mudahale-nasil-olmali

 

DENİZ KESTANESİ BATMASI:

Tedavi yöntemini izleyiniz...

http://www.uzmantv.com/denizkestanesi-ignesi-nasil-cikarilir

 

ARI SOKMASI VE TEDAVİSİ..

 arı sokması ve tedavisi

Arının iğnesi hemen temiz bir cımbız ile çıkarılmalıdır.

izleyiniz...

http://www.uzmantv.com/ari-soktugunda-ne-yapmamiz-gerekir

 

 

CAM KESİĞİ DURUMDA NE YAPMAK GEREKİR?

 cam kesiği

Cam kesiklerin de doku içerisindeki cam parçalarının temizlenmesi çok önemlidir...

izleyiniz...

http://www.uzmantv.com/cam-kesigi-durumunda-ne-yapmak-gerekir

 

AÇIK YARAYA NASIL MÜDEHALE EDERİZ?

Kanayan yere baskı yapmalıyız eğer yeterli gelmezse gazlı bez ile...

İzleyiniz...

http://www.uzmantv.com/acik-yaraya-nasil-mudahale-edilir

 

 

YÜZMENİN KALP VE DOLAŞIM SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ...

Antrenmanlar ile kalbin dakika volümünü arttırmak mümkündür. Bu artışın gerceleşmesi maximal ve submaximal yapılan yüklenmelerle mümkündür. Yapılan araştırmalar kalbin dakika volümünü arttıran en iyi yolun submaximal (%70 ve altı) yüklenmeler olduğunu ortaya koymuştur. Kalbin dakika volümünün artması, dokuların oksijen ihtiyacının karşılanması bakımından çok önemlidir. Bu sebeple orta ve uzun mesafe yüzücülerin bu özelliğini geliştirmeleri önemlidir.

Bilindiği gibi, kalbin dakika volümünün artması, öncelikle atım volümünün (her atımda pompalanan kan miktarı) ve de kalp atım sayısının artırılması ile olanaklıdır. Su içindeki yatay pozisyon, kalbin atım volümünün ayakta duruşa oranla daha iyi olmasını sağlar. Çünkü, bu pozisyonda, kalbin kan ile doluşu daha iyi olur. Su içinde, suyun kaldırma kuvveti yerçekimine karşı koyar. Bu konumda kalp, kanı yer çekimine karşı atmak zorunluğunda kalmaz. Ayrıca, suyun kaldırma kuvvetinin yer çekimini karşılanması ve suyun alt ekstremitelere uyguladığı hidrostatik basınç, havada dik durumda iken karşılaşılan "Kanın alt ekstremitelerde toplanma eğilimini" elemine eder. Diğer taraftan, su içinde kalp, ısı düzenlemesine yardım amacıyla deriye fazla kan göndermek zorunda kalmaz. Bu kan çalışan kaslara aktarılır.

Özetlersek, yüzücülerdeki dolaşım diğer spor dallarındaki sporculara oranla farklılıklar gösterir. Bu durum, su içindeki vücudun yatay pozisyonda olmasına bağlıdır. Bu pozisyonda kalp kan ile tamamen dolar ve sonuçta kalbin tek bir kasılışında daha fazla kan vücuda pompalanır.

• Düzenli antrenmanların kalp üzerine yaptığı olumlu etkiler şunlardır.

1. Antrenman ile kalp odacıklarının hacmi büyür. Kalp odacıklarının büyümesi ile kalbin içine aldığı kan miktarı artarken, dakika volümü artar. İyi antrene edilmiş sporcularda kalbin yük altında bir dakika içinde pompalandığı kan miktarı 35-40 litreye kadar çıkabilmektedir.

2. antrenman sonucunda, kalp kaslarında "hipertrofi" denilen gelişme, kalınlaşma, kuvvetlenme meydana gelir. Bu gelişmelerle kalbin pompalandığı kan daha güçlü bir şekilde organizmaya dağılır.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

HAMİLELİK DÖNEMİ...

Hamile kadınlara ilaç, ışın, kimyasal maddeler ve deri yoluyla maruz kaldıkları maddeler büyük zarar verir. Bu kimyasal maddeler; solunum yoluyla, tensel temas ve ya ağız yoluyla alınabilirler.

Bazı maddeler anne karnındaki bebeğin gelişimini olumsuz etkiler. Bazı maddelerin ise hiçbir yan etkisi olmadığı deneylerle kanıtlanmıştır. Bazılarının ise, kötü etkilerinin olup olmadığı hala bilinmiyor. Bazılarında da, gebeliğin belirli sürelerine kadar zararlı etkilerinin olduğu, daha sonraki aylarda ise zararsız oldukları biliniyor. Bu yan etkiler, bebeğe hem zihinsel hem de bedensel zararlar verebilir ve gelişimini çok kötü engelleyebilir. Hele ki saç boyalarına çok dikkat etmeli hamile bayanlar. Saç boyaları, kremler, parfümler, temizleyici maddeler Vs Hamile bayanlar için zararlıdır. Ama bunların içinde genelde en çok problem çıkaran saç boyalarıdır. Kalıcı ve yarı kalıcı boyaların içindeki maddelerle yapılan deneylerde, bebek üzerine zarar verici etkiler görülmemiştir. Ama yinede dikkatli davranmalıyız ve doğum sonrasına kadar saçlarımızı boyatmamamız daha uygun olacaktır. İlla ki dip boya yaptırmak ve ya beyazlarınızı gizlemek istiyorsanız, hamileliğin ilk üç ayından sonra, organik saç boyaları kullanabilirsiniz. Özellikle organik saç boyaları kullanın.

Hamile bayanların saç düzelticileri kullanılmaları da tavsiye edilmez. Perma gibi yöntemlerde ise kullanılan kimyasal maddeler kana karışabilir. Bunların kullanılması ile bebekte doğumsal sakatlık gelişmesi arasında birebir bir ilişki saptanamamıştır. Ama tamamen güvenilir olduğunu söyleyemeyiz. Kesin bir şey söyleyebilmek için daha çok araştırmaya gerek var.En iyisi doğum sonrasına kadar saçlarınızın doğal kalması.

Şampuan, parfüm gibi cilt bakım ürünlerinin bebek gelişimi üzerine zarar verici etkileri olup olmadığı üzerine yeterli bilimsel araştırma yoktur henüz. Örneğin, cilt bakımı için aldığımız kremleri korkmadan kullanabiliriz hamilelik döneminde. Özelliklede hamilelik çatlaklarını önlemek için kremler kullanabilirsiniz. Çatlaklar için bebek yağı kullanmak iyi bir tercih olacaktır. Hamilelikte makyaj konusuna gelince, bugüne kadar makyajın hamilelik üzerinde olumsuz bir etkisi görülmedi.

Hamileliğin tüm aylarında bebeğimiz için yediklerimize, içtiklerimize vs dikkat etmeliyiz ama, ilk üç ay çok önemli olduğu için özellikle ilk üç aya dikkat etmeliyiz. Çünkü bebeğin gelişimindeki en önemli dönem ilk üç aydır. Bu süre içindeki zararlar diğer aylara göre daha fazladır.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Nazan baykal

HAMİLELİKTE TATİL...

Gebelik genel olarak kesinlikle, seyahat etmeyi ve özgürlüğü tamamen kısıtlayan bir süreç değildir. Gebelerin seyahate çıkmamaları için neden yoktur. Üstelik gebelerin ruh sağlığı açısından da tatil yapmaları öneriliyor. Alınacak birkaç önlem ve dikkat edilecek kurallar seyahat için hiçbir sakınca doğurmamaktadır.

Dikkat edilecek kurallar;

* Tatile çıkmadan önce doktorunuz ile görüşüp güvenliğiniz için neler yapmanız gerektiğini öğrenmek

* Yolculuğa çıkarken kendinizle ilgili tıbbi bilgileri yanınıza almanız acil durumlarda size yardımcı olacaktır.

* Gideceğiniz yöreye ait sağlık bilgilerini ve hastane adreslerini edinmenizde fayda vardır.

* Uzak diyarlar ve aktiviteli turlar, klima değişiklikleri sizi ve bebeğiniz yorabilir. Sizi daha az yoracak daha dinlendirici yerler seçin

* Gebeler güneşte çok uzun kalmamalılar. Uzun süre güneşe maruz kalmak vücutta sıvı kayıplarına yol açar, bu durum gebeliği riske sokabilir.

* Hamileliğinizin 7. ayından itibaren uçakla çıkacağınız yolculuklar için havayolu şirketleri doktorunuzdan uçabileceğinize dair rapor istemektedir.

Gebeler seyahat için her türlü ulaşım araçlarını seçebilir. Ancak her birinin özelliğine göre seyahat öncesi önlem almalılar.

Kara taşıtlarıyla yolculuklarda alınması gereken önlemler;

Kara ve demir yollarıyla seyahatlerde en önemli problem, uzun süre hareketsiz kalmaya bağlı gelişen dolaşım bozuklukları. Ayak ile bileklerde şişmelere neden olabilir. Bu nedenle, uzun süreli yolculukta her 1,5-2 saatte bir mola vererek hafif yürüyüş yapmalı ve kan dolaşımınızı arttırmalısınız. Hafif yiyecekler tüketip, bol sıvı almalı, rahat kıyafetler giymeliler. Ayrıca seyahat rotası üzerindeki tıbbi kurumlar hakkında bilgilenmeliler.

Gebelikte sık görülen ancak normal kabul edilen şikayetlerden birisi de sık idrara çıkmadır. Bu yüzden yolculuğa başlamadan önce mutlaka tuvaletinizi yapınız. Yolculuk sırasında da idrarınız gelsin veya gelmesin mola yerlerinde mesanenizi boşaltınız. İdrarınızı uzun süre ile tutmanız idrar yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlayabilir.

Bu yolculuklarda emniyet kemerinizi takmayı unutmayın. Bu sarsıntılarda bebeğinize gelebilecek zararları önleyecektir. Oluşabilecek bulantılar için önceden doktorunuza danışıp ilaç alabilirsiniz.

Hava taşıtlarıyla yolculuklarda alınması gereken önlemler;

Uçak yolculukları gebeler için kısa sürmesinden dolayı oldukça rahat bir ulaşım şekli. Ancak kabin basıncı ayarlanmış uçaklarla seyahat etmeliler (Günümüzde hemen hemen tüm uçaklar kabin basınç ayarlı oldukları için hamilelikte bir sorun oluşturmaz.)

THY web sitesindeki bilgiye göre;

* 7 ayını (28 hafta) bitirmiş hamile yolcular kendi doktorundan aldığı "Uçakla Seyahatinde Sakınca Yoktur" ibaresi yer alan bir rapor ile seyahat edebilirler.

* Bu raporun tarihi 7 günden eski olamaz.

* 7 aya (28 hafta) kadarki hamile yolcuların seyahatinde ise yolcu beyanı esastır.

Hamilelik sırasında yapılan uçak yolculuklarında uzun süre rahatsız bir pozisyonda hareketsiz oturmak

tromboz (damar içi pıhtısı) ve varis riskini arttırır. Uçuş süresince özel varis çorabı giymeniz bacaklarınızdaki kan dolaşımını destekler ve damarların şişmesini engeller. Uçak yolculuklarında bol sıvı alın. Uçarken vücudunuz daha kolay su kaybedip dehidrate olabilir. Bu nedenle, uzun süreli yolculukta her 1,5-2 saatte bir mola vererek hafif yürüyüş yapmalı ve kan dolaşımınızı arttırmalısınız. Hafif yiyecekler tüketip, bol sıvı almalı, rahat kıyafetler giymeliler.

Deniz taşıtlarıyla yolculuklarda alınması gereken önlemler;

Deniz yoluyla seyahat, oldukça güvenlidir. Ancak, gebelik bulantı ve kusmaları iyice artabilir. Ağır bulantılılar mümkünse deniz yoluyla seyahatlerden kaçınmalı. Hafif bulantısı olanlar ya da hiç olmayanlar da olası deniz tutmasına bağlı önleyici ilaçlar almalılar.

Tropik bölgelere seyahat

Genelde malarya (sıtma) açısından risk taşıyan tropik bölgelere gidilmesine izin verilmez. Bu hem anne hem çocuk için riskli olur. Annenin ölü doğum yapma riski artar. Ayrıca hamilelikte sıtma ilaçları zararlıdır.

Aşılama

Hamilelere özellikle canlı virüs aşıları önerilmez. Ağızdan alınan ölü polyo (çocuk felci) aşısı uygulanabilir. Doktorunuz ile aşılamanın tüm ayrıntılarını konuşmalısınız.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

YAZ SICAKLARI VE GEBELİK!

Kutsal, gururlu ve zor! Hele de yaz sıcaklarında...Anne adayının her yönüyle kendisine daha çok dikkat etmesini gerektiren bir dönemdir gebelik. Sağlıklı bir bebek sahibi olabilmek ve rahat bir gebelik geçirebilmek her annenin ve babanın arzusudur. Bu sadece yaşadığımız topluma sağlanacak bir katkı değil, aynı zamanda tüm evrene de bir kazanç olarak kaydedilecek bir uğraşıdır.

Çevresel faktörler: özellikle gebelik döneminde kadınları diğer zamanlara göre daha fazla etkiler. Sadece kadınları

mı? Bütün evi etkiler, Toplumun olduğu gibi ailenin de temel direği olan kadını etkileyen her şey hepimizi etkiler.

Özellikle yazın sıcak aylarında gebeliğingetirdiği yük biraz daha ağırlaşır. Bu dönemde anne beslenmesine, giyimine,temizliğine daha çok dikkat etmelidir. Çünkü sıcak ek bir yük olarak gebeliğe eklenir.

Yeryüzüne ulaşan güneş - ya da ultraviyole ışınlarının insan ve insan derisi için pek çok faydasının yanısıra gözardı edilemeyecek zararları da vardır. Yaşamın diğer dönemlerinde olduğu gibi gebelik döneminde de güneşten bilinçli şekilde yararlanılmalıdır. Tüm biyolojik olayların başlaması ve sürdürülmesi, kemik yapımına yardım eden vitamin D’ nin üretimi, hastalık yapan mikropların yok edilmesi ve insan psikolojisine olumlu etkileri ile güneş ışınlarının yaşamsal gerekliliği tartışılamaz.Ancak bu ışınların güneş yanığı, deri kanseri oluşumu, çeşitli alerjik reaksiyonlar ve erken deri yaşlanmasına yol açtığı, hele de ten rengi açık olan insanlarda bilinen gerçeklerdir. Bu nedenle gebelerin, özellikle 11.00-15.00 saatleri arasında güneş ışınları daha dik ve etkili geleceğinden, gün ortası saatlerde dışarı çıkmamalarında fayda vardır. Geniş kenarlı şapkalar, güneş ışınlarını yansıtan açık renkli giysiler ve sağlıklı güneş gözlüklerinin kullanılması yararlı olur. Yaz aylarında herkesin ve özellikle yüksek risk grubunda olan gebelerin, bilinen güneşin zararlı ışınlarının köyü etkilerini azaltan koruyucu kremleri kullanmak gebeliğe zarar vermez, aksine koruyucu etkileri gebeyi rahatlatacaktır. Bu arada bu çok faktörlü kremlerin çocuk,hatta bebeklerde de kullanılması yararlı olacaktır. Yazın özellikle güneş ışınlarından yararlanmak için, ışınların dik gelmediği, şiddetinin daha az olduğu sabah ve öğleden sonra güneşlenmek, gebelik döneminde daha çok tercih edilmelidir. Güneş sadece ışınları ile değil, ısısıyla da dünyamıza yarar sağlamaktadır. Ancak bu her zaman herkese uygun olmaz,örneğin gebelikte zaten az da olsa yükselmiş vücut ısısı nedeniyle yaz sıcakları gebeliği yorucu hatta bazen riskli kılar. Sıcaklık artışları kan basıncının da artmasına neden olabilir, yada buna eğilim varsa ortaya çıkarabilir. Bu nedenle gebelerin günün sıcak saatlerinde korunmasız olarak dolaşmaları, kan basıncında artışlara ve bunun neden olabileceği istenmeyen hastalıklara yol açabilir. Bu nedenle yazın ter emici, rahat, hafif, kolay değiştirilebilir ve yıkanabilir giysilerin tercih edilmesi gerekir.Aşırı sıcaklarda gebelerin dikkat etmesi gereken bir diğer önemli konuda besin zehirlenmeleridir. Özellikle yaz aylarında yiyecekler hızla bozularak, toksin ve bakteri oluşumuna neden olurlar. Açık yerlerde satılan ve temiz izlenimi vermeyen gıdaların tüketilmemesi oluşabilecek hastalıkların önlenmesinde önemli yer tutar.

Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde sık sık, ancak azar azar yemek yemek yararlıdır. Bu yemek düzeni yazın daha da önem kazanır. Böylece gebeliğe bağlı olarak büyüyen rahimin basınç etkisi azaltılacak, mide yanması gibi yakınmalar olmayacak ve zaten ileri gebelik dönemlerinde zorlaşan nefes alıp verme bir kat daha zorlaşmayacaktır.Yaz aylarında bol miktarda sıvı gıdalar tüketilmeli, terlemeyle vücuddan eksilen tuz ve su muhakkak alınmalıdır. Teleme ile kaybedilen tuz ve mineraller, dengeli bir şekilde daha çok taze meyveler ile karşılanmalıdır. Gebelikte süt ve süt

ürünlerinin tüketilmesi yararlıdır, gerek protein ve gerekse mineraller özellikle kalsiyum bu yolla sağlanabilir. Yağlı gıdalardan kaçınmak hele de yaz sıcaklarında kaçınmak? gerekir. Terleme ile kaybedilen sıvının yerine konması anne adayı ve bebek için çok önemlidir. Günde en az 2,5 litre sıvı alınması gereklidir yazları. Ancak daha çok su tüketmenin yararları daha fazladır. Taze meyve suları kolalı ve kutu meyva sularına tercih edilmelidir.Bilindiği gibi çoğu kutu meyve sularında çabuk bozulmalarını önlemek amacıyla konulan özellikle anne karnında gekişmekte olan bebeğe zararlı kimyasal maddeler vardır, bu nedenle tüketilmeleri sakıncalı olur.

Alkol ve sigara kullanmanın ne sağlıkla nede gebelikle bağdaşmadığını bir kez daha hatırlatmakta yarar var !Sıcakta terlemeyle birlikte deride birçok bölge nemli kalacağı için mantar enfeksiyonlarına yaz aylarında daha rastlanır. Bu nedenle özellikle vücudun kıvrımlı bölgeleri kuru tutulmaya çalışılmalı ve sık sık ılık duşlar yapılmalıdır. Özellikle vajinal enfeksiyonlar erken doğuma yol açabileceği için vajinal akıntılarda veya idrar yolları iltihabını düşündürecek bulgular – idrar ederken yanma, koyu ve kokulu idrar etme, sık sık idrara çıkarma gibi – varlığında hemen hekime başvurulmalıdır.

Hastalıklar ortaya çıkmadan önlenmesi:

Her zaman daha kolay ve daha az yorucudur. Çok küçük noktalara dikkat edilerek ileri de oluşabilecek sorunlar engellenebilir.Sağlıklı ve mutlu gebelikler...

 

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

NEDEN ANNE SÜTÜ ?

 neden anne sütü

Şüphesiz ki anne sütü, bebeğe verilebilecek en doğru besindir ve ne kadar uzun süreli verilirse o kadar faydalıdır. Dünyanın her yerinde, tüm uzmanlar annelerin bebeklerini en az bir yıl emzirmesini öneriyor. Emzirme çocuğun fiziksel gelişimi kadar, anne - çocuk arasındaki bağı arttırarak psikolojik gelişimini de etkiler. Emzirmenin bebeğe olduğu gibi anneye de faydaları vardır. Bunlar; rahmin doğum sonrası daha çabuk ve kolay kendini toplaması, anneyi psikolojik açıdan doyurması, doğum sonrası daha kolay kilo vermesini sağlaması, ön hazırlık gerektirmemesi, ekonomik olması gibi unsurlardır.

Anne sütü bağışıklık sistemini arttırarak bebeği bir çok hastalıktan korumasının yanı sıra, içindeki demir sayesinde kansızlıktan koruması, kolay hazmedilmesi, saf ve temiz oluşuyla bebeğinizi beslemek için yapacağınız en uygun seçimdir. Bazen kadınlar emzirmenin sarkma gibi etkileri olacağını düşünerek, bebeklerini emzirmezler. Bilinmelidir ki, kimi göğüs hastalıkları emzirmeyen kadınlarda daha sık görülmektedir.

Çocuğunuzu emzirerek alması gereken tüm vitamin, karbonhidrat, yağ, demir, proteini verebilirsiniz. İlk 6 ay boyunca bebeğin anne sütünden başka bir besin almaması, uzmanlar tarafından tavsiye edilen en doğru besleme yöntemidir. Bu dönemden sonra doktorunuzun önerileriyle çeşitli ek besinlerle takviyeye başlanmalıdır. Bir çok çocukta gördüğümüz gibi, anne sütü almış çocuklar diğerlerine göre daha güçlü bir yapıya sahip ve gelişmişlerdir. Ayrıca emzirilen çocukların I.Q oranlarının daha yüksek olduğu bilimsel araştırmalarla ortaya koyulmuş bir gerçektir.

Eğer dünyaya bir bebek  getirmeye kararlıysanız veya doğum yapmak üzereyseniz, emzirmekle ilgili bilgi edinmeli ve düşündüklerinizi gözden geçirmelisiniz. Böyle bir kolaylıkla sağlıklı bir bebek büyütmek için sadece bilinçlenmeniz yeterlidir. Bebeğiniz ve kendiniz için en doğrusunu yapıp, emzirmelisiniz.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

YÜKSEK ATEŞ !

Günümüzde ateşin en ufak yükselişi bile anneleri telaşlandırmakta ve hemen düşürmek çabasına sokmaktadır. Ancak ateşin aslında çok da olumsuz bir şey olmadığını bilmenizde fayda var. Ateş zarardan çok fayda sağlar. Vücudun mikroplara karşı savaştığının bir göstergesidir. Bilimadamları ateşi şöyle açıklıyorlar:

Vücudu istila eden çeşitli mikroplar, virüsler ve bakterilere karşı savaşan akyuvarlar interlökin adı verilen bir hormon salgılarlar. Bu hormon beyne giderek vücut ısısını ayarlamasını söyler. Böylece vücudun ısısı artınca akyuvar hücreleri istilacılara karşı daha iyi savaşırlar. Ayrıca yüksek ısıda bu hastalık yapan organizmalar savunmasız kalırlar. Hatta bazen vücut ısısını çok düşürerek mikropların mineral ihtiyacını karşılamasını önleyerek onları ölüme terkederler. Vücuda bir virüs saldırdığında ateş sayesinde vücuttaki antivirüs maddelerinin ve interferonun üretimi hızlanır.

Kısacası ateş aslında vücudun enfeksiyona karşı geliştirdiği önemli bir savunma mekanizmasıdır. Doktorlar altı aylıktan büyük bebeklerde ateş 39 dereceyi geçmeden düşürmeyi önermiyorlar. Ancak ağrılar sızılar çok olursa Calpol tarzı ağrıkesici ve ateş düşürücü özelliği olan bir ilaçtan az miktarda verebiliyorlar. Ateşin kaynağı bir enfeksiyonsa antibiyotikle tedavi gerektiriyor olabilir. Bu durumda antibiyotikler hastalıkla mücadele ettiğinden ateşi dolaylı yoldan düşürmüş olurlar.

Eğer kan zehirlenmesi ya da sıcak çarpması gibi farklı bir sebepten ateş yüksekse ateşin derhal düşürülmesi gerekir. Ayrıca altı aydan küçük bebeklerde ateşin yüksek olması tehlikeli olabilir. Ateş, vücudun enfeksiyonlara cevabı olduğunda nadiren 41 dereceyi geçer asla 42 dereceyi aşmaz. Sıcak çarpması gibi durumlarda ateş 45.5 dereceye kadar yükselebilir. Acil müdehale gerekir.

Bebeğin Ateşini Nasıl Ölçeceksiniz?Genelde her annenin yaptığı gibi dudaklarınızı bebeğinizin alnına değdirin. Eğer sıcak geliyorsa bebeğin ateşi yükselmiş demektir. Ancak bazen bebeğin dış sıcaklığı normal gibi gözükse de iç ateşi olabilir. Bebeğinizin hareketlerinde bir anormallik seziyorsanız, hasta gibi görünüyorsa, daha büyük çocuklarda halüsünasyon görmeler varsa ateşi derhal ölçmenizde fayda vardır.

Rektal yoldan ateşi ölçmek: Bebeğinizi alt açtığınız yere yatırın ve bezini çıkarın. Bebeğin iki ayağını bir elinizle kavrayarak yukarı kaldırın. Eğer bebeğiniz bu şekilde huzursuz oluyorsa onu yan yatırabilirsiniz veya dizlerinizin üzerinde yüz üstü yatırabilirsiniz. Rektal olarak kullanacağınız dereceyi asla ağızda kullanmayın. Derecenin ağız kısmı (metal kısım) tamamen girinceye kadar makata sokun. Bebeğin poposunu elinizle sıkıştırarak en az iki dakika bekleyin. Bu arada bebeğinizi sakinleştirmek için şarkı söyleyebilirsiniz veya televizyon seyrettirebilirsiniz. Bebeklerde en güvenilir yöntemdir.Koltuk Altından Ateşi Ölçmek: Bebeğinizin koltuk atına dereceyi yerleştirin ve kolunu bir elinizle sıkıştırın. Kolunu dirseğinden sıkıştırın ki oynama olmasın. Bu şekilde en az dört dakika tutmaya çalışın. Bebeğinize kolunun altında bir şey olduğunu unutturmaya çalışın. Kucağınızda gezdirin. Onu oyalamak için bildiğiniz her yöntemi deneyin.

Ağız Yoluyla Ateşi Ölçmek: Ancak büyük çocuklarda mümkündür. Dereceyi dilinin altında tutması ve ağzını kapalı tutması gerekir. Bu da çocuğunuz dört beş yaşına gelmeden pek mümkün olmaz. Derece 2-4 dakika bu şekilde tutulmalı.Hangi Değerler normaldir? Ağız yoluyla ölçülen ateş eğer 37 dereceyse normaldir. Koltuk altı bu değerden yarım derece kadar daha düşüktür. Yani Koltuk altı 36.5 derece normaldir. Rektal olarak ise ateş daha yüksek çıkar. Rektal 37.5 derece normaldir.Bebeğinizi Ne Zaman Doktora Götürmelisiniz? Bebeğinizin ateşi rektal olarak 40.5 derecenin üzerindeyse, havale geçiriyorsa, sürekli ağlıyor ve sakinleşmiyorsa, ensesi sertse ve başını öne eğemiyorsa, sıcak çarpması olasılığı varsa, cildinin her hangi bir yerinde mor noktalar varsa, havale geçiriyorsa, iki aylıktan küçükse derhal acile götürün. Bu arada üzerini çok sarmalamayın ve ateş düşürücü fitil uygulayın.

Eğer bebeğiniz iki aylıktan büyükse, rektal ateşi 39 dereceden fazlaysa, susuz kalma belirtileri görüyorsanız (idrar koyu sarı ve az, gözyaşı yoksa, bezinde kırmızı lekeler varsa), ateş ilaçla düşmüyorsa, bir kaç gündür hafif seyreden ateş birden bire yükselmişse, ateş 24 saatten uzun süredir yüksekse, bebeğiniz çok huzursuzsa, davranışında değişiklik varsa bebeğinizi uygun bir zamanda doktora gösterin.

Ateşi Nasıl Düşüreceksiniz? Ortamı 20-21 derecede tutun. Bebeğinizin üstündekileri çıkarın. Üzerinde yalnızca badi (body) kalsın. Hava sıcaksa yalnızca beziyle dursun. Ateş rektal olarak 39 dereceden yüksekse ateş düşürücü İbufen (yalnızca doktorunuz önerdiyse) veya Calpol gibi ilaçlar verebilirsiniz. Ateşi düşürmek için aspirin vermeyin. Ateşin kaynağı viral bir hastalık olabilir. Paranox türü fitil de uygulayabilirsiniz.Ateşi düşürmenin en iyi yolu ıslak bez uygulamasıdır. Bunun için bebeği havlu üzerine yatırın. Bir kaba ılık su doldurun. Beş tane bez veya mendil alın. Ilık suyla ıslattığınız bezleri sırayla alnına, kol altlarına, bacaklarının üst kısmına yayın. Bu işlemi bezler ısındıkça tekrarlayın. Bu uygulamayı en az yarım saat sürdürün. Vücut ısısının düşmesi için bu süre gereklidir. Bu sürenin sonunda ateşi tekrar ölçün. Bu arada kapdaki su ısınmışsa değiştirin. Ateşi düşürmenin en etkili yolu ıslak bez uygulamasıdır. Ancak ateş tekrar yükselebilir. Eğer ateş 24 saat boyunca tekrar tekrar yükseliyorsa mutlaka doktora danışın.

Bebeğiniz yüksek ateşliyken daha çok kaloriye gereksinim duyar. Onu sevdiği gıdalarla besleyin. Ne yemek istiyorsa verin. Gofret çikolata cips gibi besinlerin değeri yoktur. Ama mesela bebeğiniz muzu çok seviyorsa ona istediği kadar verebilirsiniz. Ya da ekmek, bebe bisküvisi, meyve, yoğurt gibi. Ayrıca sıvı alımını artırmaya çalışın. Ancak içmek istemiyorsa asla zorlamayın. Çeşitli sıvıları sürekli sunmaya devam edin

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

FOLİK ASİT ALIMI...

Folik asit, beyin-omurilik bozuklukları denilen doğumsal bozuklukları önlemektedir. Beyin-omurilik bozukluklarını önlemek için doğumu planlanmış kadınların ortalama gebelik öncesi bir ay kadar günde 0.4 mg folik asit almaları önerilmektedir.Folik asit, bir vitamin olarak alınabileceği gibi,ekmek,fasulye ve lifli koyu yeşil meyvalarden de alınabilir. Geçmiş herhangi bir gebeliğinde beyin-omurilik bozuklukları bulunan bir bebeği olan annenin gelecek gebeliğinde de bu bozukluğun oluşma riski artmaktadır ve bu kadınların normal kadınlara tavsiye edilen günlük dozun-0.4mg- 10 katı kadar almaları önerilmektedir. Böyle kadınların gebelikten önce 1 ay ve gebeliğin ilk üç ayında günde 4 mg olmak üzere folik asit almaları önerilmektedir. Özellikle bu kadınlar folik asiti yanlız kullanmalıdırlar.Zira diğer vitaminlerle yeterli folik asit alınabilmesi için diğer vitaminlerin dozunun aşılması gerekmektedir.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

EVİNİZİ SİGARADAN KORUYUN !

Çevreye yayılan dumanın içilen sigara  kadar tehlikeli olduğu görülmüştür. Bununla ilgili gerçekler şunlardır:

Yanan bir sigaradan çevreye yayılan duman 50 adeti kanser yapıcı olan 4000 kimyasalı da içermektedir. Bir sigara yaklaşık 12 dakika yanar. Ancak sigara içen bir kişinin ancak 30 saniye sigarayı içine çektiği gösterilmiştir. Geri kalan dumanı çevredekiler içlerine çekmektedir. Çevreye yayılan sigara dumanı içilenden daha zararlıdır. Çünkü sigara içildiği zaman ısı daha yüksektir. Ancak çevreye yayılan duman daha düşük ısıdan yayılmaktadır. Çevreye yayılan sigara dumanı normal olarak içilen sigaradan 3 kat daha fazla nikotin, %70 kat fazla katran ve 2.5 kat fazla karbon monoksit içermektedir. Yanan bir sigaranın üçte ikisi havaya gitmektedir.

RUH SAĞLIĞIMIZI KORUMAK İÇİN 10 ÖNERİ...

Değerli Okurlar;

Bildiğiniz gibi insanın en önemli güzellikleriden biriside ruh güzelliğidir...

Şimdi Sizlere Ruh Güzelliğinizi Zinde Tutmak İçin 10 Öneri Vereceğim.

Bunlar;

1)'Küçük Şeyleri Kafanıza Takmayınız.'

2)'Her Zaman Doğallığınızı Koruyunuz.'

3)'Boş Bir İnsan Gibi Yaşamayınız,Kendinize Sizi Mutlu Edecek Şeyleri Bulunuz.'
4)'En Önemlisi 'Kötü Düşüncelerinizden Arınınız.'

5) 'Toplum İçin Birşeyler Yapınız.'

6) 'Küçük Şeylerden Korkmayınız Onlar Sizden Korksun.'

7) 'Doğa ve Sessizlik Ruhu Besler.Bol Bol Gezmeye Çıkınız.'

8) 'Planlı ve Proğramlı Olunuz.'

9) 'Yeni İnsanlarla Tanışınız.Bunu Yaptığınız Sürece Çok Şey Kazanacaksınız.

Bunlar;

Bilmedilerinizi Öğrenirsiniz.

Sosyal Çevreniz Olur

Lakin Tanıştığınız Kişinin Eşi Dostu Olacaktı Bu Vesile İle Onlarla'da Tenışmış Olursunuz.

10)'Mümkün Oldukça Bizler Gibi Makale Yazmanızı Tavsiye Ederim.Çünkü Makale Yazmak İnsana İçini Dökmesinde Yardımcı Olmakta Büyük Rol Oynar.'

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Furkan BAYKUŞ

HORMONLAR, DEPRESYON, VE KİLO...

Stres, insanin cesitli bedensel ve ruhsal zorlanmalar karsisinda ortaya cikan tepkiler butunudur. Stres yapan durumlar kisilere gore farklilik gosterebilir. Stres karsisinda insan vucudu, sinir sistemini uyararak ve cesitli hormonlar salgilayarak cevap verir. Stres durumunda katekolamin denilen adrenalin ve noradrenalin, kortizol, endorfinler, buyume hormonu, prolaktin ve testosteron hormon duzeylerinde degisiklikler gorulebilir.

Beyinde bulunan hipotalamus isimli bolge bobrek ustu bezlerini uyararak buradan adrenalin ve kortizol homonlarinin kana salinmasini saglar. Bu hormonlar kalp hizini, solunum sayisini, kan basincini ve metabolizmayi artirirlar. Kan akimi artar ve kaslar daha fazla kanlanarak vucudun harekete hazir hale gelmesini saglar. Goz bebekleri genisler. Kan sekeri yukselir.Vucut sicakligini kontrol altinda tutmak amaci ile terleme olur. Butun bu gelismeler strese cevap olarak vucudu uyanik tutmak ve her an harekete gecirmek icindir. Bazi zamanlarda stres uzar ve bu hormonlar uzun sureli salinir ve bu nedenle hipertansiyon ve ulser gibi komplikasyonlar gelisebilir.

Stres ayrica beyinde uyusma hissi veren enkefalin ve metenkefalin gibi opiyadlar ismi verilen hormonlari artirir. Bunlar agri kesilmesine neden olduklari gibi yuksek dozlarda sakinlik ve cakir keyif hali yaparlar.

Buyume hormonu da beyindeki hipofiz bezinden salgilanan bir hormondur. Psikolojik stres ve fiziksel egzersiz bu hormonda artisa neden olur. Prolaktin hormonu da hipofiz bezinden salgilanir ve normalde gebelikte meme buyumesi ve sut salgisina neden olur. Psikolojik ve fiziksel stres de prolaktin duzeyini artirir fakat bu artis kortizol ve adrenalin kadar belirgin degildir.

Diger hormonlarin aksine stresli durumlarda mekanizmasi tam olarak bilinmemekle birlikte testosteron hormon duzeyi duser.

Psikolojik stresin erken doneminde gorulen hormonal degisikliklere uzun donemde adaptasyon gelisir ve hormon duzeyleri normale doner.

HORMONLAR VE PSIKOLOJI

Hormonlarin psikoloji uzerine etkileri vardir. Iyi olma hissini saglayan baslica hormonlar noradrenalin, dopamin ve serotonindir. Bunlardaki dengesizlik psikolojik problemlerin olusmasina neden olur. Bu nedenle de depresyon  ile bu hormonlar arasinda onemli iliski vardir.

Noradrenalin adrenal bezden salgilandigi gibi sinir uclarindan da salgilanir. Kizginlik ve tehlike durumunda salgisi artar.

Dopamin ofori denen cakir keyif olma durumu, istek ve motivasyon saglar. Dopamin hormon bozuklugunda hafiza kaybi, problem cozmede zorluk baslar.

Serotonin enerjik olma hissi, sakinlik ve guven hissi verir. Cogu ruhsal bozukluk serotonin dengesinin bozulmasindan olusur. Depresyondaki kisilerin cogunda serotonin dusuklugu vardir. Depresyon tedavisinde kullanilan ilaclarin cogu da beyindeki serotonin duzeylerini artirmaya yoneliktir.

Serotonin gunes isiginda beyinde artar. Kapali ve karanlik yerlerde serotonin duzeyi azalir. O nedenle kis aylarinda depresyon artar.

Gunes isigi melatonin hormonunu baskilar. Melatonin gece salgilanan hormondur. Melatonin sayesinde uyku gelir. Melatonin serotoninden olusmaktadir. Serotonin azalmasi obezite  ve yeme bozukluguna da neden olur. Beyinde serotonin azalinca beyin bu eksikligi sekerli gida yenmesini artirarak saglamaya calisir.

Hormonlar ve psikolojik rahatsizliklar arasindaki iliski ozellikle kadinlarda daha belirgin olmaktadir. Kadinlarda psikolojik degisiklikler ozellikle ergenlige giriste, dogum sonrasi ve menopoz doneminde ortaya cikar. Dogum sonrasi ve menopoz sonrasi ruhsal sikintilarin artmasinda kanda ostrojen hormonu azalmasinin etkili oldugu, ergenlik doneminde ise ostrojen hormonundaki artisin neden oldugu dusunulmektedir. Adetlerin baslangicinda da kizlarda gorulen ruhsal degisiklikler yine hormonlarda gorulen degisikliklere baglidir.

Hipotalamustan salgilanan CRH hormonundaki degisiklikler de psikolojik degisikliklerle birliktelik gosterir.

Erkeklerde testosteron eksikligi de duygu durumunda bozukluk yapmaktadir. Hafiza, beyin calismasi ve psikoloji testosteron eksikliginde bozulmaktadir. Seks hormonlarinda (ostrojen ve testosteron) gorulen bu degisiklikler beyinde serotonin azalmasindan dolayi olusmaktadir.

Seks hormonlari ayrica kadin ve erkek tipi davranislarin olusmasinda da onemli role sahiptir.

Tiroid bezi yetmezligi (hipotiroidi) ve hipoglisemi (kan sekeri dusuklugu) olan kisilerde depresyonun fazla olmasi tiroid hormonlari ve kan sekerinin psikolojik degisikler yaptiginin bir kanitidir. Bu nedenle depresyondaki hastalarda hormon olcumleri yapilmasinda fayda vardir. Tiroid hormonlarinin kanimizda yuksek olmasi (tiroid bezinin asiri calismasi) durumunda ise su psikolojik sikintilar ortaya cikar:

Huzursuzluk

Sikinti

Depresyon

Birden ofkelenme, bagirma veya asabiyet

Kalabalik yerlerden hoslanmama

Kotumserlik

Sabirsizlik

Asiri hareketlilik, yerinde duramama

Gurultuye asiri hassasiyet

Uyku problemleri

Istah bozuklugu

Bazen sizofreni

Hallusinasyonlar (hayal gorme)

Panik atak

Tiroid bezinin az calistigi tiroid bezi yetmezliginde ise su psikolojik belirtiler bulunabilir:

Ilgisizlik

Dusunme ve konusmada yavaslama

Unutkanlik

Konsantre olamama

Depresyon

Demans

Beyin hasari

Panik atak

Psikolojik rahatsizliklari olan tiroid hastalarinin teshisinde gecikme olursa bu psikolojik sikayetlerde duzelme olmaz.

Depresyondaki kisilerin %10-15’inde tiroid bezi yetmezligi veya tiroid hormonlarinda anormallikler vardir. Buna karsilik hipotiroidi dedigimiz tiroid bezi yetmezligi olan kisilerde depresyon sik bulunur ve psikolojik tedaviye direnclidir. Tiroid bezi yetmezligi olan hastalarin % 40 kadarinda ve ozellikle kadinlarda depresyon ve panik atak sik gorulur. Tedaviyle sikayetlerde azalma olmasina ragmen bazen direncli bir depresyon yani sik nuks eden veya tekrarlayan depresyon gorulebilir. Bu hastalarda tiroid bezi yetmezliginin iyi tedavi edilmesi gerekir. Bu tedavi sirasinda TSH’nin 1.0-1.5 IU/L arasinda olmasi depresyonun duzelmesine daha iyi katkida bulunur. Hipotiroidi tedavisinde kullanilan tiroid hormon ilaclari beyindeki mutluluk hormonu adi verilen serotonin seviyesini artirarak depresyon belirtilerini azaltmaktadir

Psikolojik sorunlar ile ozellikle kandaki T3 hormon duzeyleri arasinda bir iliski oldugu yapilan cesitli calismalarda ortaya konmustur. Kan T3 duzeyi azaldikca depresyon olusmasi riski ve nuksu artmaktadir.

Kandaki anti-TPO antikorlarinin yuksekligi ile depresyon arasinda da bir iliski vardir. Bu nedenle depresyonu olan hastalarda ve ozellikle sik tekrarlayan depresyonlu kisilerde TSH, T3, T4 hormonlari ile anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikorlari mutlaka olculmelidir. Tiroid bezi yetmezligi varsa bu hastalar icinde levotiroksin bulunan tiroid hormon ilaciyla tedavi edilirler.

Bazi bilim adamlari depresyonlu kisilerde “beyinde hipotiroidizm” oldugunu, yani beyinde tiroid hormon azligi oldugunu, ancak kanda tiroid hormonlarinin normal oldugunu iddia etmislerdir. Bu nedenle tiroid hormonlari normal oldugu halde T3 hormon ilacini tedavide kullanan psikiyatri uzmanlari vardir.

Kadinlarin %15’inde dogum sonrasi depresyon gorulmektedir. Buna ‘’Dogum Sonrasi Depresyonu’’ adi verilir. Dogum sonrasi olusan depresyon ile tiroid hormonlari ve anti-TPO antikoru arasinda bir iliski oldugu cesitli bilimsel calismalarda ortaya konmustur. Gebeligin ilk 3 ayinda olculen anti-TPO antikor duzeyleri dogum sonrasi depresyona girilip girilmeyecegi konusunda bilgi vermektedir. Anti-TPO antikoru yuksek olan kadinlarda dogum sonrasi depresyon 3 kat daha fazla gorulmektedir.

Depresyonun kendisinin de tiroid hastaliklarinin gelisimine katkida bulunabildigini unutmamak gerekir. Stresli veya depresyondaki kisilerde Graves hastaligi denilen tiroid bezinin asiri calismasi ile karakterize bir hastalik ortaya cikabilmektedir.

Kaynak:www.makaleler.com

Yazan: Dr. Metin Özata

Yazar Hakkında:
Prof Dr Metin Ozata 2003 yilinda profesor oldu. Endokrin Tiroid ve Zayiflama uzmanidir. ABD'de Chicago Universitesinde ve Almanya'da Wiesbaden 'de Calisti. 16 bilim odulu var. 9 kitabi ve yurtdisinda yayinlanmis 95 makalesi vardir. ingilizce ve almanca bilir. Web sitesi: http://www.tiroidcenter.com

BOLLUK VE BEREKET ENERJİSİNİ YAŞAMIMIZA NASIL ÇEKERİZ?

Hepimiz, yaşamımızı daha iyi standartlara taşımak sebebiyle çalışırız. Peki, çalışmak dışında da, istediğimiz zenginliğe ulaşmamızı sağlayacak değişik yöntemleri biliyor muyuz?

Hepimiz, yaşamımızı daha iyi standartlara taşımak sebebiyle çalışırız. Peki, çalışmak dışında da, istediğimiz zenginliğe ulaşmamızı sağlayacak değişik yöntemleri biliyor muyuz?

Öncelikle; zihinsel olumlamalar üzerinde durmak istiyorum. Herkes; zengin olmayı ister ama buna karşın zihni, bunun gerçekleşemeyeceği üzerine sayısız olumsuzlamalarla doludur. Maaşınız azdır, geçim sıkıntısı içindesinizdir, ekonomik şartlar zordur, iyi 1 iş bulmak zordur, yakın çevrenizde zengin kimse yoktur, şans oyunlarında da şanslı değilsinizdir vs... Bunların farkında olmamız, enerjimizi bu negatifliklerin üzerine yoğunlaştırmamızı gerektirmez. Zihninize; inanmasanız dahi, aşağıda belirteceğim önermeleri yükleyin. Yüksek benliğimiz; vereceğimiz bütün mesajları birer gerçeklik bi şekilde alır ve gerçekleştirirken bizim limitli zihnimizin farkında olamayacağı kadar yaratıcı yöntemlerle çalışır. İkinci kural, herşeyin Şimdi'de olduğunu imgelemek ve mekan mekan sözlü ifadelerle bunu güçlendirmektir. Üçüncüsü; bu yöntemin daha faal olmasını istiyorsanız, bu olumlamaları uyumadan hemen önce tekrarlamaktır. Böylece; bu olumlamalar, uyuduğunuz süre boyunca negatif kesintilere uğramaksızın, bilinçaltınıza işleyecektir.

''Sevgili Yüksek Benliğim; seni, yaşamıma, bereket ve bolluğu çekmen sebebiyle programlıyorum. Şüphesiz ki, sen bunun sebebiyle gereken yaratıcılığa ve sınırsız güce sahipsin. Para enerjisini; yaşamıma, kolaylıkla ve çabasızca çekiyorum. Yaşamımda herşey, bana ve diğerlerine yetecek kadar bol ve bereketli. Yeryüzü; zenginliklerle doludur ve kaynaklar, herkes sebebiyle yeterlidir. Öyle zenginim ki, bunu diğer herkesle de paylaşabiliyorum. Paylaştıkça, zenginleşiyorum. bütün enerjimi, bolluğa ve mutluluğa yoğunlaştırıyorum. bütün varlık; kaynaklardan yeterince faydalanabilsin, bunun mutluluğu yaşamımızın bütün alanlarına yansısın.''

Bu olumlamaların dışında; yapmamız gereken şeylerden biri de, kullanmadığımız eşyaları 1 başkasına vererek, oluşan güç blokajlarını kaldırmaktır, böylelikle yenilerinin yaşamınıza girmesine imkân sağlamış olursunuz, evrende boşluk yoktur, oluşturduğunuz bütün boşluk, en dar zamanda doldurulur. 1 öteki, paylaşmaktır. Paylaşarak, zenginleşirsiniz. Evinizde ve çalışma ortamınızda; dağınıklığa müsade vermeyin, herşey olabilir olduğunca belirli 1 düzen içinde olsun, böylelikle enerjinizi, lüzumsuz şeylere harcamamış olursunuz. Enerjinizi, ödenmemiş borçlara odaklamayın, aklınıza geldikçe onlara ışık gönderin ve yüksek benliğinizden, bunlara çabasızca ve en dar zamanda çözüm bulmasını isteyin. Zihninizi, paranın nereden geleceğini düşünerek, koşullamayın. Bu sınırlamaları getirdiğinizde, para enerjisini çekemezsiniz. Yüksek benliğiniz, sizin sebebiyle lazım yolları bulur ve gerçekleştirir, buna mutlak bi şekilde inanın.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı


KEÇİ BOYNUZU DÜNYANIN GÖZDESİ...

Afrodizyak özelliği yanında kolesterol düzenleyicilikten, çocuklarda zeka ve kemik gelişimine kadar birçok faydası bulunduğu belirtilen keçiboynuzu nektarının, İngiliz ve Almanların gözdesi olduğu bildirildi.

Mersin’de etkinlik gösteren Atışeri Tıbbi ve Aromatik Bitkiler İthalat ve İhracat Şirketi Sorumlusu Ayşe Atışeri, AA muhabirine yaptığı açılamada, dünyada yıllık ortalama 150 1000 ton olan ve diğer adıyla harnup bi şekilde bilinen keçiboynuzu üretiminin yaklaşık yüzde 10’unun Türkiye’de yapıldığını söyledi.

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 1 süre önce orman köylüsünün gelir düzeyini artırmak amacıyla başlatılan çalışma kapsamında bozuk ormanlık arazilerde keçiboynuzu bitkisi yetiştirilmeye başlandığını anımsatan Atışeri, projede yüzde yüz başarı sağlanması halinde elde edilen mahsül miktarının kritik ölçüde artacağını ifade etti.

Atışeri, yepyeni ekim alanlarından elde edilen ürünlerle Türkiye’deki

yıllık 20 1000 ton dolayındaki keçiboynuzu nektarı üretiminin de buna paralel bi şekilde artacağına işaret ederek, "Böylece hem Türkiye’de daha epey mahsül piyasaya sunulmuş hem de ihracatı artarak ülkeye daha epey döviz girdisi sağlanmış olacak" dedi.

Türkiye’de keçiboynuzu nektarı üretimi ve ihracatı yapan sayılı

firmalardan biri olduklarını söyleyen Atışeri, Tarsus’taki tesislerinin günlük üç ton keçiboynuzu nektarı işleme kapasitesine sahip olduğunu belirtti. Atışeri, şöyle konuştu: "Kimyasal ya da doğal katkı maddesi olmadan üretilen pekmezin kritik bölümünü, vatan içinde piyasaya sürüyoruz. İngiltere ve Almanya’ya geçen sene 20 ton keçiboynuzu nektarı ihraç ettik. Bu yılki hedefimiz ise 30 ton. İhracatımız geçen yıllara oranla arttı. Bu artış, İngiliz ve Almanların keçiboynuzu pekmezini sevdiğini gösteriyor. 1 süre önce ihracata başladığımız ABD’de de ürünümüz alaka görmeye başladı. Bu arada yepyeni pazar hedefimiz Arap ülkeleri. Arap ülkelerinde pekmezin tutulacağını sanıyoruz. Bu ülkelere zaten keçiboynuzu meyvesini gönderiyoruz."

Atışeri, Özden markasıyla piyasa sürdüğü keçi boynuzu nektarının, Hacettepe Üniversitesinde yapılan incelemede, antioksidan aktivitesinin epey yüksek olduğuna ilişkin belge verildiğini kaydetti.

Keçiboynuzu pekmezinin faydaları

Cinsel gücü artırdığı ve bu yönde kalıcı tesir yarattığı bilinen keçiboynuzu pekmezinin, buna ilave olarak kolesterolü düşürdüğü, içerdiği yüksek miktardaki potasyum, fosfor ve kalsiyumla, çocukların zeka ve kemik gelişimini sağladığı, astım, bronşit ve nefes darlığı gibi rahatsızlıkları önlediği, göğüs ağrılarını izole ettiği belirtiliyor. Balgam söktürücü ve hazmı kolaylaştırıcı özelliği de bulunduğu ifade edilen an pekmezin, hafızayı ve dikkati artırdığı, sinirleri rahatlattığı kaydediliyor.

Keçiboynuzu

Anadolu’nun birtakım bölgelerinde "harnup" bi şekilde da bilinen, ana vatanı Yunanistan, Fas, Tunus ve İsrail olan keçiboynuzu, Türkiye’de ise Antalya ve Mersin birlikte Muğla’nın Datça ilçesi dolaylarında yaygın biçimde yetişiyor.

Meyveleri mayıs ayı başında büyümeye başlayan keçiboynuzu, haziran-temmuz aylarında olgunlaşıyor. Olgunlaştıktan sonraları meyve rengi yeşilden kahverengiye dönüşen keçiboynuzu, kuruyuncaya kadar toplanmıyor. Doğada kendiliğinden yetişen bu meyve, Eylül ayından Aralık ayı sonuna kadar hasat edilebiliyor.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

4 SORUNA 4 ŞİFALI BİTKİ...

Hazımsızlık,yorgunluk,kötü nefes kokusu ve reflü... Bu sorunların çaresini bütün vakit ecza dolabınızda mı arıyorsunuz? Bizim farklı 1 önerimiz var: Şifalı bitkiler.

Hazımsızlık

Çare: Melisa

Ne sağlıyor? Şifalı bitkilerle uğraşan uzmanlar, melisanın hazımsızlığa karşı birebir olduğunu söylüyorlar. buna ilave olarak antideprasan özelliği olan bu bitki, kendinizi dar 1 sürede iyi ve daha bahtiyar hissetmenizi sağlayabiliyor. eşdeğer zamanda, anksiyete ve uyku problemlerini gidermede de etken olan melisanın hafızayı güçlendirdiği de biliniyor.

Bunu deneyin: Hazımsızlıktan yakınıyor ve melisanın müspet etkilerinden faydalanmak istiyorsanız, 3–4 çay kaşığı kuru melisa yaprağıyla demlediğiniz çaydan günde iki fincan sebebiyle.

Mide bulantısı

Çare: Papatya

Ne sağlıyor? Papatya sindirim sistemi üzerinde pek epey müspet etkiye sahip 1 bitki ve mide spazm ve kramplarını da önlüyor. Bu özelliğiyle de mide bulantısının yanı dizi, şişkinlik, hafif gastrit semptomları ve gaz şikâyetlerini gidermede de etken olabiliyor. Uzmanlar, papatyanın otomobil ve gemi yolculuklarında oluşan bulantıları önlemede de etken olabileceğini belirtiyor.

Bunu deneyin: Marketlerde hazır satılan papatya çaylarını deneyebileceğiniz gibi aktarlardan kuru papatya alıp kendi çayınızı kendiniz de demleyebilirsiniz. buna ilave olarak büyük 1 kapta demlediğiniz papatya suyuna batırdığınız minik 1 havluyla karnınıza 20 dakika boyunca kompres yapmak da bulantınızı hafifletecektir.

Halsizlik

Çare: Ginseng

Ne sağlıyor: Ginseng, özellikle Uzakdoğuluların güç kaynağı bi şekilde kullandıkları ve hiç vazgeçemedikleri bitkilerin başında geliyor. eşdeğer zamanda hafızayı güçlendiren, anksiyete ve huzursuzlukla da savaşan ginsengten bol bol tüketmek, oruç tutanların genellikle yaşadığı halsizlik ve yorgunluk sorununa karşı ida hayli yi geliyor.

Bunu deneyin: Ginseng kökünü aktarlardan temin edebilir, bununla çay demleyebilir veya yemeklerinizin içine rendeleyerek kullanabilirsiniz. (Günde yaklaşık bir – iki gr.) buna ilave olarak doğal mahsüller satan mağazalardan aldığınız ginseng haplarını 1 uzmana danışarak kullanabilirsiniz.

Kötü nefes kokusu

Çare: Biberiye

Ne sağlıyor? Sindirim sistemini düzenlemek için kullanılan biberiye kötü nefes kokusunu gidermede son aşama etken. buna ilave olarak açlık nedeniyle oluşan başağrılarını gidermek için de biberiye yapraklarını parmaklarınızın arasında sıkabilir elinize gelen yağı, şakaklarınıza sürüp hafifçe ovabilirsiniz.

Bunu deneyin: Taze biberiye yapraklarını salata ve et yemeklerinin üzerine lezzet vermek için serpebilirsiniz. Kurumuş biberiye yapraklarını ise çay demlemek için kullanabilirsiniz.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

VİTAMİN DEPOSU...

Sağlıklı bir ömür herkesin hayalidir, kimse hastalıklarla boğuşmaktan zevk almaz. Sağlıklı bir hayat geçirmenin yolu bağışıklık sistemini güçlendirmekten geçer. Dengeli beslenme ve düzenli uyku, bağışıklık sisteminin güçlü kalması için zorunlu koşullardır. Güçlü bir bağışıklık sistemi için de bol bol vitamin, antioksidan ve mineral şarttır. Vitamin, mineral ve antioksidanlarca zengin olan meyve suları da işte bu sebeple gereklidir.

Vücudun ihtiyacı olan bu doğal sağlık iksirleri, hastalık dönemlerinde ilaç gibi etki gösterir. Uzmanlara göre, bünyeyi sağlam tutmak için bol miktarda A, C ve E vitamini ile çeşitli antioksidanlar içeren meyve suları tüketmek gerek. Ayrıca; dengeli beslenmenin ana unsurlarından biri olarak, yeterli oranda meyve ve sebze tüketmenin sağlık için hayati önem taşıdığını vurguluyorlar.

Şayet bol vitaminli bir içecek ise aradığınız, kendi meyve suyunuzu kendiniz hazırlayın veya taze sıkılmış meyve suyu satın alın. Böylesi çok daha güvenilir olacaktır emin olun. Marketlerden satın alınan pastörize meyve suları ile kendi evinizde sıktığımız taze meyve suyu mukayese dahi edilmez. Ayrıca, meyve suyunda bulunan vitaminler, işlem görme ve saklanma aşamalarından etkilenir. Her ne kadar pastörize meyve sularının bol vitamin  içerdiği söylense de, vitamin miktarı taze meyve sularınkiyle aynı olmaz.

% 100 meyve suyu içmek, meyve tüketerek alınacak olan vitamin miktarını desteklemenin en doğal yoludur. Yalnız, bilinçli bir tüketim için meyve suları arasındaki farklara dikkat etmek gerekir. Bu farkları ortaya koyan meyve suyu oranları ise, genellikle ürünlerin ambalajlarının üzerinde yazılı olur.

En çok tüketilen meyve sularından biri olan portakal suyunun faydalarını sayalım:

Portakal suyu: C vitamini kaynağıdır, öksürüğü azaltır, kılcal damarları güçlendirerek kalbin zarar görmesini engeller, gribe karşı çok güçlü bir savunma oluşturur, cildi güzelleştirir, bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığı için savunma oluşturur, tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur. Portakal içerdiği antioksidan ve vitaminler sayesinde mide kanserini, kanın pıhtılaşmasını, pankreas ve kanserini engeller. Ayrıca ezik ve de çürüklerin daha kısa bir sürede iyileşmesini sağlar.

Portakal suyunda yüksek miktarda bulunan potasyum, tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur. Bununla birlikte, cildin kurumasını ve kırışmasını engeller.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Nazan baykal

DAMARLARIMIZ NEDEN MAVİ ?

Yaşamımızın sürebilmesi için vücudumuzdaki her bir hücrenin oksijene ihtiyacı vardır. Hücrelerimize oksijeni kanımız taşır. Kanımız oksijeni havadan aldığımız nefesin sonucunda akciğerlerimizden alır ve vücudumuzun her bir noktasına ulaştırır. Bu noktalarda oksijeni hücrelere devreden kanımız, kalp tarafından emilerek tekrar oksijen depolayabilmesi için akciğerlerimize pompalanır ve çevrim böyle devam eder.

Kanımızın içinde oksijen moleküllerini tutup, damarlarda taşıyarak, hedefe ulaşıldığında bırakan özel bir molekül vardır. Kırmızı kan hücrelerini, yani alyuvarları çevreleyen ve aslında demir içeren bir protein olan hemoglobin, oksijenle birleşerek bilinen parlak kan rengini oluşturur.

Kanımız hücrelerde oksijeni terk edip, karbondioksiti alıp geri dönerken yani toplardamarlarımızda iken rengi koyu kırmızı hatta biraz mora yakındır. Damarlarımızın çeperleri ve kan hücreleri renksiz olduklarından, kanın rengini veya renginin tonunu içinde oksijen olup olmaması tayin eder.

Damarlarımızın mavi renkte görünmesi, vücudumuza gelen ışığın bir kısmının derimizde emilmesi, bir kısmının da yansıtılması ile ilgilidir. Derimizde mavi renk gibi yüksek enerjiye sahip dalga boyundaki ışıklar daha çok yansıtılıp gözümüze geldiği için damarlarımız mavi renkte görülür.

Vücudumuzda gördüğümüz damarların hemen hemen tümüne yakını daha koyu renkli kanı taşıyan toplardamarlardır. Atardamarlarda kalp tarafından pompalanan kanın vücudun her yerine süratle ulaşabilmesi için basınç yüksektir. Toplardamarlarda ise kanın basıncı düşük, hızı da daha yavaştır.

Herhangi bir atardamar kesildiğinde kan daha hızlı dışarı çıkar, kan kaybı süratli ve çok olur. Hayati tehlike yaratır. Bu tehlikeye karşı atardamarlarımız daha kalın çeperli yapılmış ve derimizin altında daha derinlere yerleştirilmişlerdir. Bir kaza veya ameliyat olmadıkça atardamarlarımızı pek göremezsiniz.

Bu nedenle derimizde gördüğümüz damarların çoğu, et kalınlığı az olduğu için içindeki kanın rengini daha çok yansıtan ve deriye daha yakın olan toplardamarlardır. Tabii ki bu durum toplardamarlar kesildiğinde kanın koyu kırmızı veya mor renkte akacağı anlamına gelmez. Kesilme yerinden akan kan derhal hava ile temas edip, ondaki zengin oksijeni alır ve rengi yine bilinen kan rengine dönüşür.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

ERGENLİK SİVİLCELERİ...

Derideki yağ bezelerinin iltihaplanması sonucunda irin dolu sivilcelerle beliren çok yaygın bir deri hastalığıdır. Tıp dilinde akne denilen bu tip iltihaplı deri hastalıklarının, çeşitli nedenlere bağlanan 50 kadar değişik tipi vardır. En yaygını ergenlik çağındaki gençlerin dörtte üçünde ve kızlardan çok erkeklerde görülen gençlik aknesi ya da ergenlik sivilcesidir.

Ergenlik çağı, insanın bütün yaşamı boyunca en duyarlı ve en kendine dönük olduğu dönemdir. Fiziksel görünümlerine çok önem verdikleri bu dönemde çıkan ergenlik sivilceleri, gençlerin ergenlik çağına özgü bunalımları ve gerginlikleri göğüslemelerini daha da güçleştirir. Ergenlik çağı denen bu büyüme ve gelişme döneminin başlamasıyla beraber, vücutta çeşitli hormon salgılarına bağlı birtakım değişiklikler ortaya çıkar. Bazı hormonlar yağ bezlerinin aşırı yağ salgılamasına yol açar. Kıl dibi keseciklerinde biriken bu yağlı madde derideki gözenekleri tıkarsa, toz ve kirlerinde toplanmasıyla deride siyah noktalar belirir. Deri temizliğine özen gösterilmezse bu siyah noktalara mikroplar da yerleşir ve sonunda sivilce dediğimiz, içi irin dolu, iltihaplı kabarcıklara dönüşür. Sivilcelerin sıkılarak patlatılması durumu daha da kötüleştirir. Mikroplar derinin diğer bölümlerine de yayılır ve sivilce iyileşse bile deride yara izleri kalabilir.

Ergenlik sivilceleri birkaç yıl sürse de çoğu kez kendi kendine iyileşerek yok olur. 25 yaş üstü kişilerde görülmesi çok nadirdir. Özellikle yüzde, omuzlarda, göğüs ve sırtta görülen ergenlik sivilcelerini iyileştirmek ve yayılmasını önlemek için çeşitli tedavi yöntemleri geliştirilmiştir.

Deri hastalıkları uzmanlarının hastayı inceledikten sonra duruma uygun olarak önerdikleri başlıca tedavi yöntemleri, sivilcelerin olduğu bölgeye merhem ve sıvı ilaçlar sürmek, yağlı yiyecekleri kısıtlamak, bol su içilmesini önermek ve çok ilerlemiş durumlarda ağızdan antibiyotik tedavisi uygulamaktır. Tetrasiklin hapları ergenlik sivilcelerinin tedavisinde en çok kullanılan antibiyotik türüdür. Doğrudan sivilcenin üzerine antibiyotikli ilaçlar sürmek de ağızdan uygulanan antibiyotik tedavisi kadar etkilidir, ama genellikle daha geç sonuç verir.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Nilay AYDIN

VÜCUDUMUZUN MİKROPLARA KARŞI DİRENCİ...

Bütün canlılar gibi insanlar da sürekli mikroplarla iç içedir. Fakat mikropların büyük bir kısmı vücuttan içeri girip, dokulara yerleşmedikçe hastalığa neden olamaz. Vücut yüzeyini örten deri, mikropların içeri girmesine engel olan, çok iyi bir koruyucu katmandır. Yine de bazı mikroplar, örneğin sıtma mikrobu, kendisini taşıyan sivrisineğin iğnesini batırarak deride açtığı küçük delikten içeri girerek bu engeli aşabilir.

Mikroplar, burun delikleri ve ağız gibi açıklıklardan da kolaylıkla vücudun içine girebilirler. Bu tehlikeye karşı insanların solunum yollarında etkili bir temizleme ve süzme sistemi bulunur. Burundan başlayarak solunum yolunun tamamı, yabancı maddeleri tutmaya yarayan yapışkan bir sıvıyla kaplıdır. Solunum yolunu döşeyen hücrelerin titrek tüycükleri hareket ettikçe bu sümüksü salgı boğaza doğru ilerler. Oradan yutularak mideye iner. Eğer içinde mikrop barındırıyorsa, midenin salgıladığı asit ve enzimler bu canlıları parçalayarak etkisiz hale getirir.

Bütün bu engellere rağmen vücuda girmeyi başaran mikropların karşısına bu kez ikinci bir savunma mekanizması çıkar. Bu savunmanın ana elemanı, fagosit denilen ve görevi yabancı parçacıkları yok etmek olan bir takım akyuvarlardır. Bu özelleşmiş hücreler yabancı parçacığın etrafını sarıp, içine alarak enzimleriyle yok eder. Fagositlerin bir kısmı derinin ya da solunum yolu ve bağırsakların içini döşeyen zarın hemen altında bulunur. Vücudun bu bölgeleri, saldırı halindeki mikropları yok edebilecekleri en uygun ortamlardır.

Bazı durumlarda mikroplar kana karışmışsa, bu kez de karaciğer ve dalaktaki fagositler görev alır. Bu önleme rağmen mikropların sayısı hastalığa neden olacak kadar artarsa, vücudun diğer kısımlarındaki fagositlerin büyük bir bölümü hızla hastalıklı bölgeye gönderilir. Böylece mikroplar ve savunma mekanizması arasında büyük bir savaş başlar.

Deri, sümüksü salgılar ve fagositler gibi engeller, insanlarda doğuştan var olan savunma sisteminin birer etkin parçasıdır. Bir mikropla ilk karşılaşıldığında, o mikroba karşı kazanılan bağışıklık ise, sonradan edinilmiş, ikinci ve güçlü bir savunma sistemi oluşturur. Bu nedenle çoğu bulaşıcı hastalıktan korunmanın en iyi ve etkin yolu aşılanmaktır.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Nilay AYDIN

ANTİBİYOTİKLER...

Karşı türdeki mikrobik canlıları yok etmek üzere, mantar, küf, bakteri gibi mikrobik canlılar tarafından üretilen bir maddedir. Alman bilim adamı Paul Ehrlich, organizmaya zararlı bakterileri yok etmek için, sadece bu bakteriyi hedefleyen bir ilaç yapmayı tasarlamıştır. Bu tasarı yıllar sonra Ehrlich'in yurttaşı olan Gerhard Domagk sayesinde gerçeğe dönmüştür. Sülfamiti bulan Domagk bu buluşuyla Nobel Ödülü almıştır (1935).

Sülfamit ağızdan, deri yoluyla veya enjeksiyonla alınabilir. Güçlü bir iyileştirici etkisi olmasının yanı sıra, baş dönmesi, kusma ya da kandaki alyuvarların yok olması gibi yan etkilere neden olabilir. Günümüzde mikrobik hastalıkların büyük bir çoğunluğu antibiyotikler sayesinde tedavi edilmektedir.

Bazı antibiyotikler kimyasal yollar aracılığıyla üretilebilir olsa da, en önemli kaynakları küflerdir. Küf mikroskobik bir canlı türüdür. Kendisine uygun bir ortam bulabildiğinde gelişip, antibiyotik üretmeye başlar. Tarihte önemi fazla ve insanlığa yararlı birçok buluşta olduğu gibi, antibiyotiğin meydana getirilmesi de bir tesadüften ibarettir. 1929 yılında İngiliz bilim adamı Alexander Fleming, bulaşıcı mikroplarla ilgili yaptığı araştırmalar esnasında bulmuştur. Stafilo - kok (bulaşıcı mikroplardan biri) kültürünün bulunduğu kaplardan birinin açık kalmasıyla, tavandan üzerine düşen küflerden dolayı stafilokokların gelişiminin durması sayesinde penisilin adı verilen ilk antibiyotik bulundu fakat penisilinin kullanımına 1941 yılında başlanabildi. Mikrobik hastalıkları tedavi etmek amacıyla kullanılan önemli antibiyotiklerin bazıları şunlardır:

- Penisilin: 1929 yılında Fleming tarafından bulundu. Çoğunlukla kas arasına enjekte edilerek kullanılır. Kullanım alanı en fazla olan antibiyotiklerden biridir.

- Streptomisin: 1944 yılında Amerikalı Waksman ve arkadaşları Bugie ve Schat tarafından bulundu. Kas arasına şırınga etmek yoluyla kullanılır. En çok akciğer veremi ve diğer verem çeşitlerinin tedavisinde kullanılır.

- Kloromisetin: 1947'de Amerikalı Burkholder ve arkadaşları tarafından bulundu. 1948 yılından itibaren yapay olarak üretilmektedir. Bağırsak enfeksiyonları, tifo, bazı virüs enfeksiyonları ve aynı zamanda zührevi hastalıkların neden olduğu bozuklukların tedavisinde kullanılır.

- Terramisin: 1951 yılında Amerikalı Finlay ve arkadaşlarınca bulundu. Bulunur bulunmaz kullanılmaya başlanmıştır. Auremisine benzerliğiyle bilinir, etkileri ve etki alanları aynıdır.

- Auremisin: 1948'de Amerikalı Benjamin Minge Dugger buluşudur. Mikrop kapmış ya da kapma ihtimali olan açık yaralar, zatüre, menenjit, boğmaca, difteri, dizanteri gibi birçok hastalığın iyileştirilmesi amacıyla kullanılır.

- Neomisin: 1949'da Waksmann bulmuştur. Deri veya göz hastalıklarında dıştan kullanılabilir.

- Kefalosporin: 1948 yılında İtalyan bilim adamı Giuseppe Brotzu bulmuştur. Solunum yolları enfeksiyonları, kadın üreme organı enfeksiyonları, deri enfeksiyolarında kullanılır

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Nilay AYDIN

ALKOL KULLANIMIN ZARARLARI...

Aşırı alkol kullanımı çok ciddi bir sorundur. Bu bir hastalıktır ve karaciğere, pankreasa, dolaşım sistemine büyük hasarlar verir. Fakat en büyük zararı merkezi sinir sistemine ve beynedir; beyni % 17 oranında küçültmekte, bunun sonucu da çocuklara aynen intikal etmektedir. Alkolik bir kişinin, vücudu ve benliği tamamen alkole esir olmuş demektir. Alkolizmin tedavisi çok zordur. Hatta tedavi şartlarına uyulmaz ise tedavi imkânsız olmaktadır.

Alkol kullanımının bilinen zararları:

1- Alkol geçici bir bellek kaybına neden olabilmektedir. Aşırı alkol kullanan bir kişide, alkolü bıraktıktan sonra birkaç hafta süren geçici bellek kayıpları görülebilir. Fakat alkolden tamamen uzak durulduğunda ise, bellek sorunları ortadan kalkabilir.

2- Alkol cilt ve kalp damarlarını genişletmektedir. Kalbin çalışma hızını arttırır, tansiyonun artmasına ve damarların sertleşmesine sebep olur. Kan dolaşım düzenini bozar, felç ve ani ölümlere neden olur. Alkol geçici olarak kan basıncını düşürebilir. Ancak sürekli kullanıldığında kan basıncını yükseltebilir.

3- Alkol göze giden görme sinirlerine etki eder. Sulanma ve görme bozukluklarına sebep olur. Ayrıca körlüğe de neden olabilir.

4- Alkol hazımsızlık, sindirim bozukluğuna, mide bozukluklarına, iştahsızlığa neden olur. Ama bunun yanında vücut, git gide şişer. Alkollü içkiler, iştah açıcıda değildir.

5- Siroz hastalığına neden olur. Alkol, karaciğeri çok yorar ve karaciğer görevini tam yapamaz hale gelir.

6- Alkol kullanımı uyku bozukluklarına ve bütün gece uyuduktan sonra bile sabah bitkin bir şekilde kalkmaya neden olabilir.

7- Bütün alkol çeşitleri böbrekleri bozmaktadır. Bira, sanılanın aksine, böbrekleri temizlemez. Bira, böbrekleri yorar. İçki böbrek iltihaplarına neden olur.

8- Alkol midenin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek gastrite, kusmaya yol açar. Mide zarında yırtıklar meydana gelir. Mide ve yemek borusunda iç kanamalar meydana gelir.

9- Alkol, damar kireçlenmesine yol açar.

10- Aşırı alkol kullanan kişilerde, akut ya da kronik pankreas iltihabı da görülebilir.

11- Az miktarda alkol kullanımı da kalp hastalığı olasılığını artırmaktadır.

12- Hamile kadınların kesinlikle alkol almamaları gerekir. Zira alkol, anne karnındaki bebeğin sağlığını ve gelişimini bozar.

13- Alkol kullananların, alkol kullanmayanlara göre kansere yakalanma olasılıkları çok daha yüksektir. Özellikle de gırtlak, yemek borusu, mide ve pankreas kanserleri.

14- Alkol kanı sulandırır. Yaralanmalarda, yaralı olan yerin geç iyileşmesine sebep olur.

15- İçki; aklı zaafa uğratır, beyni uyuşturur, insan irade ve dengesini kaybeder.

16- Alkol, kıskançlıklar ve unutkanlık meydana getirir.

17- Alkol, sinir hücrelerini zedeler. El titremesi, felç ve ani ölümlere neden olur. Alkol, insan ruhunu bozar.

Ayrıca:

-Cinayetlerin % 5’i,

-Boşanmaların % 80’i,

-Irza tecavüzlerin % 50’si,

-Trafik kazalarının % 70’i,

-Aile içi şiddetin % 70’i,

-Görevini terk edenlerin % 60’ı, alkol yüzündendir.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Nazan BAYKAL

TİROİD NODÜLLERİ VEYA NODÜLLER GUATR...

Tiroid nodülleri tiroid bezi içinde oluşan ve bezin normal dokusuna benzemeyen leblebi veya ceviz büyüklüğünde olabilen anormal dokulardır.

Nodüller için en önemli endişe konusu % 5’inde tiroid kanseri olmasıdır.

Nodüllerin % 50’si tek nodül, % 50’si çok nodül (multipli nodül) olarak bulunur. Tek nodül veya çok nodül de olsa kanser oranı aynıdır (% 5).

Nodüller elle muayene sırasında saptanabildiği gibi tiroid ultrasonu ile de saptanır.

Tiroid sintigrafisi bulgularına göre nodüller soğuk, sıcak ve ılık nodül olarak 3’e ayrılır. Nodüllerin % 70-80’nini soğuk nodül, % 10’unu sıcak nodül, ve % 10’unu ılık nodül oluşturur. Soğuk nodüllerde kanser oranı daha fazladır. Sıcak nodüllerde kanser oranı az olsa da kanser yine de olabilir.

Şikayet ve belirtiler :

Nodüler guatrı olan hastaların çoğunda herhangi bir şikayet yoktur. Boyunda şişkinlik olabilir. Bazen nodül içine kanama olursa ağrı oluşabilir. Nodül çok büyürse baskı yaparak nefes darlığı ve yemek yeme de sıkıntı yapabilir.

Kanser şüphesi olan nodüller hangi nodüllerdir?

Nodül tedaviye rağmen hızla büyüyorsa, boyun bölgesinde lenf bezlerinde şişme varsa, çok sert ve yapışık ise, seste kalınlaşma varsa, soğuk ve tek nodül ise tiroid kanseri yönünden şüphelenmek gerekir.

Nodüler Guatrlı hastalarda yapılan tetkikler :

1. Tiroid iğne biyopsisi :

Nodüler guatrlı tüm hastalara uygulanması gerekir. Nodüllerin % 5’inde kanser olduğundan ilk yapılacak tetkik iğne aspirasyon biyopsisidir. Yapılması kolay, komplikasyonu olmayan bir işlemdir. Koldan damardan kan alıyor gibi nodülden normal plastik şırınga ile aspirasyon yapılır. Ağrı yapmaz. Yeteri kadar parça veya hücre gelmez ise tekrar biyopsi yapılır.

2. Tiroid ultrasonu :

Nodüllerin çapının daha iyi değerlendirilmesinde veya ele gelmeyen, küçük (< 1 cm) nodüllerin saptanmasında yararlıdır.Tedavi takibinde de önemlidir. Tedaviyle nodül çapının küçülüp küçülmediği ultrason ile daha iyi öğrenilir. Doppler ultrasonu ile nodül kan akımının değerlendirilmesi nodülün iyi veya kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verebilir.

3. Tiroid sintigrafisi :

TSH düzeyi düşük olan hastalarda yapılır. Nodülün sıcak mı soğuk mu olduğunu anlamamıza yarar.

4. Tiroid hormonları :

Serbest T3, Serbest T4 ve TSH düzeylerine bakılarak hastanın hormonlarında düşüklük veya yükseklik olup olmadığı (hipertiroidi-hipotiroidi) anlaşılır.

TEDAVİ

Tedavinin nasıl yapılacağı konusunda nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisinin patoloji sonucu çok büyük önem taşır. Biyopsi patoloji sonucunda kanser veya kanser yönünden şüphe varsa hasta ameliyata verilir.

Kanser olmayan iyi huylu nodüllerde levotiroksin tedavisi yapılabildiği gibi ilaç vermeden sadece takip de yapılabilir.

Nodülün çapı 3 cm’ den büyükse, gittikçe büyüyorsa, hızlı büyüme varsa ve boyunda lenf bezleri varsa kanser riski arttığından cerrahi tedavi (ameliyat) yapılması uygundur.

Multinodüler guatr dediğimiz bir bezde birden fazla nodül olması durumunda yine önce biyopsi yapılır. Multinodüler guatrlı hastalarda seçilecek tedavi cerrahi tedavidir. İlaç tedavisi de yapılabilirse de tedaviye yanıt azdır.

Sıcak nodüllerde hormonlar normal ise sadece takip yapılabilir. Eğer sıcak nodüllerde hormonlar yüksek ise (hipertiroidi varsa) önce ilaç tedavisiyle hastanın hormonları normal düzeye getirilir ve ardından radyoaktif iyod tedavisi veya ameliyat yapılır.

Nodüler guatrlı hastalar iyodlu tuz ve iyod içeren öksürük şurupları kullanmamalıdır. Ayrıca röntgen filmleri çekilirken koldan yapılan ilaçların iyodlu olduğu unutulmamalı ve bunun için röntgen çeken doktora bilgi verilmelidir.

Nodüler guatrlı hastalar piyasada bulunan bazı firmalarının ürettikleri, kendiğinden tuzluklu, İYOTSUZ TUZ yemelidirler.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Prof. Dr. Metin Özata KAYNAKLAR VE ÖNERİLEN KİTAPLAR
1. Prof. Dr. Metin Özata, 99 SAYFADA TIROID, İş Bankası Kultur yayınları
2. www.tiroit.org
3. www.endokrinoloji.org

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜNÜN FAYDALARI...

Güneşin faydalarını biliyoruz, o olmadan biz olmayız. Fakat bir çok şey gibi güneşinde faydaları gibi zararları da var. Güneş ışınlarından korunmak için ,özellikle yaz aylarında , dışarı çıkarken güneş kremi sürmeliyiz. Hele ki beyaz tenli isek ,krem kullanmayı ihmal etmemeliyiz. Dışarı çıkarken ,koruyucu krem kullanmalıyız tamam. Peki gözümüz?

Güneşten kaynaklanan (UV) ışınları, gözün mercek ve retinasına zarar verir. Buda, çocukların ve erişkinlerin ilerideki yaşamlarında katarakt olmasına ve görmesini etkileyecek başka rahatsızlıklar yaşamasına neden olabilir. Güneş gözlüğü kullanmaya başlamak için hiçbir yaş erken değil. Hem erişkinler hem de çocuklar uzun süre güneşte kalacaklarında, mutlaka güneş gözlüğü kullanmalı.

Gözlük camlarının mutlaka UV filtreleme özelliğinin olmasına dikkat etmek gerekir. Güneş gözlüğünün UV ışınlarının en az %99’unu süzmesi gereklidir. Buna dikkat etmek gerekir. Yoksa pahalı olan gözlük iyi gözlüktür fikri tamamen yanlıştır.

Güneş gözlüğü sıradan bir aksesuar değildir. Güneş gözlüğü ,sağlık malzemesi olarak kullanılmalı. Güneş ışığına doğrudan bakmak, görme tabakasına ciddi boyutlarda zarar verir. Güneş gözlüğü, sadece gözü fazla ışıktan korumak için değildir, zararlı ultraviyole ışınları önlemek için de kullanılmalıdır. Ultraviyole ışınlara karşı koruma filtresi olmayan güneş gözlükleri, özellikle yaz aylarında gözler için büyük tehlike oluşturur. İşportadan alınan güneş gözlüklerinin koruyuculuk özelliği olmadığı gibi, gözlere yarardan çok zarar verir. Her güneş gözlüğü ultraviyole ışını tutmaz. Gözlüklerin belirli bir standardı ve kalite belgesi olması gerekir. Katarak ameliyatı olanların da mutlaka güneş gözlüğü kullanmaları gerekiyor.

Kalitesiz ve niteliksiz güneş gözlüğü kullanımının göz körlüğüne bile neden olabilir. Güneş gözlüğü camının güneş ışınlarından korunması için polarize, kristal ve CR39 olması gerekir. Güneşli havada ultraviyole miktarının en yüksek olduğu vakit 10.00 ile 16.00 saatleri arasıdır. Güneş gözlüğünün UVA ve UVB blokaj derecelerine bakılmalı. Ve yine güneş gözlüğü seçilirken, yüzde 99'un üzerinde UV blokajı camlar tercih seçilmeli. Sokakta, caddede ,ulu orta her yerde satılan çoğu gözlüklerin camı plastik ve bunların zararlı güneş ışınlarında korumak için bir işlevi bulunmuyor. Gözlerimizi plastik, ucuz gözlüklere emanet etmeyelim.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Nazan BAYKAL

EYVAH ŞEKERİM ÇIKTI...

Şeker hastalığına "dur" demenin yolu dengeli beslenmeden geçiyor. Kanınızdaki şekeri dengelemek sebebiyle doğru gıda, ilaç ve egzersiz üçlüsünün yanı dizi bilinçli olmak da gerekiyor...

Dünya afiyet Örgütü'nün geleceğin en yaygın hastalıklarından biri olacağını vurguladığı şeker hastalığı birlikte alakadar veriler oldukça ürkütücü. Dünya nüfusunun yüzde iki.1'i diyabet hastası. 2010 yılında bu oranın ikiye katlanacağı tahmin ediliyor.

Şeker hastalığıyla alakadar ilk bilgiler oldukça eskilere dayanıyor. İlk yazılı kayıt, M.Ö. 1500'lü yıllarda eski Mısır papirüslerinde bulunmuş. M.S. 100'lü yıllarda Yunanlı hekimler en kritik belirtilerinden biri sık idrara çıkmak olduğu sebebiyle bu hastalığa sifon anlamına gelen 'diyabetes' adını vermişler. Kandaki şeker miktarı yükseldiği sebebiyle şeker hastalığı bi şekilde da biliniyor. Binlerce sene önce Hintli hekimler şeker hastalığının 'dengesiz beslenen şişman' şahıslar arasında yaygın olduğunu belirtmişlerdi. Gerçekten de süratli beslenme alışkanlıkları ve şişmanlığın yaygın olduğu zengin ülkelerde diyabetli sayısı yoksul ülkelere oranla daha yüksek.

Şeker hastalığı nedir?

Kimbilir belki de adından dolayı halk arasında hatalı 1 kanı var; Sanılıyor ki epey tatlı yemek şeker hastalığına yol açıyor. Oysa suçlu, şekerli yiyecekler değil, şekeri enerjiye dönüştüren insülin hormonu. Kimi şeker hastalarında pankreas hücreleri yeterince insülin üretemiyor, kimi hastalarda ise bol insülin bulunuyor. yalnız pankreas hücreleri normal şekilde çalışamadığı sebebiyle insülini gerektiği gibi kullanamıyor. Bu durumda güç kaynağı olan glikoz, hücrelere giremiyor ve kanda aşırı şeker birikmesi sözkonusu oluyor.

Şeker sinsi 1 hastalık. Bu hastalık herhangi 1 belirti göstermeden yıllarca sessiz kalabiliyor. Önlem alınmazsa yüksek kolesterol, damar tıkanıklığı, kol ve bacakta kangren, körlük ve böbrek hastalıklarına sebebiyet veriyor. buna ilave olarak cinsel iktidarsızlığa, karakter değişmesine, diş, deri, mide-bağırsak hastalıklarına da yol açıyor.

Kalıtım, şişmanlık, gebelik ve uzun süreli ilaç kullanımı (diüretik, kortikosteroid gibi...) hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Tip I ve Tip II olmak üzere 2 çeşit şeker hastalığı var.

Tip I yani insüline bağlantılı şeker hastalığı kalıtsal olup çocukluk veya gençlikte ortaya çıkıyor ve devamlı insülin tedavisini gerektiriyor. Oysa Tip II yani insüline bağımlı olmayan diyabet yetişkinlikte ortaya çıkıyor ve insüline gerek kalmadan diyet ve kilo kaybıyla denetim altına alınabiliyor. yalnız yetişkinlikte ortaya çıkan şeker hastalığında ölüm riski çocuklukta oluşandan daha yüksek.

Şeker hastalığının belirtileri

* Aşırı susama ve acıkma

* Çok sık idrara çıkma

* Aşırı yorgunluk ve uyku hali

* süratli kilo verme

* Bulanık görme

* Ciltte kuruma ve kaşıntı

* El ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşma

* Deride, vajinada ve mesanede iyileşmeyen enfeksiyonlar

* Açlık kan şekeri düzeyinin

*140 mg/100 ml'nin üzerinde olması

Hangi sporlar yararlı?

Fiziki aktivite yani spor vücuttaki şekerin hızla tüketilmesine yardımcı bi şekilde kan şekeri düzeyini dengeliyor.Spor ayrıcı kan damarları ve yürek sebebiyle de yararlı.yalnız spora başlamadan önce elbet doktora danışarak tıbbi kontrolden geçmeli ve uygulanacak spora karar verilmeli.Yürüyüş,bisiklet,yüzme gibi sporlar ideal mümkün.

Şeker hastasıysanız bunları ihmal etmeyin...

* Beslenme ve spor konusunda elbet doktorunuza danışın.

* Tip I diyabet hastası iseniz üç ana ve üç ara öğün olmak üzere toplam 6 öğünü bütün gün eşdeğer saatlerde yemeye itina gösterin. İnsülin aldığınız sebebiyle karbonhidratların günlük dağılımı epey önemli; günlük karbonhidratın yüzde 15'ini kahvaltıda, yüzde 25'ini öğle, yüzde 30'unu akşam yemeğinde yiyin. Kalanı ara öğünlere paylaştırın.

*Tip II diyabet hastasıysanız, esas ilkeniz kilo kontrolü olmalıdır. Daha az yiyerek ve daha çok devinim ederek çok kilolarınızı verin. Az ve sık yiyin. Kesinlikle aç kalmayın, sebebi uzun süren açlık kan şekerinizde dalgalanmalara yol açarak hastalığınızı artırabilir.

* Tansiyon, kan şekeri ve kolesterolünüzü denetim altında tutun.

* Diyabetli hastalarda yiyeceklerin doğru miktarda yenilmesi epey kritik. Bu nedenle yiyeceklerinizi diyetisyeninizin önerdiği miktarlara elverişli bi şekilde ölçerek yiyin.

* C ve E vitaminleri birlikte krom minerali kapsayan besinleri bütün gün düzenli bi şekilde tüketin. Günlük C vitamini gereksinimi 2000-5000 mg arası, E vitamini 800-1200 IU arası olmalı. Bu konuda öncelikle doktora danışıp gerekiyorsa takviye vitamin hapları da alabilirsiniz.

* C ve E vitaminleri birlikte krom minerali kapsayan besinleri bütün gün düzenli bi şekilde tüketin. Günlük C vitamini gereksinimi 2000-5000 mg arası, E vitamini 800-1200 IU arası olmalı. Bu konuda öncelikle doktora danışıp gerekiyorsa takviye vitamin hapları da alabilirsiniz.

* ak ekmek yerine kepekli ekmeği tercih edin.

* Öğünlerde elbet pişmiş sebze yemeği ve salata yiyin.

* Meyveleri olabilir olduğunca kabuğu birlikte yiyin.

* Posalı yiyecekleri tercih edin.

* Kuru baklagillere, özellikle fasulye, bezelye, mercimek, barbunya

ve nohuta sofrada sıkça mekan verin.

* Ölçülü miktarda zeytinyağı ya da sıvıyağ kullanın.

* al et yerine ak et yiyin.

*Etli yemeklere buna ilave olarak yağ ek etmeyin.

*Light süt ve yoğurdu tercih edin.

*Az yağlı peynir çeşitlerini tüketin.

*Krema,kaymak,tereyağı ve margarinden ırak durun.

*Şeker,tuz ve alkolden sakının.Tatlandırıcılı tatlılara tüketmeye çalışın.

*Düzenli spor yapın.Bu konuda elbet doktorunuza danışın.

*Günde en az 8 bardak su sebebiyle.

Şeker hastaları nasıl beslenmeli?

JFK Hastanesi diyetisyeni Özge Mergen, diyabet tedavisinde amacın kan şekerini normal düzeyde tutmak olduğunu belirtirken, bu amaç doğrultusunda en kritik hedefin dengeli beslenmek olduğunun altını çiziyor. Özellikle Tip II diyabetlilerde dengeli beslenme ve düzenli egzersiz uygulamalarıyla bireyin, uzun seneler ilaç tedavisine gerek kalmadan yaşamını sürdürebileceğini belirtiyor. Diyetisyen Özge Mergen, karbonhidrat, protein, yağ, mineral ve vitaminlerin günlük öğünlere dengeli 1 biçimde paylaştırılmasını öneriyor.

* Karbonhidratlar, günlük kalorinin yüzde 50-60'ını oluşturmalı. Yulaf, kuru baklagiller (özellikle fasulye), meyve ve sebzelerde bulunan lif içeriği yüksek karbonhidratlar, kan şekerinin yükselmesini önlerken, kolesterol düzeyini de denetim altında tutabiliyor. Soğan, şeker hastaları sebebiyle epey yararlı sebebi içeriğinde şeker düşürücü kimyevi nesneler bulunuyor. Brokoli, içeriğindeki bol miktarda karbonhidrat ve krom minerali birlikte kandaki şeker düzeyini denetim altında tutabiliyor.

* Şeker hastaları az yağlı yemekleri tercih etmeli. Çünkü bu hastalıkta, damar tıkanması ve yürek hastalıklarına yakalanma riski yüksektir. yalnız A, D, E ve K gibi birtakım vitaminlerin vücutta kalmasını sağladığı sebebiyle bütünüyle yağsız 1 diyet de düşünülemez. Katı yağlar yerine zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlar tercih edilmeli.

* Protein, vücuttaki doku ve hücrelerin yapıtaşı olduğundan elbet alınmalı. Proteinli gıdalar kan şekerini yükseltmiyor fakat aşırı alındığında böbrek sorunlarına yol açıyor. Süt ve sütlü ürünlerinin light versiyonlarını seçin. Kolesterol içermeyen besinleri tercih edin.

* Şeker ve şekerli besinlerden ırak durun. Bu çeşit gıdalar bağırsaklar tarafından hızla emildiği sebebiyle kan şekerini epey çabuk yükseltiyor.Şeker yerine tatlandırıcı kullanın.Bu konuda aspartam,asesulfam,potasyum,sakkarin ve siklamat gibi güç değeri olmayanları seçebilirsiniz.Tatlandırıcı hakkında elbet doktorunuza danışın.

* Vitamin ve mineralli sebze ve meyveler hazmı kolaylaştırmanın yanı dizi içerdikleri posa sayesinde kan şekerinin daha geç ve kontrollü yükselmesini sağlıyor. Bu nedenle şeker hastaları sebebiyle meyvenin kendisi meyve suyundan daha yararlıdır. C ve E vitaminleri şeker tedavisinin en kritik gıda maddeleridir. C vitamini, insülinin hücrelere girmesine yardımcı olurken E vitamini, hastalığın yol açtığı komplikasyonları giderip insülinin etkinliğini artırıyor. Krom minerali, kan düzeyindeki dalgalanmaları önlüyor. Krom, bütün tahıllar, mısırözü yağı, sütlü mahsüller, et ve mantarda bulunuyor.

Hangi yiyecekler şekeri düşürüyor?

Her besinin, yendikten sonraları kan şekerini yükseltme hızı farklıdır. Yiyeceklerin, kan şekerini yükseltme hızlarına "glisemik indeks" deniyor. çoğunlukla posalı yiyeceklerin glisemik indeksleri düşük olur. Kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur, kepekli ekmek, elma, armut,light süt ve yoğurt,makarna birlikte portakal gibi besinlerin glisemik indeksleri düşüktür.Buna bedel patates,prinç,havuç,muz,kavunve üzümünki yüksektir.Kuru üzüm,kuru kayısı ve kuru erik gibi kuru meyvelerin de glisemik indeksi yüksektir.Şeker hastalarının olabilir olduğunca glisemik indeksi düşük besinleri tüketmesi kan şekerinin denetim altında tutulmasını sağlayacaktır.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

DİYABET EYEKLARDA ALARM VERİYOR...

Ayaklarda iyileşmeyen yaralar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları, yaz-kış oluşan üşüme hissi görünmeyen diyabetin habercisi mümkün.

Doç. Dr. Mehmet Akif Büyükbeşe, diyabet hastalarının ağrıyı hissetmedikleri için yürek krizi geçirdiklerini bilemediklerini söyledi.

Büyükbeşe, şeker hastalığı bi şekilde da bilinen diyabetin, ölümler ve organ kayıplarına niçin olma yanında hayat kalitesini düşüren ve ağrısız ilerleyen 1 hastalık olduğunu belirtti.

"Ayağında iyileşmeyen yarası olan, tekrarlayan mantar enfeksiyonları yaşayan, ayağı yaz-kış ısınmayan kişilerin aklına görünmeyen diyabetli olduğu gelmeli" diyen Büyükbeşe, görünmeyen diyabetlilerin oranının küçümsenmeyecek düzeyde olduğunu vurguladı.

Diyabetin süreğen 1 tedavi gerektirdiğine dikkati çeken Büyükbeşe, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle insülin kullanması gereken hastaların, insülin kullanmamaları durumunda ’sessiz ölüm’ adı verilen durum ortaya çıkabiliyor. Yani diyabet hastası 1 yerinde ağrı veya sızı hissetmediği halde şah damarında pıhtı oluşabiliyor. Bu pıhtı beyin damarlarında tıkanma yaratıyor. sayrı, tıkanan damarının denetlediği organa ilişkin felç geçirebiliyor.

Diyabet hastalarının vücudunda şeker alkole eşdeğer 1 maddeye dönüştürülüyor. Bu nedenle diyabetliler ağrıyı hissedemiyor. Öyle ki, yürek krizi geçiren şahıs şiddetli 1 ağrı hisseder. Diyabet hastaları ağrıyı hissetmedikleri için yürek krizi geçirdiklerini fark edemiyor."

2030 yılında Türkiye’de şimdi olduğundan epey daha yüksek seviyede diyabetli olacağını belirten Büyükbeşe," Türkiye Diyabet Vakfı ve Dünya afiyet Örgütü’nün (WHO) araştırma verileri, Türkiye’de diyabetli oranının yüzde 7,iki olduğunu gösteriyor. Bu en resmi rakamdır. fakat 1 de yüzde 6,7 oranında görünmeyen diyabetli var. Bu da diyabetli sayısını ikiye katlıyor. Sayılarla ifade etmek gerekirse, Türkiye’de iki milyon 600 binden çok diyabet hastası, iki milyon 400 bini aşkın da diyabete eğilimli şahıs var"dedi.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

TİP 2 DİYABET DÜŞMANI BESİNLER...

Tıp iki diyabet bütün dünyada görülme sıklığı büyük 1 hızla artan ve insanların hayat kalitesini düşüren, arasıra ölüme dahi yol açan 1 hastalık.

Ancak şu da 1 hakikat ki, diyabet hastalarının yalnızca ufak 1 kısmı diyabetten ölüyor, yüzde 80’i yürek ve damar hastalıkları nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Yapılan araştırmalara göre; diyabetli 1 hastanın on sene içinde yürek krizi geçirme riski yüzde 20 civarında. Bu rakam daha önce yürek krizi geçiren 1 hastanın bu krizi tekrar geçirme olasılığı kadar yüksek. şayet tip iki diyabet hastasıysanız aşağıda mekan alan besinleri sofranızda genellikle bulundurmanızda yarar var.

Buğday: 1 gıda liften ne kadar zenginse, sindirimi de o kadar gecikiyor. böylece midenin boşalma hızı ve kan şekerini yükseltme özelliği de azalıyor. Buğday da lif oranı yüksek besinlerden. Bu çeşit besinlerin kan şekerini düşürücü etkisi de hayli çok. Buğday; mısır, yulaf ve arpa gibi tahıl tanelerine göre sindirimi daha zor olsa da glisemik indeksi düşük olduğu için tercih edilmeli. Çünkü, kan şekerini yavaş yavaş yükseltiyor ve uzun süre tokluk sağlıyor. Kalsiyum, demir ve çinkodan zengin olan buğdaydan üretilen bütün buğday ekmeği de ak ekmeğe göre kan şekerini daha az oranda yükseltiyor.

Kırmızı biber: şayet tip iki diyabet hastasıysanız sofranızda al biber bulundurmaya itina gösterin. Çünkü yapılan çalışmalarda, hastaların al pul biber yedikleri öğünlerde, kan şekerini düşürecek olan insülin gereksinimlerinin azaldığı tespit edilmiş. al biberin eşdeğer zamanda da ciddi 1 C vitamini deposu olduğunu da unutmayalım. Bu vitamin hücre koruyucu etkisiyle yüksek şekerin yol açtığı tahribatı önleyebiliyor.

Ispanak: Soframızda çoğunlukla ana mönü bi şekilde mekan alan ıspanağın salatası da damağımızda unutulmaz 1 tat bırakabiliyor. Üstelik ıspanak yürek sağlığımızı korumak gibi kritik 1 rol de üstleniyor. Demir yönünden zengin olan bu yeşil yapraklı bitki, eşdeğer zamanda bolca posa içeriyor. Posa açısından zengin gıdalar de kan şekerinin dengede kalmasını sağlamak gibi kritik 1 işleve sahipler.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

DİYABET HASTALARI MUTLAKA BADEM YEMELİ...

Diyabet hastaları, sorunlarıyla barışık yaşamak zorundalar. Yasaklanan yiyeceklerden ömür boyu uzak durmaları gerekir. Buarada fazla kilolu kadın ve erkek diyabet hastalara mucize bir doğal ilacı önermek istiyoruz. Bu kişiler düşük kalorili yiyeceklerle beslenmek zorundalar. Her gün bir avuç badem yiyerek hem fazla kilolarından kurtulabilirler hem de kanlarındaki ensülin miktarını düşürmeleri kolaylaşır. Dünyadaki tanınmış diyabet uzmanları kuruyemişin, özellikle de bademin iştahı azaltıp, kan şekerinin düşmesini sağladığını söylüyor. Badem, midede şişkinlik yapmadığı için dilediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Derdiniz sadece kilo vermek ise, diyet listenize bademi de mutlaka katmanız gerekiyor. Bir avuç badem sağlığınızı kazandırıp, sorunlarınızı azaltmak için yeterli. Ama yılda bir kez bir avuç badem yemekle yetinmemelisiniz. Bademi, her zaman elinizin altında bulundurun.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

ZEYTİN YAĞI İLE GELEN SAĞLIK...

- Tırnaklarınızın kırılmaması için limonla zeytinyağını karıştırın ve akşamları yatmadan önce tırnaklarınızı bu karışımla ovun.

- Ayaklarınız çok yorulduysa bir kaptaki ılık suya damlatacağınız zeytinyağı ve limon işinize yarayacaktır. Ayağınızı suyun içinde birkaç dakika bekletin.

- Saçlarınızın kuru ve yıpranmış olduğundan şikayetçiyseniz badem ve kabak çekirdeği yağı ile zeytinyağını karıştırın. Saçlara banyodan sonra masaj yapın, nemli bir havlu ile sarıp bekleyin ve durulayın.

- Ağrıyan kaslarınız için biberiye ve zeytinyağı karışımı ile masaj yapın.- Kolestrolünüz yüksekse doymuş ve doymamış yağ oranlarının en dengeli olduğu yağ yine Zeytinyağı..

- Cildiniz matsa da Zeytinyağı yemelisiniz.

- Zeytinyağı´nın şifa verebilmesi için yemeklerden daha çok salata gibi yiyeceklerde çiğ tüketilmesi gerekiyor.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

SOĞUK SUYA ATLARKEN DİKKAT!

Uzmanlar uzun süre güneşlendikten sonraları soğuk suya atlamanın, yürek krizini tetiklediğini belirttiler.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Hüseyin Arınç, uzun süre güneşlendikten sonraları soğuk suya atlamanın, yürek krizini tetiklediğini söyledi.

Açık alanlarda güneş altında uzun süre çalışmak zorunda kalanlarla, güneş banyosu yapanların, güneş çarpması ve tansiyon yönünden sıkıntı yaşayacaklarını belirten Doç.Dr. Arınç, “Güneşte çok kalınması, vücut ısısında artışa niçin olur. Bu da terleme yoluyla tuz kaybına yol açar. Vücut ısısının artmasıyla terleme yoluyla vücutta tuz kaybının ile olması da, güneş çarpmasıyla tansiyon artışına niçin olur. O nedenle, güneşli havalarda koruyucu şapka ve güneşlik kullanılmalı, güneş ışığının dik geldiği öğle saatlerinde güneş altında çalışmaktan ve kumsalda güneş banyosu yapmaktan kaçınılmalıdır” dedi.

Doç. Dr. Arınç tansiyon hastalarında vücuda giren çok tuzun tansiyonun yükselmesine yol açacağını açıklayarak, şöyle konuştu:

“Tansiyon hastaları, vücudun tuz dengesini sağlamak için sıvı alırken, tuz miktarı az olan ayran içmeli, soda almalıdırlar. Sağlıklı insanların da vücudun sıvı ihtiyacını sağlarken tuzlu ayran ve sodayla takviye yapmaları gerekir.”

Uzun süre güneşlendikten sonraları soğuk suya atlamanın, vücutta geçici şoka niçin olacağını uyarısında bulunan Doç.Dr. Arınç, şu uyarıda bulundu:

“Kumsalda uzun süre güneşlenmek, damarların genişleyerek dirençlerinin düşmesine, kalbin de işinin azalmasına niçin olur. Vücut ısısı arttıktan sonraları ani bi şekilde soğuk suya atlamak, damarlarda ani büzülmelere yol açarak kalbin yükünün aniden artmasına yol açar. Bu da yürek damar hastalığı olanlarla, yaşı 50’nin üzerinde olan kişilerde ani kan basıncı ve tansiyon değişikliğiyle, ritm bozukluğuna niçin bi şekilde yürek krizini tetikler.”

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

EVİNİZİ BOYATIRKEN SAĞLIĞINIZDAN OLMAYIN...

İlkbaharla ile vatandaşların evlerini yenilemek için yaptıkları boyanın, evlerde kafi güvenlik sağlanmaması durumunda astım, deri ve alerjik hastalıklara yol açtığı belirtildi.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhsin Akbaba, yaptığı açıklamada, havaların ısınmasıyla ile vatandaşların yaşadığı alanları yenilediğini, bakımdan geçirdiğini söyledi.

Akbaba, özellikle bu dönemde yapılan boya badana işlemlerinde sıcağın da etkisiyle kimyasal uçucuların kişilerde hastalıklara niçin olduğunu vurguladı. Boya uygulamasında dikkat edilmesi gereken birtakım afiyet kuralları bulunduğuna işaret eden Akbaba, özellikle çocuklu ailelerin dikkatli davranması gerektiğini bildirdi.

Bünyeleri daha zayıf olan hamileler birlikte çocukların boyadaki kimyasal maddelerden epey çabuk etkilenebildiğini ifade eden Akbaba, şunları kaydetti: "Çocuklar birlikte hamilelerin boya kurumadan ve kokusu bütünüyle gitmeden konut ortamında kalmaması gerekir. Su birlikte inceltilen boyalar diğerlerine oranla insan sağlığı için çok problem teşkil etmezler. yalnız, sentetik boyalar ve tinerler kullanırken buharlaştığı için havadaki oksijen azalacağından solunum problemleri ortaya çıkabilir. Kurşunsuz, aromasız ürünleri tercih edilmeli. Özellikle kalitesiz boyalardaki kimyasal karışımlar ciğerlerde ciddi tehlikeler yaratabilir. bütün boyadaki kimyasalların içinde farklı çeşit etkili nesneler bulunuyor. Buna göre de karşılaşılabilecek hastalıklar değişiklik gösteriyor. Özellikle astım, deri ve alerjik hastalıklar başgösterebilir. Boya sırasında konut iyice havalandırılmalıdır. Kimyasal koku uzunca süre teneffüs edilmemeli."

Elleri tinerle temizlemeyin

Akbaba, boya yapanların da dikkat etmesi gereken hususlar bulunduğunu, özellikle çalışma yapacak kişilerin eldiven ve maske kullanmasının önemli ehemmiyet taşıdığını söyledi. Boyaya başlamadan önce ellerin koruyucu 1 kremle nemlendirilmesi gerektiğini anlatan Akbaba, "Bu, boya işleminin ardından kolay temizlik yapılmasını sağlar. Sıkça yapılan hatalardan biri de boyadan sonraları ellerin tinerle temizlenmesi. Bu hem ciğerlerde hem de deride problemlere yol açabilir. buna ilave olarak, tiner derideki koruyucu yağ tabakasının yok olmasına ve bunun sonucunda çatlamalar oluşmasına niçin olur" dedi.

Akbaba, boya sırasında sıçramalar olabileceğini, bu nedenle gözlerin bol sabunlu su birlikte yıkanması gerektiğini de belirtti.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

ANTİBİYOTİKLERİN BAKTERİLERE ETKİSİ...

Yaşadığımız yüzyılın özellikle ikinci yarısı yıllarından sonraları, bakteri ve virüs genetiği, bunların morfolojik yapıları, kapsadıkları komplike protein, nükleoprotein ve diğer kimyasal bileşimleri, enzimleri saptanmıştır. Enfeksiyon etkenlerinin organizmada üreyip çoğalabilmeleri, patolojik yerleşimlerini oluşturabilmeleri sebebiyle, lazım olan hayat kapsamlarının biri üzerinde etken olabilecek antimikrobikler üzerindeki araştırmalar da yönünü bulmuş ve üretilen muhtelif antibiyotik ve kimyasal bileşimler, tesir mekanizması ve kapsadıkları ana nesneler bakımından gruplara ayrılmıştır.

1.Bakterinin hücre duvarının yok edilmesi bakterinin yaşmasına müsade vermez. Yoğun etken 1 antibiyotik hücre duvarının yapımını tümüyle engelleyecek olursa, bakterinin üremesi durur ve sonucunda kapsamları dağılır. Hücre duvarındaki defektler de patojen etkiyi yok edecek şekilde ise, organizmanın doğal immun karşılığı , enfeksiyon etkenini nötralize eder, hücre erir ve fagosite edilir. Hücre duvarına etkileyen antibiyotiklerde gram negatif ve pozitif bakterilere karşı birtakım değişiklikler bulunur bu durum duvarlarının kapsadıkları muhtelif kimyasal bileşimlerle ilgilidir.

2.Hücre zarı oluşumlarındaki 1 defekt sonucunda pürin, pirimidin ve nükleotidler gibi hayat ve oluşum maddeleri dağılır sitoplazma proteinleri hücre dışına çıkar. Bu durum bakterinin patojen etkisinin engellenmesine ya da tümüyle yok olmasına niçin olur. birtakım bakterilerle birtakım mantarların hücre zarları, hayvansal hücre zarlarından daha duyarlıdır ve çabuk denatüre olur. Bu tipte tesir yapan antibiyotikler enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde uygulanabilirler.

3.Bakteri hücrelerinde ana hayat maddesi olan protein sentezinin önlenmesi birlikte ,etkili patojenliğini kaybeder. Antibiyotik tesir hücre duvarı ve sitoplazma birlikte alakadar değildir. Bu grupta bulunan antibiyotiklerin sayısı fazlacadır. birtakım antibiyotikler bakterinin ribozom birimlerini ve aminoasitlerin oluşumunu engelleyerek peptit zincirlerinin düzenini bozar, bakteriostatik (bakterini üremesini engelleyen)etki yapar. birtakım antibiyotikler de RNA oluşumunda ribozomları tesirler, makrolid gurubu birlikte ribozomlara katılması gereken hakikat aminoasitlerin yerini alarak bakterinin patojen genel yapımını engeller. birtakım antibiyotikler ise ribozomların doğal oluşmasını önleyerek

RNA sentezinin farklı 1 yapıda gelişmesiyle RNA sentezi aşamasındaki bakterinin patojenliğini kaybetmesine niçin olur.

4.Nükleik asit yapımını etkileyen antibiyotikler DNA sentezini engeller. mesela bu grupta bulunan Antinomisin deoksiguanosinlere bağlanarak bakteri gelişim ve patojenliğine yararsız DNAlar üretirler, buna ilave olarak RNA sentezini de olumsuz yönden etkileyerek bakterilerin patojen niteliklerini giderirler.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

KALIN BAĞIRSAK KANSERİNE ERKEN TEŞHİS...

Uzmanlar, kalın bağırsak kanserinde erken teşhisinin önemine işaret ederek, "Dışkıdan kan gelince lazım tetkikler yapılsa, hastalğın erken yakalanabildiğini belirttiler.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi kapsamlı Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Kuzu, kalın bağırsak kanserinde erken teşhisinin önemine işaret ederek,

"Dışkıdan kan gelince lazım tetkikler yapılsa, hastalık erken yakalanabiliyor" dedi.

Prof. Dr. Ayhan Kuzu, yaptığı açıklamada, kalın bağırsak kanserinin kadında meme kanserinden sonraları ikinci sırada, erkekte de mide, akciğer ve ürogenital bölge kanserleriyle ile üçüncü sırada

görüldüğünü söyledi.

Sağlık Bakanlığı’nın 2003 yılı verilerine göre kansere bağlantılı ölümlerde kalın bağırsak kanserinin üçüncü sırada olduğunu hatırlatan Kuzu, bu

kanser türünde erken teşhisin önemine dikkati çekti. Hastalığın, dışkıda ve makattan kan gelmesi şeklinde kendini gösterdiğini belirten Ayhan

Kuzu, bu belirtilerin basurda da görülmesi nedeniyle bu 2 hastalığın birbiriyle karıştırılabildiğine işaret etti.

Prof. Dr. Kuzu, Türkiye’de insanların muayeneden çekindikleri için hekime başvurmadıklarını belirterek, şunları söyledi: "İnsanlar kanasalar dahi doktora gitmiyorlar. Utandıkları, sıkıldıkları için muayeneden kaçıyorlar. Halk arasında kanaması olan kişiye, (Boşver, basurdur. Eczaneden şunu al), diyerek doktorculuk oynuyorlar. Gecikmenin en kritik nedeni, makattan ya da dışkıda kan gelen hastaların utanmaları, sıkılmaları ya da (Bu nasıl olsa basur hastalığı) diyerek boş

vermelerinden kaynaklanıyor. Halbuki dışkıdan kan gelince lazım tetkikler yapılsa, hastalık erken yakalanabiliyor."

GEÇ TEŞHİSİN ZARARI-

Prof. Dr. Ayhan Kuzu, kalın bağırsağın son 10-12 santimlik bölümü olan rektum bölgesinde görülen kanser türlerinde teşhisin geç yapılması halinde gerçekleştirilen operasyonla makatın iptal edildiğini ve bağırsağın karın duvarına çıkarıldığını anlattı.

Bu durumda hastanın, yaşam boyu karın duvarından yapılan boşaltımı taşımak üzere 1 torbayla yaşamak zorunda kaldığına dikkati çeken Kuzu,

"Bu torba olayını önlemek için hastalığın erken tanısı ve doğru tedavisi epey kritik. Doğru teknikle ameliyat olursa ya da sayrı hekime erken gelirse karın bölgesinde torba taşıması zorunluluğu da

önlenebilir" diye konuştu.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

KANSERİN DÜŞMANI ISIRGAN OTU...

Vücutta hücre yenilenmesini sağlayan ısırgan otu; alyuvar yapımını artırıyor. Yaprak ve sürgünleri salata şeklinde veya pişirilerek yenildiğinde, kansere karşı etkili oluyor.

Isırgan otu, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Isırgan otunun genellikle yaygın olan 2 türü, tedavi amaçlı kullanılıyor. Büyük ısırgan otu ve küçük ısırgan otu. Yaprak, tohum ve kökün içerdiği etkin maddeler arasında farklılıklar bulunuyor. Yaprak çayının başlıca özellikleri olarak, idrar artırıcı, ödem çözücü, kan temizleyici, kan yaptırıcı, iltihap giderici, demir eksikliğini giderici ve organizmayı uyarıcı nitelikleri sıralanabilir.

Temel niteliklerden dolayı romatizma ve gut, romatizmal eklem deformasyonları, böbrek ve idrar yolları iltihabı, teşhis edilemeyen şiddetli baş ağrıları, prostat büyümesi, mide ve bağırsak ülseri, böbrek ve safrakesesi taşı, güçsüzlük ve bitkinlik halleri, kansızlık ve alyuvarlar eksikliği, demir eksikliği, tüm alerjik rahatsızlıklar (bahar nezlesi dahil), egzama, ergenlik sivilceleri ve fistüllere karışı etkili oluyor. Bu hastalıklara karşı uygulanacak yaprak çayı tedavisi, 2-4 hafta süreli kürler halinde uygulanabilir.

Bu süre içinde, günde 2-4 bardak bitki çayı, tatlandırılmadan, öğün aralarında, sıcakken içilebilir. Ağır kalp ve böbrek hastalığından kaynaklanan ödemlere karşı kullanılmadan önce doktora danışılmalıdır. Kökler, eğer istenirse her zaman yaprakla karıştırılarak kullanılabilir. Ama öncelikle, prostat büyümesine karşı, uygulanan tıbbi tedaviyi destekleyici olarak çok etkili olur. Ayrıca, yalnız veya yaprakla birlikte hazırlanan kaynama suyuyla baş yıkandığında, saç dökülmesi durur, saçlar parlaklık kazanır, kepeklenme sona erer.

Uyarıcı ve güçlendiriciTohumlar, öncelikle organizmayı uyarıcı, güçlendirici ve savunma gücünü artırıcı özelliklere sahip olduğu için, yaşlılarda güçlendirici amaçlı olarak kullanılabilir. Yeşil ısırgan otu, sapın dibinden kesilerek, romatizma, gut, eklem deformasyonu, siyatik ve lumbagoya karşı, doğrudan hasta bölgeye sürülerek de kullanılabilir. Bitkinin yakıcı tüylerinin deriyi tahriş etmesiyle, uzun süreli, rahatlatıcı bir sıcaklık oluşur ve ağrı diner.

Kaynak:www.makaleler.com 

Yazar :Ahmet Polatlı

 


 

 



 erdek narlı

                                               TATİLE ÇIKMANIN FAYDALARI...

Yorgunsunuz ve sabah zorla kalktınız. İşiniz, hobileriniz ve sosyal yaşantınızla ilgili heyecanınızı yitiriyorsunuz. Tatil yapmak üzere biraz zamanınız var fakat elinizdeki para yeterli değil, bu durumda girişiminizin yerinde olup olmayacağını merak ediyorsunuz. Bütçeyle ağır programlar arasında, zaman yaratmak ve seyahat planı yapmak oldukça zordur. Fakat kısa bir süre için de olsa kendinizi iyi hissetmenizi sağlayabilir. Seyahat için gerçekten zaman ayıramayabilirsiniz.

Seyahatinizde en iyisini yapmak

Eğer bir iş seyahatine çıkma teklifi alırsanız, kabul edin. Bu, deneyim edinmenizi ve deneyimlerinizden yararlanmanızı sağlayacaktır.

Eğer keyifli vakit geçirmek adına plan yapıyorsanız, doğru seyahat rehberini seçtiğinizden emin olun.

Bazen yapılması gereken tek başına olmaktır. Bu durum, tercih ettiğiniz her şeyi yapabilmek adına size tanıdığı özgürlükle, yeni insanlarla tanışıp iletişim kurmanız için baskı yapacaktır. Elbette çıkacağınız seyahatin türü de büyük farklılıklar yaratacaktır.

İster iş ister keyif tatili olsun, tatil bedeniniz ve zihniniz için büyük kazanç getirecektir. Burada tatilin getireceği faydalardan bazıları verilmiştir.

1- Stresiniz azalacak

Tatil rahatlamanız ve stresten uzaklaşmanız için size şans verir. Eğer iş seyahatiniz sizi saatlerce bir konferansta kalmaya zorluyorsa, başka bir şehir yada ülkede olduğunuzu düşünün. Seyahat stresli olabilir fakat bu stres pozitif strestir ve stresteki azalma daima sağlıklıdır.

2- Monotonluktan uzaklaşacaksınız

"Bir değişiklik yapmak en az dinlenmek kadar iyidir." Herhangi bir seyahat, sizi günlük yaşantınızdan uzaklaştıracak ve yalnız kalmak enerji verecektir. Ayrıca bedeninizin ve zihninizin durgunlaşmasını önleyecektir.

3- Dışarı çıkacaksınız

Seyahate çıktığınız zaman ofis dışında olmanın rahatlığını yaşayacaksınız. Bunun anlamı temiz hava alacak, dışarıda olmanın verdiği keyfi yaşayacaksınız. Aynı zamanda güneşten yararlanacaksınız fakat zararlı etkilerinden korunmak amacıyla önlem almanız gerekecek.

4- Aktif olacaksınız

Tatil ilave aktiviteler içerir. Belki de planlarınız arasında rafting, yürüyüş yada voleybol vardır. Zamanınızın tümünü evde dinlenerek geçirmek isteseniz de normal yaşantınızın dışına çıkmak için yürüyüş yapmanın da iyi geleceğini göreceksiniz.

5- Yemek yemekten keyif alacaksınız

Muhtemelen sushi, moussaka ya da couscous gibi farklı yiyecekler deneyeceksiniz. Porsiyonlarınızı dikkate almayacaksınız fakat midenizin hassasiyetini de göz ardı etmemelisiniz.

6- Tutumunuz değişecek

Plan yapmak eğlencenin bir parçasıdır. Seyahat etmek size, farklı kültürler ve yaşam biçimlerini değerlendirme şansı tanır. Ayrıca yaşadığınız şehre farklı bir açıdan bakmanızı sağlar.

7- İnsanlarla tanışacaksınız

Seyahat etmek dünyanın birçok yerinden gelen insanlarla tanışmanıza olanak tanır. Sosyalleşmek en iyi terapidir ve diğer kültürleri öğrenmenize yardımcı olur.

8- Unutulmaz deneyimler edineceksiniz

Eğer tercihinizle ilgili, hedeflediğiniz her yere gitmek istiyorsanız çok geç olmadan yerine getirmelisiniz. Eğer Avustralya ya gitmeyi hayal ediyorsanız, şimdi tam zamanı olabilir.

9- Partnerinizle tekrar görüşeceksiniz

Tatil partnerinizle kaliteli vakit geçirmenizi sağlar.

 

kaynak:www.makaleler.com

yazar:Ahmet Polatlı



                           balıkesir erdek narlı iklimi     

                                                 MARMARA İLKİMİ

Erdek Bölgesinde tipik ılıman marmara bölgesi iklim görülmektedir. Marmara bölgesine yıllık ortalama yağış 500 - 1000 mm arasındadır. En fazla yağış kış mevsiminde Aralık ayı,Ocak ayı,Şubat aylarında düşmektedir. yazları genelde ılık ce sıcak en sıcak aylar ise Haziran,Temmuz ve Ağustos  ayları olarak kabul edilir. Karlı, soğuk ve donlu günlerin sayısı kıyı kesimlerde çok azdır. İç kesimlere inildikce karasal iklim etkisi artar.Bitki örtüsü olarak  ise ;Güney marmara sahillerinde  zeytinlikler ile kaplıdır. Makiler ise 200 metre yüksekliğe kadar olan tepelerde yoğun rastlanan bir bitki örtüsüdür. Hava sıcaklığının 0 °C nin altına düştüğü gün sayısı çok azdır. Marmara Bölgesi'nin yıllık ortalama sıcaklık değerleri 14 -16 °C, en sıcak ay ortalaması ise : 24-26 °C, en soğuk ay ortalaması: 5-6 °C'dir. senelik yağış miktarı 600-700 mm civarındadır. Marmara bölgesinde hâkim olan  rüzgâr tipi ise  genelde Kuzey ve Kuzeydoğu yönünden poyraz olarak eser.

                                                                                   

 

                                                                                        Moderatör:Özlem

 



 ERDEK TE HAVA DURUMU

 

 

                               erdek te ortalama hava sıcaklığı



Çuğra Tarihi:

Çuğra M.Ö. 1200 yıllara dayanan tarihin'de bir çok ismi ile bir çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.Örneğin M.Ö. VI. yüzyılda Perslerin egemenliğine girmiştir. ve M.Ö. 361 yılında Kyzikos egemenliği altına giren , Daha sonrasında Roma İmparatorluğu egemenliğine girmiştir. Roma'nın ikiye bölünmesi ile Bizansın payına düşen bu bölge Romadöneminde küçük bir köy durumdaydı. M.Ö. 334 yılında Büyük İskender'in himayesine geçen bu toprak parçası iskenderin vefatından sonra bağımsız oldu ve  sonra Pergamon Krallığı ile bağlarını kuvvetlendirdi.Süleyman Paşa tarafından fethedilen bölge 1339 yılında Türk egemenliği altına girmiştir.

Günümüzde çuğra:

Erdek'in meşhur mavi bayrak almış plajlarında biriside çuğra plajıdır.ince ve altın sarısı kumuyla, tertemiz deniziyle ;yaz aylarında yerli ve yabancı tristlerin akınına uğrayan gözde bir tatil yeridir.plaj boyunca uzanan palmiye ağaçları altında ve deniz boyunca yürüyüş yapabilir ve burada bulunan konaklama,restaruant çaybahçeleri ve bir çok tesisten faydalanabilirsiniz; çuğrada bir çok Nitelikli konaklama tesisi ve  restaruant bulunmaktadır.

Foto:erdek-bld.gov.tr



 

 

 

                                      SİTE KULLANIM KOŞULLARI                                    

erdeknarli.com Sitesini ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederiz.Lütfen siteyi kullanmadan önce kullanım koşullarını okuyunuz. 

  • Bu siteyi kullanmaya başladığınız andan itibaren aşağıda yazılı tüm hususları anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.
  • Bu site,kullanıcılarını herhangi bir ücret karşılığı olmaksızın bilgilendirmeyi hedefleyen rehber bir sitedir.
  • erdeknarli.com Adresi Kapıdağ yarımadası ve Erdek Hakkında Bilgiler Sunan bağımsız bir adrestir.
  • Bu sitede yayınlanan videolar youtube.com ve benzeri sitelerden seçilip yayınlanarak ziyaretçilerimiz ile paylaşılmaktadır.video içeriklerinden oluşabilecek her türlü sorumluluk videoların alıntı yapıldığı kendi sitelerindedir.
  • erdeknarli.com'un bu sitede yer alan hiç bir tesis ile herhangi
  • bir bağı yoktur.
  • Web sitemiz Kapıdağ yarımadası ve Erdek Hakkında Ulaşım,Eğlence,Konaklama Bilgileri Sunan ziyaretçiler ve işletmeler arasında sadece bir köprü görevi görmeye çalışan,ayrıca bu bölgeye ait fotoğraf ve bilgilendirici yazılarıyla Ziyaretçilerine  Fikir veren rehber bir sitedir.
  • Sitemizde Yer alan okuyucu yorumları,İşletmelerin misafirlerine karşı olumlu veya olumsuz davranışları tamamen kendilerine ait olmakla beraber Bundan Dolayı erdeknarli.com Sitesinin Sorumlu tutulamıyacağını Siz Değerli Misafirlerimize Hatırlatırız.


 

BELKIS KÖYÜ TARİHİ:

Köyün ismi Kyzikos kraliçesi Belkıs' ın adından gelmektedir.1957 yılında Yukarıyapıcı köyünden gelen pomaklar tarafından kurulmuştur.Bu köy inanamıyacağınız kadar krallıklar imparatorluklar ve wikinkler gibi ünlü savaşçılara zamanında ev sahipliği yapmıştır. ayrıca belkıs köyünde görülmeye değer bazı tarihi eserlerin bulunması ve günümüze kadar korunmasında da büyük katkısı vardır. 1924 Lozan Mübadele Antlaşması ile KavalaKazası,Kokala Rumeli Selanik Sancağı,Drama Livası, Köyünden gelen Pomaklar köyün nüfusunu oluşturur.

EKONOMİSİ:

Tarım, hayvancılık ,zeytincilik, besi pilici


KÖYÜN ALT YAPISI:

Köyde ilköğretim okulu var ve taşımalı eğitim sisteminden yararlanılmaktadır. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur.
Köyde, içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır.

Muhtarlık irtibat

Tel: (0262)736 04 13

Gsm:0535 429 23 85



BALLIPINAR KÖYÜNÜN TARİHİ:

Ballıpınar, Balıkesir ilinin Erdek ilçesine bağlı bir köydür.önceki adı kocaburgaz Yeni adı ise Ballıpınar olan bu köyde 1924 Mübadelesi öncesi rumlar yaşamaktaydı.1924 Lozan Mübadele Antlaşması ile Rumeli Drama Livası,Kavala Kazası,Kokala Selanik Sancağı, Köylerinden buraya göç etmişlerdir. ve bu civardaki Yukarıyapıcı ,Belkıs ve Düzler'de de yaşamaktadırlar.Tamamı pomaklardan oluşmaktadır.Eski adı olan Kocaburgaz adını köyü eskiden etrafını çeviren kalelerden aldığı bilinmektedir burgaz da kale anlamına gelmektedir.sonra neden ballıpınar adı verilmiştir? Ballıpınar olarak değiştirilmesinin nedeni ise köyde arıcılık ve  Bal yetiştiriciliği köyün geçim kaynaklarından oluşu ve köyün içinden geçen pınarın köyün yeni isminin koyulmasında başlıca etken olmuştur.
Kültür:

Köy nüfusu 1924 mübadelesinde,yakınları Çanakkale savaşlarında şehit düştüğü için ulu önder M.Kemal Atatürk tarafından,yunanistanın selanik ili kavala ilçesi kokola köyünden bu bölgeye getirilen pomaklar oluşturmaktadır. Bu bölgedeki insanlar Atatürk'e sonsuz ve büyük bir sevgi sevgi beslemektedir.

KÖYÜN COĞRAFYASI:

Balıkesir iline 125 km, Erdek ilçesine 35 km uzaklıktadır


KÖYÜN İKLİMİ:

 

Ilıman Marmara ikliminin genel etki alanı içerisindedir.

KÖYÜN EKONOMİSİ:

Köyün ekonomisi tarım ,arıcılık ve hayvancılığa dayanmaktadır. az da olsa balıkçılık da yapılmaktadır kırmızı soğan (mor soğan) türkiyede sadece bu köyde küçük çapta da komşu turanlar ve doğanlar olarak diğer iki köyde de yetiştirilmektedir.hatta Japon Tarım Bakanlığı Erdek’in Ballıpınar Köyünde yetiştirilen mor soğanı mercek altına aldı. Mor soğanın Japonya’da yetiştirildiğini ancak köylerinde üretilen kadar lezzetli ve uzun süre dayanıklı olmadığını dile getiren Japon Tarım bakanlığıdan Japon yetkililer buraya gelip kendi ürettikleri mor soğanları ekmemiz konusunda talepte bulunmuşlar ve köy halkı bu talebi kabul etmemeştir.Ballıpınar köyünde yaklaşık 1100 ton soğan,500-550 ton dolayında zeytin yetiştirilmektedir.Köyde bulunan yaklaşık 13.500 civarındaki zeytin ağacının 10000 ağacı yamaçların erozyona karşı korunması amacıyla sarp araziye ekilmiştir.ballıpınar köyünde bir çok meyve çeşidide yetiştirilmektedir mesela Yörenin en lezzetli kirazları burada yetiştirilmekte olup,ayrıca ihraç edilmektedir.köyün 7 km batısında eğridere mevkii,5 km güneyinde kirazlı manastırı ve köyün içinde bulunan tarihi kilisesi görülmesi gereken yerlerdendir.Ayrıca köyün üst kısmında kalan şelaleler de mutlaka görülmelidir. Köyün coğrafi yapısı itibariyle tüm alivyonlu toprakların biriktiği bir düzlük üzerinde bulunmaktadır. Bu durumdan dolayı Kapıdağ Yarımadasın'da bahçecilik imkanlarının ve meyve yetiştiriciliğinin kısıtlı yapılabildiği yerlerin başında bulunmaktadır.

KÖYÜN ALT YAPISI:

Köyde ilköğretim okulu var ve taşımalı eğitim sisteminden yararlanılmaktadır. Köyde, içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır.Köyün içme suyu 600 metre rakımdan, 7 km engebeli yol, 70 cm kazılarak köylüler tarafından imece usuluyle getirilmiştir. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur.


ULAŞIM:

Köyden her gün periyodik olarak Bandırmaya yolcu minibüsü gidip gelmektedir.


Muhtarlık irtibat numaraları:

Muhtar: Hasan Aşıcı
TEL : 0 (266) 849 10 02
GSM: 0 (532) 710 39 30




0 Yorum - Yorum Yaz

  

 

İSLAMİ TATİL SEÇENEKLERİ:

Kapıdağ yarımadası  muhteşem manzarası, denizin mavi ile muazzam bir görüntü oluşturduğu yeşil doğası ile harika bir islami tatil yapabileceğinizi düşündüğümüz ve sizi de kendisine hayran bırakacak bir tatil yeridir.Göründüğü kadarıyla islami tatil konseptine uygun tatil yapabileceğiniz Kapıdağ yarımadası köy' lerinde mescid,ve tesettürlü hanımların rahatlıkla denize girebileceği nitelikte koylar ve plajlar bulunmaktadır.Her kesim'den insana hitap  ettiği için kapıdağ yarımadası yıllardır doğallığı ve sükunetin'den dolayı muhafazakar ailelerin gözde tatil mekanları arasında yer almaktadır. başta Bursa olmak üzere,Eskişehir,Çanakkale, İstanbuli,Ankara illerinden gelen muhafazakar tatilcilerin rağbet gösterdiği bir tatil bölgesidir.Güzel bir tatil geçireceğinizi düşündüğümüz bu bölgede özellikle hafta içi çok yoğun olmayan koylarda ve plajlarda rahatlıkla denize girip bu güzelliklerin tadını çıkarabilirsiniz.Yakınlarda yabancı turistlerin tatil yaptığı herhangi bir yer bulunmadığından dolayı plajda uygunsuz görüntülerle'de karşılaşmanız mümkün değildir.Özellikle önerdiğimiz kapıdağ köylerinde ,müstakil olarak kiraya verilen pansiyon villalar veya Özel daireler bu anlamda rahatlıkla tatil yapmanıza olanak sağlayacaktır. fiyat olarak her bütçeye hitap eden bu tatil seçeneği size ve ailenize ekonomik en önemlisi huzurlu inançlarınıza uygun ve doğa içinde bir tatil yapma imkanı sunacaktır.

                                                                                     Moderatör:özlem



 

                                            

İlhanköy hakkında genel bilgi:

İlhan köy kapıdağ yarımadasın'da Narlı'dan sonra gelen ilk köydür. yarım adanın batısında kalmaktadır ilhan köyde konaklamak için nitelikli konaklama tesisi bulunmamaktadır.köy sakinleri evlerini pansiyon olarak verebilmektedir.fakat buraya yakın olan narlı köyünde bir çok konaklama imkanı mevcuttur. ilhan  köy halkı geçimini tarım ve balıkçılıkla kazanmaktadır.buraya ulaşım erdekt'en minibüsler ile sağlanmaktadır. yaz ayların'da en çok ilhanköye bağlı olan  küçük ova koyu ve büyük ova koyu rağbet görmektedir. Büyük ovada kiralık şezlon,şemsiye,yeme içme imkanı wc ayrıca konaklamak için kaliteli pansiyonlar bulunmaktadır. 

                                                       



 

                                                Doğanlar köyü hakkında

Doğanlar köyü ilhan köy ve turanlar arasında yer almaktadır; eski adı dragondadır.eskiden köyde rumlar yaşamaktaydı.köy halkı mubadele sırasında selanikten buraya göç eden pomaklardan oluşmaktadır.köyhalkı geçimini tarım ,kırmızı soğan fasulye ve balıkçılıkla son zamanlarda da turizim ile sağlamaktadır.geniş bir sahili bulunmaktadır ve kapıdağ yarım adasının batı kısmına bakmaktadır. buradan marmara adası rahatlıkla görüle bilmektedir.alt yapısı olarak ,su şebekesi ve kanalizasyon şebekesi yoktur.ilk öğretim okulu vardır sağlık ocağı ve ptt yoktur.Erdek ilçesine bağlı olan doğanlar köyü denizi ve yemyeşil doğasıyla tüm tatilcilerin görmesi gereken yerlerin arasında olmalıdır..konaklamak için bir çok nitelikli pansiyon bulunmaktadır.yeme içme seçenekleri marketlerden sağlanmaktadır fakat özel arac ile geldiyseniz bu da sorun değil  erdek ve ,ocaklar' ı çeşitli restaruantlar'dan faydalanmak için ziyaret edebilirsiniz ocaklara 20 dk mesafede olan doğanlar köyü sessiz ve natural tatil sevenlerin tercih ettiği yerler arasındadır.eğer zıpkınla balık avlama merağınız varsa marmarada en iyi avlanma noktalarından biridir.

Ulaşım:ilk hareket noktanız bandırma olarak düşünürseniz,bandırmadan erdek'e 18 km Erdek'ten Doğanlar köyü arası 26 km dir.ocaklar.Narlı İlhanlar'ı geçip 80dk sonra Doğanlara ulaşabilirsiniz.

Minibüs hareket saatleri:

Erdek'ten Doğanlar'a   07:30-10:00-13:30 araçlar hareket etmektedir.

Doğanlar'dan Erdek'e 12:00-15:30-19:00 araçlar hareket etmektedir.

yolculuk yaklaşık 50dk sürmektedir.



BU SAYFA YAPIM AŞAMASINDA OLDUĞU İÇİN  ÖZÜR DİLERİZ.



                                                                 Ormanlı köyü:

Ormanlı köyü kapıdağ yarımadası'nın gizli kalmış ve bakir ve en uzak köylerinden  biridir.Ormanlı halkının geçimi tarım ve turizim'e dayalıdır.ormanlıda konaklayabileceğiniz nitelikli otel ve tesis bulunmamaktadır sadece köy sakinleri yaz aylarında ormanlıda misafir olarak kalmak isteyen ziyaretçilere evlerini pansiyon olarak kiralayabilmektedir.Ormanlıda deniz haricinde gezip görebileceğiniz birde şelale bulunmaktadır,özellikle kış aylarının sona ermesiyle şelale dahada canlanmakta ve hoş bir görüntü ortaya koymaktadır.şehrin gürültüsünden kaçıp,buraya vardığınızda ormanlı adına yakışır bir şekilde,yemyeşil doğasıyla huzur veren doğallığı ile ve Şelalesinin sunduğu görsel  güzellikleri ile keyifli ve dinlendirici bir tatil yapmanızı sağlayacaktır.

Ne yenir?

Ormanlıda bir kaç alabalık resturantı ,market (vb) bulunmaktadır.

Ulaşım:

Ormanlı köye varmak için erdekten ocaklara ocaklardan'da turanköy istikametine 9 km yol gideceksiniz turan köye vardıktan sonra sağa ormanlı istikametine devam edeceksiniz ve 9 km sonra'da ormanlıya varmış olacaksınız.toplamda erdekten ormanlıya 27 km yol alacaksınız  yollar her ne kadar virajlı ve zor olsa'da göreceğiniz güzellikler bu zorlu yolculuğu size unutturacaktır.minibüs ile gitmeyi düşünürseniz erdekten günde bir sefer ormanlıya minibüs kalkmaktadır 08:00-09:00  ormanlıdan erdek'e ise 12:30-16:00-22:00

kaynak foto:www.bandırmahaber.net

                                                      



                                                       TURAN KÖY

 turanköy

   Turan köyde  eskiden rumlar yaşamaktaydı ve o dönemdeki adı adı fatia'dı. ayrıca turanlar koyunun adı da fatia koyuydu.1924 mübadelelerinde rumlar köyü terk etmişler ve yerine selanik/karacaova bölgesinden gelen pomak göçmenlerle 1927 bosna/bihaç'tan gelen boşnak göcmenler köyün yeni sakinleri olmuştur.pomaklar çok lezzetli ve geleneksel yemekleri olan; sütlü börek,urusi mesu(kapama)zelnuk böreği ve şişerka'yı yaparlar.

 turankoy koyu

   Günümüzde ise turan köy kapıdağ turizminde önemli bir yer teşkil etmektedir.her geçen sene kendi imkan ve olanaklarını geliştiren köy son zamanlarda adından sıkça bahsettirmektedir turanlar halkı köye gelen misafirlere öncelikle misafir perverliklerini sonra pansiyon ve nitelikli konaklama alanında hizmet sunmaktadır.bunun yanısıra arkası yemyeşil bir doğaya sahip olan turan köy uzun kumsalı ve tertemiz deniziylede gelen misafirleri hayran bırakmaktadır.bunların haricinde turan köyün nesi meşhur diye sorarsanız kırmızı soğanı diyebilirim.bu köye günü birlik ve konaklamak için gediğiniz taktirde soğan almadan ayrılmamanızı tavsiye eder.erdek ilçesine uzaklığı ocaklara girmeden gelindiği taktirde 9 km dir.

 turan köy kırmızı oğan

   Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa son zamanlar da buna turizimde dahil olmuştur.köyde bir lk öğretim okulu vardır.içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi yoktur.ptt yoktur,sağlık ocağı yoktur.

İklimi ılıman ve marmara ikliminin genel etkisi altındadır.

 turan köy içi

Köy muhtarı:Nejat AKBAY  Tel:0266 857 71 41

Turan köye ait diğer fotoğrafları görmek için tıklatınız.

                                                    



 ERDEK NARLI       

 

                                                 Narlı tatil Köyü

Narlı, Ocaklar ile İlhanköy arasın'da yer almaktadır.Narlı Erdek'e bağlı ve 13 km uzaklıktadır.1002 nüfuslu Narlı köyü'nün 1926 da adı Torodaymış;ayrıca eski bir rum köyüdür.Köy içerisinde hala çatısı hariç duvarları sağlam bulunan bir kilise vardır.(AZİZ DİMİTRİOS KİLİSESİ 1898)hemen yanın da bir de ibadete acık narlı köyü camii bulunmaktadır.Narlı da nufusun çoğunluğunu Batı Trakya,Selanik ve Giritli Türk göçmenler oluşturmaktadır.Köyün ekonomisi balıkçılık,zeytincilik,turizm oluşturmaktadır.İklimi Marmara iklim etkisi altındadir.Narlı köyü'nün bir kısmı yazlık sitelerden oluşmaktadır. yaz ayının gelmesiyle Narlı köyü'nün ekonomisi’de canlanmaktadır.

Köyde konaklamak için bir çok nitelikli apart pansiyon bulunabilinir;bunun yanı sıra köy bir çok sakini de evlerini gelen konuklara pansiyon olarak açmaktadır.Narlı'nın çehresi Paşalimanı ve Marmara Adasına bakmaktadır.Akşam gün batımı manzarasıyla eşsiz bir görüntü sergilenmektedir.

Narlıya ziyarete gelen misafirlerin genel profili şehrin karmaşasın’dan gürültüsünden rahatsız olan ve tatilleri süresince doğal,sakin, ve huzurlu bir ortam arayan kişiler'den oluşmaktadır.Ama hareket tabii sıfır değil.akşamları yürüyüş yapabileceğiniz,basketboll oynayabileceğiniz,çocukları parka götürebileceğiniz,balık tutabilceğiniz,bisiklet ile gezinti yapabileceğiniz,çay bahçelerinde oturup birşeyler içip oyunlar oynayabileceğiniz ,canlı müzik dinleyebileceğiniz mekanlar’da mevcut.Köy’de bunun yanı sıra Narlı'da iskeleye sabah erken yanaşan balıkçı teknelerinden;taze balık satın alma imkanı ve ayrıca gün içinde balık alabileceğiniz balıkçı da mevcuttur.Narlı'da İlk okul,Ptt,Sağlık Evi’de bulunmaktadır.

Narlı’ya ulaşımı sağlayan yol asfalttır.Narlı’da denize kanalizasyon verilmediği için denizi tertemizdir.Yakının'da hiç bir tesis olmayan ve olan çok güzel bakir koylar vardır. bunlardan bazıları Küçük Ova ve Büyük Ovadır.Narlı köyün'den eşsiz koylara giderken etrafta bir çok dağ keçisi,eşşek ve kuzu ,görebilirsiniz bu manzara çocuklar için çok eğlenceli olabiliyor.Malesef çocuklarımız apartman hayatı sürmek zorunda olduğu için;bu tür doğal yaşam ve bu güzellikler'den mahrum büyümekteler.Yılda 15 günde olsa ,toz,toprak ile tanışmaları gönüllerin'ce koşup oynamaları;tertemiz Deniz ve Güneşin tadına varmaları ve bazı küçük hayvan dostlarımızı doğa'da ve yakından görmeleri çocuklarımızın gelişimlerini olumlu yönde etkilerek onları ve bizleri mutlu edecektir.

 nerlı pansiyon

 

Konaklama:

Erdek,Narlı,ocaklar,ve diğer yerleşkeler'de konaklamak için bir çok nitelikli Pansiyon bulunmaktadır.

Bunun yanı sıra;Günlük,Haftalık,Sezonluk  müstakil yazlık evler bulmanız mümkün.

Ayrıca Narlı halkı yaz aylarında evlerini gelen misafirlere Pansiyon olarak açarak yardımcı olmaktadır.

  narlı plajı

 

Narlı plajı: 

Narlı plajı arkası yemyeşil dağ ,önü paşalimanı ve marmara adası manzaralı ayrıca eşsiz temizlik'teki ince kumu ve hemen derinleşmeyen deniziyle çocuklu tatilcilerin ve kafa dinlemeyi sevenlerin gözde tatil mekanıdır.plajda ailelerin yeme, içme, ve wc ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir aile çaybahçesi tarzında cafe mevcuttr.sena cafe plaj da bulunan misafirlere ,şezlong ve şemsiye hizmeti sunmaktadır.fiyatları çok makul olan sena cafe'de şezlong ve şemsiye günlük 5 tl isteyen yalnız şezlong ve şemsiye olarak ta  talep edebilir..ayrıca istenildiği taktirde yiyecek ve içecek siparişleriniz şezlong a servis edilebilir.akşam olunca eşsiz bir gün batımı manzarı eşliğinde denizde yüzerek veya plaj daki sena cafe'de hafif müzik eşliğinde içeceğinizi yudumlayarak bu güzel manzarayı izleyebilirsiniz.eğer gürültüden hoşlanmıyor ve stresten uzak bir tatil geçirmek istiyorsanız narlı tercihiniz olabilir.  

 narlı gün batımı

                                              Narlı'da Gün batımı...

 narlı plajı

Plaj voleybolu:

Narlı plajın daki voleybol sahası Narlı'ya gönül vermiş ve yaz aylarında narlı'da yaşayan voleybol sever gençlerin katkılarıyla her yıl saha zemin kumu elekten geçirilerek rahat oynanması ve yaralanmaların azaltılması sağlamaktalar.herkesin faydalanabileceği bu aktiviteye katkılarından dolayı emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

 narlı melek çay bahçesi

NARLIDA EĞLENCE:

Narlı sahilin'de birçok çay bahçesi bulunmaktadır.Gündüzleri ve akşamları hareketli olan bu şirin çay bahçelerinde çeşitli kağıt ve taş oyunları oynayabilir ve eşsiz gerçek limonata ve koruk suyundan  içmeyi deneyebilirsiniz.

Narlı genelde;kafa dinlemeyi sevenlerin tercih ettiği bir yerdir.Narlı'da konaklayan misafirler genelde daha geniş eğlence mekanı aradıkları zaman; Ocaklar'a Erdek'e araçlarıyla veya minibüsler ile gidip eğlenip tekrar sessiz ve huzur dolu Narlı Köyü'ne gelmektedirler.

Ağırlıklı olarak eğlence mekanları  Erdek ve Ocaklar köyün'de yer almaktadır.

 narlı azis dimitrios klisesi

 

TARİH

NARLI KÖYÜ AZİZ DİMİTRİOS KİLİSESİ:

Kapıdağ Yarımadasın'da bulunan ve 1926 kadar;adı Roda olan Narlı'da zamanında rumlar yaşamaktaydı.

Bu dönemden kalan  Aziz Dimitrios kilisesi çatısı hariç,duvarları sağlam olarak günümüze kadar ulaşmıştır.Bulunduğu yer Narlı köy için de yer almaktadır.

 aziz dimitrios klisesi

 

 Kilise'nin ön kapısıda bulunan rum'ca yazının tercümesi

ΟΝΛΟΣ TOY ΛΓΙΟΥ ΕΝΔΟΖΟΥ ΜΕΓΑΛΟΜΑΡΤΥΡΟΣΔΗΜΗΤΡΙΟΥ ΤΟΥ ΜΥΡΟΒΛΥΤΟΥ ΑΝΩΚΟΔΟΜΗΟΗΤΩΣΤΗΡΙΩΕΤΕΙ 1898

"KUTSAL ,ŞANLI, İSA'NIN BÜYÜK ŞAHİTLERİNDEN VE KEMİKLERİ GÜL KOKAN AZİZ DİMİTRİOS TAPINAĞI..YAPIMI VE KURULUŞ TARİHİ (1898)

                        

NARLI İLK ÖĞRETİM OKULU

 narlı ilköğretim okulu narlı ilköğretim okulu

                                         Okul irtibat tel:0266 837 11 74

    Bunları yapmadan dönmeyin!

  1. Narlıdan Gün batımını seyretmeden.
  2. Kapıdağı turu ve koyları gezmeden.
  3. Turanlar'dan kırmızı soğan almadan.
  4. Erdek'teki çay bahçelerinde  hakiki limonata veya koruk suyu içmeden.
  5. Köylerden doğal ürünler almadan.
  6. Zeytin ve zeytin yağı almadan.
  7. Küçük ova ve Büyük ovada denize girmeden.

 koruk suyu

 Narlı'da yeme içme:

  

Narlı köy içinde restaruant ve fast food tarzı mekanlar,köyün küçüklüğüyle orantıdadır.ve pek fazla seçenek yoktur.erdek ve ocaklar'da alternatifler artmaktadır.

Narlı köy içinde sahile yakın ve ptt şubesinin karşısında bulunan Meşhur Hüseyince Balık Restourantı,Pide,Lahmacun salonuda bulunmaktadır.Kasap'tan hazır tavuk çevirme de temin edebilirsiniz.

Bunun yanısıra;köy içinde Dondurmalarını kendisi hakiki köy sütünden ve gerçek meyvelerden yapan Venedik Dondurmacısı Ali usta,Kardeşler Fırını, Meşhur Manavı mithat bey, Etlerini kendi çiftliğinde beslediği hayvanlarından elde eden ve hazırladığı köfteleriyle Kasapları,Mini Marketi,Köşem Pastanesi,vs,bulunmaktadır.

 narlı esnafı

                         erdek narlı köyü ptt

NARLI PAZARI: Gıda ;Perşembe günü Giysi; Cuma günü kurulmakta ve ihtiyaçları karşılayacak kadar tezgah açılmaktadır.

              erdek narlı minibüs sefer saatleri            

NARLI'YA ULAŞIM:

İstanbul'dan Narlı'ya gelmek için eğer kendi aracınızla kara yoluyla gelmeyi düşünüyorsanız;

Eskihisar-Topçular arabalı vapuru tercih edilebilirsiniz.Her yarım saatte Eskihisar'dan kalkan Arabalı Vapurlar yaklaşık 30 dk sonra Topçular iskelesine yanaşmış oluyor.

Buradan Yalova istikameti üzerinden;Bursa'ya,110 km sonra Bandırma'ya,20 km sonra Erdek tabelalarını takip edip;Köyler istikameti ve 17.km sonra;ilk önce Ocakları geçip Narlı'ya varmış olacaksınız.

Eğer araçsız gelmeyi düşünüyorsanız;en uygunu ve hızlı ulaşım yolu;Yenikapı'dan Bandırmaya İDO hızlı feribot ile Bandırmaya yolcu olarak seyehat ederek ,iki saat sonra Bandırma ya varmış olacaksınız.

 Bandırma İDO iskelesin'den  çıktığınız gibi;Erdek otobüs durağını göreceksiniz,feribot çıkış saatleri düşünülerek;Erdek'e otobüsler beklemeden hareket ediyor.Araçlar klimalı ve koltuğunuzda oturarak Erdek'e ulaşabiliyorsunuz.

Güvenlik nedeniyle,ayakta yolcu kabul edilmiyor.Erdek terminalinde indiğiniz noktadan,Narlı'ya tekrar minibüse binerek önce Ocaklar;üzerinden geçerek Narlı'ya ulaşabiliriniz.

Yani;sabah 07:00 gemisine binerseniz;saat:10:00 da Narlı'dasınız.

Ve Narlı'ya vardığınızda;yolun yorgunluğunu denize girerek atıyorsunuz.

İSTANBULDAN FERİBOT İLE  NARLI'YA ULAŞIM:

 Yenikapı'dan kalkan hızlı feribotlar 2 saat süren bir deniz yolculuğundan sonra;aracınız ile veya yolcu olarak Bandırma'ya varmış olacaksınız.

Bandırma'dan Erdek istikameti tabelalarını takip ederek,önce Düzler,Kamplar Mevki'lerinden geçerek;20 km yani,15 dk sonra Erdek Merkez'e varacaksınız.

Sonra Köyler istikameti ve 17.km sonra;ilk önce Ocakları geçip Narlı'ya varmış olacaksınız.

 www.ido.com.tr

İZMİR'DEN NARLI'YA ULAŞIM:

İzmir istikametinden hareket ederek;İstanbul-Bursa tabelalarını takip ederek ilerleyecksiniz.Susurluğu geçtikten sonra;yol Bursa ve Bandırma istikameti olarak ikiye ayrılacak.

Siz Bandırma'ya yönelerek ilerleyeceksiniz,Erdek tabelasını gördükten sonra; istikametiniz Erdek olacak.Erdek merkezden de,Narlı Ocaklara tabelalar sizi yönlendirecektir.

  erdek narlı hava durumu

 

                                    erdek narlı hava durumu

           

 Narlı köyüne ait fotoğrafları görmek için tıklayınız. 


Daha Büyük Haritayı Görüntüle

                                        




0 Yorum - Yorum Yaz

                        

 liman avm

 özen marin 

  SUZİKİ MARİN EVİNRUDE JOHNSON YAMAHA MOTOR BAKIM TAMİR VE SERVİSİ  

     

  mesut deniz araçları erdek